Başında or olan 8 harfli 26 kelime var. Or ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde or olan kelimeler listesine ya da sonu or ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında or bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- ORSALAMA
-
-
[isim]
Orsalamak işi
-
[isim]
Orsalamak işi
- ORALILIK
-
-
[isim]
Oralı olma durumu
- "Gözlerinde bir uzaklık, bir oralılık hâli sezerdim." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
[isim]
Oralı olma durumu
- ORGCULUK
-
-
[isim]
Orgcu olma durumu
-
[isim]
Orgcu olma durumu
- ORANTILI
-
-
[sıfat]
Bir orantıyla ilgili olan, aralarında orantı bulunan, mütenasip
- "Gazetecilik de spor da o kitlelerin genel seviyesiyle doğrudan orantılıdır." (Haldun Taner)
-
Bir niceliğin iki, üç, ... kez çoğalması veya azalması başka bir niceliğin o nispette çoğalmasını veya azalmasını gerekli kılarsa "bu iki nicelik birbiriyle orantılıdır" denir
-
[sıfat]
Bir orantıyla ilgili olan, aralarında orantı bulunan, mütenasip
- ORTAOKUL
-
-
[isim]
Öğrencileri genel eğitim yoluyla bir yandan hayata, bir yandan da liseye hazırlayan, genellikle üç yıllık ortaöğretim okulu
-
[isim]
Öğrencileri genel eğitim yoluyla bir yandan hayata, bir yandan da liseye hazırlayan, genellikle üç yıllık ortaöğretim okulu
- ORMANSIZ
-
-
[sıfat]
Ormanı olmayan
-
[sıfat]
Ormanı olmayan
- ORMANLIK
-
-
Ormanı çok olan, ormanla kaplı veya orman gibi olan (yer)
-
Ormanı çok olan, ormanla kaplı veya orman gibi olan (yer)
- ORGANTİN
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Seyrek dokunmuş, ince, sert bir kumaş
-
[sıfat]
Bu kumaştan yapılmış
- "Sahnede siyah organtin tuvaletiyle beli incelmiş, göğsü kabarmış." (Refik Halit Karay)
-
[isim]
Seyrek dokunmuş, ince, sert bir kumaş
- ORAMİRAL
-
Kelime Kökeni : Türkçe
-
[isim]
Deniz kuvvetlerinde, kara kuvvetlerindeki orgeneralin dengi olan en yüksek rütbeli amiral
-
[isim]
Deniz kuvvetlerinde, kara kuvvetlerindeki orgeneralin dengi olan en yüksek rütbeli amiral
- ORHANELİ
- ...
- ORUNLAMA
-
-
[isim]
Bir konunun yerine onunla benzerlikleri olan bir başka konuyu anlatma
-
[isim]
Bir konunun yerine onunla benzerlikleri olan bir başka konuyu anlatma
- ORTOPEDİ
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Hekimliğin, çocuklardaki vücut biçimsizliklerini düzelten veya önleyen bir kolu
-
Vücutta kemikler, eklemler, kaslar, kirişler, sinirler gibi hareketi sağlayan organların bozukluklarını düzelten, tedavi eden cerrahi kolu
-
[isim]
Hekimliğin, çocuklardaki vücut biçimsizliklerini düzelten veya önleyen bir kolu
- ORKESTRA
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Yaylı, üflemeli ve vurmalı çalgılar topluluğu
- "Locadan çıkarken, davulu üstüne on lira atılan orkestra, zeybek havası çalmaya başlar." (Falih Rıfkı Atay)
-
Eski Yunan tiyatrolarında, sahne ve seyirciler arasındaki çember biçiminde koro yeri
-
Bazı tiyatroların birinci katında sahne veya perdeye en yakın koltuklar
- "Butterfly'ı ben orkestrada koltuktan seyrederken sen locada ... idin." (Hüseyin Cahit Yalçın)
-
[isim]
Yaylı, üflemeli ve vurmalı çalgılar topluluğu
- ORTODOKS
- ...
- ORGANİZE
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Kuruluşları ortak bir amaç için bir araya getirme, birleştirme
-
Düzenleme
-
[sıfat]
Düzenli, örgütlü
-
[isim]
Kuruluşları ortak bir amaç için bir araya getirme, birleştirme
- ORTAKLIK
-
-
[isim]
Ortak olma durumu, iştirak, müşareket
- "İkisi de kendisine yardım ve ortaklık etmek istiyor." (Refik Halit Karay)
- "Eğer bugün hepimiz bu işe karar verir ve bir ortaklık kurarsak bu gazete çıkar." (Salâh Birsel)
-
İki veya daha çok kimsenin iş yaparak kazanç elde etmek için birleşmeleri, şirket
-
[isim]
Ortak olma durumu, iştirak, müşareket
- ORGANLIK
-
-
[sıfat]
Organ olma durumu
- "Mahallî idarelerin seçilmiş organlarının organlık sıfatını kazanmalarına ilişkin itirazların çözümü ... yargı yolu ile olur." (Anayasa)
-
[sıfat]
Organ olma durumu
- ORNATMAK
-
-
[-i]
Bir şeyin yerine başka bir şeyi koymak, ikame etmek
-
[-i]
Bir şeyin yerine başka bir şeyi koymak, ikame etmek
- ORACIKTA
-
-
[zarf]
Hemen o yerde, olduğu yerde
- "Yemeğini son günlerde oracıkta, pasaj içindeki Macar lokantasında yiyordu." (Refik Halit Karay)
-
[zarf]
Hemen o yerde, olduğu yerde
- ORİJİNAL
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[sıfat]
Özgün
- "Teslim, bu orijinal isimli kadın, dayımın emektar aşçısıdır." (Refik Halit Karay)
-
Fabrikası tarafından yapılmış olan, taklit olmayan (araç ve gereç)
-
Otantik
-
Alışılagelenden daha değişik, şaşırtıcı nitelikte olan
- "Ankara ikliminin en orijinal tarafını ısıda buluruz." (Falih Rıfkı Atay)
-
[sıfat]
Özgün