Ortadan Kaybolmak
-
saklanılmak, bulunmaz olmak
- "Tam bağın ortasına geldikleri zaman düşman askerlerini gördüler." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
- "Herhangi bir taşralı kızın artık saklı kalma olasılığı ortadan kalkmış oluyordu." (Murathan Mungan)
- "Böylelerinin kirayı biriktirdikten sonra bir para vermeden ortadan sır olanları çoktur." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
- "İşte bu söz üzerinedir ki Servet Bey, apartmana çıkmak emelini ciddi bir tasavvur hâlinde ortaya atmıştı." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
nereye gittiği bilinmemek, kimseye sezdirmeden gitmek
- "Yılın ortası. Haftanın ortası. Günün ortası. Kışın ortası."
- "Önemli olan, kötülüğü iyilikle beraber ortadan kaldırmaktır." (Sait Faik Abasıyanık)
- "Ses duyan kız günün birinde ortadan kayboldu." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
- "Ve yarından itibaren kılıcım -yani kalemim- elimde ortaya atılacaktım." (Ömer Seyfettin)
-
yok edilmek, kullanılmamak
- "Seccadesini ortasından kesip ikiye böldüler." (Ömer Seyfettin)
- "Mithat Paşa ve emsalini ortadan kaldırmak için ..." (Yusuf Ziya Ortaç)
- "Eski, büyük teşrifat kayıkları ortadan kalkmışsa da yine iki, üç çifte kayıklara rast gelinirdi." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
öldürülmek