Başında o olan 4 harfli 73 kelime var. O harfi ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde o harfi olan kelimeler listesine ya da sonu o harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında o bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- OKAR
-
-
[isim]
Telli balıkçıl
-
[isim]
Telli balıkçıl
- OBJE
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Nesne
- "Şimdi bunlar sırf müzelik birer obje olarak duruyorlar." (Haldun Taner)
-
[isim]
Nesne
- OMCA
-
-
[isim]
Kalça kemiğinin bir bölümü
-
Kesilmiş ağaç kökü, bağ kütüğü
-
[isim]
Kalça kemiğinin bir bölümü
- OTÇU
-
-
[isim]
Köylerde hekimlik yapan kimse
- "Sonbahar sonları olduğu için orada ancak iki ihtiyar otçu ile bir bahçıvan iskambil oynuyorlardı." (Osman Cemal Kaygılı)
-
[isim]
Köylerde hekimlik yapan kimse
- OPUS
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Bestecinin, besteleniş sırasına göre numaralanmış müzik eseri
-
[isim]
Bestecinin, besteleniş sırasına göre numaralanmış müzik eseri
- ORAK
-
-
[isim]
Yarım çember biçiminde yassı, ensiz ve keskin metal bir bıçakla, buna bağlı bir saptan oluşan ekin biçme aracı
-
Ekin biçme zamanı
- "Orakta köylünün işi çok olur."
-
Ekin biçme işi
- "Ot orağından dönen birkaç köylü, omuzlarında uzun tırpanlarıyla geçiyorlardı." (Memduh Şevket Esendal)
-
[isim]
Yarım çember biçiminde yassı, ensiz ve keskin metal bir bıçakla, buna bağlı bir saptan oluşan ekin biçme aracı
- ORUN
-
-
[isim]
Özel yer
-
Makam, mansıp, mesnet, mevki
-
[isim]
Özel yer
- OLTA
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Genellikle, bir olta takımının ava hazır bütünü
- "Sersem balık gibi bu oltaya düşeceklerdi." (Halit Fahri Ozansoy)
-
Balık avlamada kullanılan, ucuna çengelli iğne takılı, çoğunlukla at kuyruğu kılından olan veya naylon tellerden yapılmış iplik
- "Oltanın ucuna bir şeyler takılmış olmalıydı." (Tarık Buğra)
-
Hile, düzen, oyun, yem
- "Ankara'nın sorumluları bu oltanın yabancısı değillerdi." (Tarık Buğra)
-
[isim]
Genellikle, bir olta takımının ava hazır bütünü
- OFİS
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
İş yeri, daire, büro
- "Alım satım ofisi müdürü resmî kanaldan bir şey yapılamayacağını anlamıştı." (Refik Halit Karay)
-
[isim]
İş yeri, daire, büro
- OTEL
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Yolcu ve turistlere geceleme imkânı sağlamak, bunun yanında yemek, eğlence vb. hizmetleri sunmak amacıyla kurulmuş işletme
- "Beyoğlu civarında bir otelde yatmıştım." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[isim]
Yolcu ve turistlere geceleme imkânı sağlamak, bunun yanında yemek, eğlence vb. hizmetleri sunmak amacıyla kurulmuş işletme
- ONAT
-
-
[sıfat]
Özenli, düzgün, uygun
-
Yararlı
-
Dürüst, iyi ahlaklı
-
[sıfat]
Özenli, düzgün, uygun
- OPAL
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Silisin hidratlı ve jelatinli bütün türlerini kapsayan değerli bir mineral, panzehir taşı
-
İnce, düzgün dokunmuş pamuklu kumaş
-
[isim]
Silisin hidratlı ve jelatinli bütün türlerini kapsayan değerli bir mineral, panzehir taşı
- OTSU
-
-
[sıfat]
Ot gibi olan, gövdesi odunlaşmayan, kısa ömürlü (bitki), otsul
-
[sıfat]
Ot gibi olan, gövdesi odunlaşmayan, kısa ömürlü (bitki), otsul
- ODAK
-
-
[isim]
Bir ışık veya ısı kaynağından yayılan ışınların toplandığı yer, mihrak
-
Herhangi bir düşüncede, nitelikte olan kimselerin kaynağı veya bir şeyin toplandığı, yoğunlaştığı yer, mihrak
- "Herkesin ilgisini çeken bir odak olmaktan mutluluk duyardı." (Muzaffer Uyguner)
-
[isim]
Bir ışık veya ısı kaynağından yayılan ışınların toplandığı yer, mihrak
- ORTA
-
-
[isim]
Bir şeyin kenarlarından merkeze doğru yaklaşık olarak aynı uzaklıkta olan yer
- "Tam bağın ortasına geldikleri zaman düşman askerlerini gördüler." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
- "Herhangi bir taşralı kızın artık saklı kalma olasılığı ortadan kalkmış oluyordu." (Murathan Mungan)
- "Böylelerinin kirayı biriktirdikten sonra bir para vermeden ortadan sır olanları çoktur." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
- "İşte bu söz üzerinedir ki Servet Bey, apartmana çıkmak emelini ciddi bir tasavvur hâlinde ortaya atmıştı." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Başlangıcı ile bitimi arasında eşit uzaklıkta olan süre
- "Yılın ortası. Haftanın ortası. Günün ortası. Kışın ortası."
