Başında ok olan 6 harfli 19 kelime var. Ok ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde ok olan kelimeler listesine ya da sonu ok ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.

Karmaşık harflerden başında ok bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

OKSİDE

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [sıfat] "Paslanma" anlamındaki okside olmak ve"paslandırmak" anlamındaki okside etmek birleşik fiillerinde geçen bir söz

OKUYUŞ

  1. [isim] Okuma işi veya biçimi

OKLAMA

  1. [isim] Oklamak işi veya durumu
  2. Hedef noktaları dairesel olarak belirlenmiş nişan tahtasına küçük okların atılmasıyla oynanan bir tür oyun

OKUTUŞ

  1. [isim] Okutma işi veya biçimi

OKÜLER

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Optik aletlerinde objektiften aldığı ışınları göze veren mercek sistemi

OKULLU

  1. [isim] Bir okula devam eden kimse, öğrenci

OKLAVA

  1. [isim] Hamur açmakta kullanılan silindir biçiminde uzunca, ince değnek
    • "Yufkacılar burada açarlar, koskocaman oklavalarla." (Sait Faik Abasıyanık)

OKTRUA

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Şehre giren şeylerden alınan vergi

OKUNTU

  1. [isim] Çağrı kâğıdı, çağrılık, davetiye

OKUNUŞ

  1. [isim] Okunma işi veya biçimi

OKUMAK

  1. [-i] Yazıya geçirilmiş bir metne bakarak bunu sessizce çözümleyip anlamak veya aynı zamanda seslere çevirmek
    • "Bana umutsuz bir sesle son raporları okudu." (Falih Rıfkı Atay)
    • "Gerçi her gece yatmadan evvel okuyup üflerse de çok geçmeden yine uyanır ve kalkardı." (Abdülhak Şinasi Hisar)
  2. [nsz] Yazılmış bir metnin iletmek istediği şeyleri öğrenmek
    • "Gazete bile okumak istemiyorum." (Burhan Felek)
  3. [nsz] Bir konuyu öğrenmek için okulda, bir öğretmenin yanında veya yazılı şeyler üzerinde çalışmak, öğrenim görmek
    • "Çabuk dil öğrenmedi, okumak istemedi." (Halide Edip Adıvar)
  4. [nsz] Şarkı, türkü, şiir vb.ni sesli olarak veya ezgi ile söylemek
    • "Salon boşalmaya başladı, biz şiirler okuyup dinliyoruz." (Refik Halit Karay)
  5. [nsz] Bir şeyin anlamını çözmek
    • "Şifre okumak."
  6. Hastalığı iyi edeceğini ileri sürerek okuyup üflemek, üfürükçülük etmek
  7. Bazı belirtilerle bir anlamı, gizli bir duyguyu anlamak, kavramak
    • "Yüzünü benden saklıyor. Niçin? Çehresinde, melalinde aşkının matemini okumayayım, diye mi?" (Ömer Seyfettin)
  8. [nsz] Sövmek, küfretmek
  9. Bir yere çağırmak, davet etmek, okuntu göndermek

OKRAMA

  1. [isim] Okramak işi veya durumu

OKUMUŞ

  1. [sıfat] Okuyarak bilgisini genişletmiş, öğrenim görmüş (kimse)
    • "İki yabancı dil bilen, okumuş, kibar bir tıbbiye talebesi." (Reşat Nuri Güntekin)

OKEYCİ
...
OKKALI

  1. [sıfat] Kiloca fazla olan, ağır çeken
    • "... ablak yüzlü, okkalı bir adamdı nazır hazretleri." (Yusuf Ziya Ortaç)
  2. Çok, fazla
    • "Müfettiş Bey, öncekilerden çok daha okkalı bir yudum içti." (Tarık Buğra)
  3. Ağır
    • "Önce Bekir'in omzuna okkalı bir sille indirdi." (Necati Cumalı)

OKUTMA

  1. [isim] Okutmak işi
    • "Ertesi gün, onu okutmaya başlayacağını, adam edeceğini müjdeledi." (Halide Edip Adıvar)

OKŞAMA

  1. [isim] Okşamak işi

OKUNMA

  1. [isim] Okunmak işi
    • "Her şairin içinde bir okunma, bir yayılma, bir beğenilme hırsı vardır." (Orhan Veli Kanık)

OKTANT

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Özellikle denizcilikte 450 C'lik yükseklikteki cisimleri gözlemeye yarayan alet
  2. Dairenin sekizde biri

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü