Başında or olan 8 harfli 26 kelime var. Or ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde or olan kelimeler listesine ya da sonu or ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında or bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- ORMANSIZ
-
-
[sıfat]
Ormanı olmayan
-
[sıfat]
Ormanı olmayan
- ORSALAMA
-
-
[isim]
Orsalamak işi
-
[isim]
Orsalamak işi
- ORGANTİN
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Seyrek dokunmuş, ince, sert bir kumaş
-
[sıfat]
Bu kumaştan yapılmış
- "Sahnede siyah organtin tuvaletiyle beli incelmiş, göğsü kabarmış." (Refik Halit Karay)
-
[isim]
Seyrek dokunmuş, ince, sert bir kumaş
- ORGANLIK
-
-
[sıfat]
Organ olma durumu
- "Mahallî idarelerin seçilmiş organlarının organlık sıfatını kazanmalarına ilişkin itirazların çözümü ... yargı yolu ile olur." (Anayasa)
-
[sıfat]
Organ olma durumu
- ORANLAMA
-
-
[isim]
Oranlamak işi, tahmin, kıyas
-
[isim]
Oranlamak işi, tahmin, kıyas
- ORYANTAL
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[sıfat]
Doğu medeniyeti ile ilgili, Doğu medeniyetini hatırlatan
-
[isim]
Genellikle Doğu ülkelerinde, kadınların tek başlarına ve yarı çıplak olarak müzik eşliğinde yaptıkları, vücut ve göbek hareketlerine dayalı dans
-
[isim]
Bu dansı yapan kadın
-
[sıfat]
Doğu medeniyeti ile ilgili, Doğu medeniyetini hatırlatan
- ORANTILI
-
-
[sıfat]
Bir orantıyla ilgili olan, aralarında orantı bulunan, mütenasip
- "Gazetecilik de spor da o kitlelerin genel seviyesiyle doğrudan orantılıdır." (Haldun Taner)
-
Bir niceliğin iki, üç, ... kez çoğalması veya azalması başka bir niceliğin o nispette çoğalmasını veya azalmasını gerekli kılarsa "bu iki nicelik birbiriyle orantılıdır" denir
-
[sıfat]
Bir orantıyla ilgili olan, aralarında orantı bulunan, mütenasip
- ORTOKLAZ
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Dik açı biçiminde ayrıtları olan, billurları parça hâlinde dilinen bir çeşit potasyum feldspat, ortoz
-
[isim]
Dik açı biçiminde ayrıtları olan, billurları parça hâlinde dilinen bir çeşit potasyum feldspat, ortoz
- ORUNLAMA
-
-
[isim]
Bir konunun yerine onunla benzerlikleri olan bir başka konuyu anlatma
-
[isim]
Bir konunun yerine onunla benzerlikleri olan bir başka konuyu anlatma
- ORAMİRAL
-
Kelime Kökeni : Türkçe
-
[isim]
Deniz kuvvetlerinde, kara kuvvetlerindeki orgeneralin dengi olan en yüksek rütbeli amiral
-
[isim]
Deniz kuvvetlerinde, kara kuvvetlerindeki orgeneralin dengi olan en yüksek rütbeli amiral
- ORTAOKUL
-
-
[isim]
Öğrencileri genel eğitim yoluyla bir yandan hayata, bir yandan da liseye hazırlayan, genellikle üç yıllık ortaöğretim okulu
-
[isim]
Öğrencileri genel eğitim yoluyla bir yandan hayata, bir yandan da liseye hazırlayan, genellikle üç yıllık ortaöğretim okulu
- ORGANİZE
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Kuruluşları ortak bir amaç için bir araya getirme, birleştirme
-
Düzenleme
-
[sıfat]
Düzenli, örgütlü
-
[isim]
Kuruluşları ortak bir amaç için bir araya getirme, birleştirme
- ORACIKTA
-
-
[zarf]
Hemen o yerde, olduğu yerde
- "Yemeğini son günlerde oracıkta, pasaj içindeki Macar lokantasında yiyordu." (Refik Halit Karay)
-
[zarf]
Hemen o yerde, olduğu yerde
- ORMANLIK
-
-
Ormanı çok olan, ormanla kaplı veya orman gibi olan (yer)
-
Ormanı çok olan, ormanla kaplı veya orman gibi olan (yer)
- ORNATMAK
-
-
[-i]
Bir şeyin yerine başka bir şeyi koymak, ikame etmek
-
[-i]
Bir şeyin yerine başka bir şeyi koymak, ikame etmek
- ORGCULUK
-
-
[isim]
Orgcu olma durumu
-
[isim]
Orgcu olma durumu
- ORHANELİ
- ...
- ORİJİNAL
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[sıfat]
Özgün
- "Teslim, bu orijinal isimli kadın, dayımın emektar aşçısıdır." (Refik Halit Karay)
-
Fabrikası tarafından yapılmış olan, taklit olmayan (araç ve gereç)
-
Otantik
-
Alışılagelenden daha değişik, şaşırtıcı nitelikte olan
- "Ankara ikliminin en orijinal tarafını ısıda buluruz." (Falih Rıfkı Atay)
-
[sıfat]
Özgün
- ORATORYO
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Solo sesler, koro ve orkestra için yazılmış, oyun ögesi bulunmayan, kutsal nitelikte müzik eseri
- "Yunus Emre oratoryosu."
-
[isim]
Solo sesler, koro ve orkestra için yazılmış, oyun ögesi bulunmayan, kutsal nitelikte müzik eseri
- ORKESTRA
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Yaylı, üflemeli ve vurmalı çalgılar topluluğu
- "Locadan çıkarken, davulu üstüne on lira atılan orkestra, zeybek havası çalmaya başlar." (Falih Rıfkı Atay)
-
Eski Yunan tiyatrolarında, sahne ve seyirciler arasındaki çember biçiminde koro yeri
-
Bazı tiyatroların birinci katında sahne veya perdeye en yakın koltuklar
- "Butterfly'ı ben orkestrada koltuktan seyrederken sen locada ... idin." (Hüseyin Cahit Yalçın)
-
[isim]
Yaylı, üflemeli ve vurmalı çalgılar topluluğu