- "Önemli olan, kötülüğü iyilikle beraber ortadan kaldırmaktır." (Sait Faik Abasıyanık)
- "Ses duyan kız günün birinde ortadan kayboldu." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
- "Ve yarından itibaren kılıcım -yani kalemim- elimde ortaya atılacaktım." (Ömer Seyfettin)
-
Bir şeyin eşit olarak ayrılabileceği bölüm
- "Seccadesini ortasından kesip ikiye böldüler." (Ömer Seyfettin)
- "Mithat Paşa ve emsalini ortadan kaldırmak için ..." (Yusuf Ziya Ortaç)
- "Eski, büyük teşrifat kayıkları ortadan kalkmışsa da yine iki, üç çifte kayıklara rast gelinirdi." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
İyi ile kötü arasındaki durum
-
Öğretimde, öğrencinin değerlendirilmesinde geçer not ile iyi arasındaki derece
- "Orta ile geçti."
-
[sıfat]
Sorunların çözümünde aşırılıklardan kaçınan, ölçülü bir yöntem izleyen
-
[sıfat]
Her iki yanında kendi türünden aynı nitelikte nesneler, durumlar bulunan
- "Hademe orta bölmeyi açmak üzere koştu." (Refik Halit Karay)
-
[sıfat]
İki karşıt nitelik veya durum arasında bulunan, tutarlı, ılımlı, vasat
-
Bir olayın, içinde gerçekleştiği yer
-
Orantı
-
Futbolda oyunculardan birinin, topu, kale ağzında duran arkadaşlarına havadan yollamak için yaptığı vuruş
- "Aut çizgisinden nefis bir orta..." (Haldun Taner)
-
Yeniçeri Ocağında tabur
-
[isim]
Bir şeyin kenarlarından merkeze doğru yaklaşık olarak aynı uzaklıkta olan yer
- ONMA
-
-
[isim]
Onmak işi veya durumu
-
[isim]
Onmak işi veya durumu
- OZAN
-
-
[isim]
Sazla şiirler söyleyen halk şairi, âşık
- "Oralarda âşıklar, halkı coşturmak için ozanların kopuzlarını çalıyorlar." (Orhan Seyfi Orhon)
-
Şiir yazan kimse, şair
-
[isim]
Sazla şiirler söyleyen halk şairi, âşık
- OLAY
-
-
[isim]
Ortaya çıkan, oluşan durum, ilgi çeken veya çekebilecek nitelikte olan her türlü iş, hadise, vaka
- "O olaydan sonra bir daha yalnız kalmamıştık onunla." (Necati Cumalı)
- "Hınzır sıfır, sağda da olsa solda da olsa olaylar yaratıyor." (Aydın Boysan)
-
Önemli tarihsel olgu, fenomen
- "Nötron bombası günümüzün olayıdır."
-
[isim]
Ortaya çıkan, oluşan durum, ilgi çeken veya çekebilecek nitelikte olan her türlü iş, hadise, vaka
- OLTU
- ...
- OKRA
- ...