Başında ok olan 7 harfli 26 kelime var. Ok ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde ok olan kelimeler listesine ya da sonu ok ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında ok bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- OKSİTLİ
- ...
- OKAZYON
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Fırsat
-
[sıfat]
Kelepir
- "İlk zamanlar bilseniz ne okazyon şeyler düşüyordu." (Haldun Taner)
-
[isim]
Fırsat
- OKARİNA
- ...
- OKŞATMA
-
-
[isim]
Okşatmak işi veya durumu
-
[isim]
Okşatmak işi veya durumu
- OKUTMAK
-
-
[-i]
Okumasını, öğrenim görmesini sağlamak
-
[nsz]
Okuma işini yaptırmak
- "Kumandan paşaya bu akşam şiir okutmak istiyoruz." (Falih Rıfkı Atay)
-
[nsz]
Ders vermek, bir konu üzerinde yetiştirmek
- "Lisede İngilizce okutuyor."
-
Satarak elinden çıkarmak
- "Bana iki sandık çay verdi. Bunları al okut! dedi." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[-i]
Okumasını, öğrenim görmesini sağlamak
- OKURLUK
- ...
- OKŞAMAK
-
-
[-i]
Sevgi, şefkat belirtisi olarak elini bir şeyin üzerinde yavaş yavaş gezdirmek veya ona hafifçe vurmak
- "Oğlan kızın yanına geldi, saçlarını okşuyor." (Haldun Taner)
-
[nsz]
Hafifçe dövmek
- "Bir gün hani bir huysuzluk ettiği zaman, al eline, biraz okşayıver." (Burhan Felek)
-
Bir kimseyi hoşnut etmek
- "Mektuplarında onun onurunu okşayacak, endişelerini hafifletecek cümleleri artırdı." (Çetin Altan)
-
Benzemek, andırmak, hatırlatmak
- "Bu iki sarı birbirini okşuyor."
-
[-i]
Sevgi, şefkat belirtisi olarak elini bir şeyin üzerinde yavaş yavaş gezdirmek veya ona hafifçe vurmak
- OKŞANIŞ
- ...
- OKKALIK
-
-
[sıfat]
Herhangi bir okka ağırlığında veya oylumunda olan
- "Açlık, sıcak, ihtiyarlık üç bin okkalık bir yük gibi sırtına çökmüştü." (Ömer Seyfettin)
-
[sıfat]
Herhangi bir okka ağırlığında veya oylumunda olan
- OKLANMA
-
-
[isim]
Oklanmak işi veya durumu
-
[isim]
Oklanmak işi veya durumu
- OKŞAYIŞ
-
-
[isim]
Okşama işi veya biçimi
- "Orada sıcak alna latif bir serinlik veren bir okşayış meltemi eser." (Hüseyin Cahit Yalçın)
-
[isim]
Okşama işi veya biçimi
- OKŞANTI
-
-
[isim]
Okşama
-
[isim]
Okşama
- OKYANUS
-
Kelime Kökeni : Yunanca
-
[isim]
Kıtaları birbirinden ayıran engin, açık deniz, ana deniz, umman
- "Atlas Okyanusu. Hint Okyanusu."
-
[isim]
Kıtaları birbirinden ayıran engin, açık deniz, ana deniz, umman
- OKLAMAK
-
-
[nsz]
Ok gibi fırlamak
-
[-i]
Okla vurmak
-
[nsz]
Ok gibi fırlamak
- OKŞANMA
-
-
[isim]
Okşanmak işi
-
[isim]
Okşanmak işi
- OKSİLİT
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Suyla birleştiğinde oksijen açığa çıkaran, birleşiminde nikel ve bakır tozları bulunan sodyum ve potasyum peroksit
-
[isim]
Suyla birleştiğinde oksijen açığa çıkaran, birleşiminde nikel ve bakır tozları bulunan sodyum ve potasyum peroksit
- OKSİJEN
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Atom numarası 8, atom ağırlığı 16 olan, hidrojenle birleşerek suyu oluşturan, rengi, kokusu ve tadı olmayan, havada beşte bir oranında bulunan bir gaz, müvellidülhumuza (simgesi O)
-
[isim]
Atom numarası 8, atom ağırlığı 16 olan, hidrojenle birleşerek suyu oluşturan, rengi, kokusu ve tadı olmayan, havada beşte bir oranında bulunan bir gaz, müvellidülhumuza (simgesi O)
- OKUYUCU
-
-
[isim]
Sürekli olarak gazete, dergi vb. okuyan, okur, kari
- "Sevgili okuyucularım, hepinize şen, mesut, kısmetli ve bereketli yıllar dilerim." (Burhan Felek)
-
Şarkıcı
-
Türkücü
-
Düğüne çağrı yapan kimse
-
[isim]
Sürekli olarak gazete, dergi vb. okuyan, okur, kari
- OKSİYÜR
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Sivrikuyruk
-
[isim]
Sivrikuyruk
- OKULDAŞ
-
-
[isim]
Okul arkadaşı
-
[isim]
Okul arkadaşı