Başında p olan 3 harfli 40 kelime var. P harfi ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde p harfi olan kelimeler listesine ya da sonu p harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında p bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- PİK
-
Kelime Kökeni : İngilizce
-
[isim]
Dökme demir, font
-
[isim]
Dökme demir, font
- PUS
-
-
[isim]
Görüş uzaklığını çok azaltmayan bir tür hafif sis
- "Ortalığa ilk pus düşer düşmez dönüş saatini sezmiş gibi köy yönüne geçti ve bekledi." (Abbas Sayar )
-
Bazı meyvelerin üzerinde oluşan, zamk veya sakıza benzeyen madde
-
Yaprakların üzerinde görülen, örümcek ağını andıran böcek veya kurt yuvası
-
Ağaçların kütük ve dallarındaki yosun
-
Bazen meme başında oluşan kabuk
-
[isim]
Görüş uzaklığını çok azaltmayan bir tür hafif sis
- PEK
-
-
[sıfat]
Sert, katı
-
Sağlam, dayanıklı
- "İnsan gülden nazik, taştan pektir." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
[zarf]
Gereken, beklenen veya alışılmış olandan çok
- "Pek beğendikleri ve pek sevdikleri hâlde aldatırlar." (Hüseyin Cahit Yalçın)
-
[zarf]
Hızlı olarak
- "Pek gittiği için çabuk yoruldu."
-
[sıfat]
Sert, katı
- PUF
-
-
[isim]
Arkalıksız, alçak, yumuşak, ayakları gözükmeyen oturacak
- "Aynanın önündeki kumaş kaplı, arkalıksız, kabarık, yumuşacık pufa oturmuş." (Refik Halit Karay)
-
Kaba, kabartılmış, yumuşak minder
-
[isim]
Arkalıksız, alçak, yumuşak, ayakları gözükmeyen oturacak
- PÖF
-
-
[ünlem]
İğrenme anlatan bir söz
- "Pöf, ne pis koku!"
-
[ünlem]
İğrenme anlatan bir söz
- PAK
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Temiz
- "Efendiler, bizim çehremiz her zaman temiz ve pak idi ve daima temiz ve pak kalacaktır." (Atatürk)
-
[sıfat]
Temiz
- POP
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[sıfat]
Halkın arasında yaşayan motiflere, ögelere yer veren, onlardan yararlanan (kültür), popüler
-
[sıfat]
Halkın arasında yaşayan motiflere, ögelere yer veren, onlardan yararlanan (kültür), popüler
- PÖÇ
-
-
[isim]
Kuyruk sokumu kemiği
-
[isim]
Kuyruk sokumu kemiği
- PER
- ...
- PUT
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Bazı ilkel toplumlarda doğaüstü güç ve etkisi olduğuna inanılan canlı veya cansız nesne, tapıncak, sanem, fetiş
- "Onu ben, büsbütün başka bir hayranlıkla âdeta bir puta taparcasına seviyordum." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
- "Düşündüklerimi lakırtı ile gayet kolay anlattığım hâlde kalemi ele alınca put gibi tutuluyorum." (Reşat Nuri Güntekin)
- "Görmediniz mi, adını söyleyince herkes put kesiliyor." (Ahmet Hamdi Tanpınar)
-
Haç
-
[isim]
Bazı ilkel toplumlarda doğaüstü güç ve etkisi olduğuna inanılan canlı veya cansız nesne, tapıncak, sanem, fetiş
- PAL
-
-
[isim]
Bir cins güvercin
-
[isim]
Bir cins güvercin
- PAF
- ...
- POY
-
-
[isim]
Tohumları kırmızıbibere benzeyen, 10-50 cm yükseklikte, karabiberle karıştırılarak pastırma çemeninde kullanılan bir bitki (Trigonella joenumgraecum)
-
[isim]
Tohumları kırmızıbibere benzeyen, 10-50 cm yükseklikte, karabiberle karıştırılarak pastırma çemeninde kullanılan bir bitki (Trigonella joenumgraecum)
- PÜR
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Dolu (II)
-
[sıfat]
Dolu (II)
- PEH
- ...
- PİR
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Yaşlı, koca, ihtiyar kimse
- "Ak sakallı pir, bunları söyleyerek sırra kadem basmış." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
- "İki ay pir aşkına çalıştık."
-
Bir tarikat veya sanatın kurucusu
- "Büyük Itri'ye eskiler derler / Bizim öz musikimizin piri." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
[zarf]
Adamakıllı, iyice
- "Bir söyledi ama pir söyledi."
-
Herhangi bir konuda, bir meslekte deneyim kazanmış, eskimiş kimse
-
[isim]
Yaşlı, koca, ihtiyar kimse
- PAH
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Eğik olarak kesilmiş kenar
-
Bir yapı elemanında eğik bir yüzey elde etmek amacıyla keskinliği giderme
-
[isim]
Eğik olarak kesilmiş kenar
- PEŞ
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Arka, art
- "Biz kuru canımıza razıyız, diye peşimizden geliyordu." (Falih Rıfkı Atay)
- "O şimdi koltuk peşinde."
- "Tarlayı satın almak için peşinde dolaşıyor."
- "Diploma peşinde koşuyor."
-
Elbisenin etek kısmı
- "Her biri bir yere, ekmek parası peşine gittiler, kendi başlarını da kurtardılar." (Memduh Şevket Esendal)
- "Niçin gideceğimizi evvelden uzun uzun konuşup kararlaştırmışız gibi peşine takıldım." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Arka, art
- PIT
-
-
[isim]
Çok küçük bir nesnenin, su damlasının yere veya herhangi bir şey üzerine düşmesiyle çıkan hafif ses
-
[isim]
Çok küçük bir nesnenin, su damlasının yere veya herhangi bir şey üzerine düşmesiyle çıkan hafif ses
- PAT
-
-
[sıfat]
Yassı, basık
- "Ne de ıslak pat burnundaki mor mor meneviş." (Mehmet Akif Ersoy)
-
[sıfat]
Yassı, basık