Sonunda net olan 6 harfli 18 kelime var. NET ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde net olan kelimeler listesine ya da başında net olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
E N T Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
NET, TEN
2 Harfli Kelimeler
EN, ET, NE, TE
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- SÜNNET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Hz. Muhammed'in Müslümanlarca uyulması gerekli sayılan davranışları ve herhangi bir konuda söylemiş olduğu söz
-
Erkek çocukta, erkeklik organının ucundaki derinin çepeçevre kesilmesi
-
Sünnet düğünü
-
[isim]
Hz. Muhammed'in Müslümanlarca uyulması gerekli sayılan davranışları ve herhangi bir konuda söylemiş olduğu söz
- UFUNET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Pis koku
- "Kokladığım bu havada devrin ufunetini hissediyorum." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
İrin, cerahat
-
[isim]
Pis koku
- PLANET
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Gezegen
-
[isim]
Gezegen
- ZİYNET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Süs, bezek
-
[isim]
Süs, bezek
- TINNET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Tınlama, çınlama
-
Tını
-
[isim]
Tınlama, çınlama
- CİNNET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Delilik
- "Ayol, duydunuz mu? Fahim Bey cinnet getirmiş." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
[isim]
Delilik
- MÜSNET
- ...
- MİHNET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Sıkıntı, üzüntü
- "Her mihnet kabulüm yeter ki / Gün eksilmesin penceremden." (Cahit Sıtkı Tarancı)
-
[isim]
Sıkıntı, üzüntü
- İHANET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Hıyanet, hainlik
- "Nerede sadakat beklersek orada ihanete uğrarız." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
Evlilikte, sevgide aldatma, sadakatsizlik
-
Gerektiğinde yardımda bulunmama, bir kimsenin güvenini yok etme
-
[isim]
Hıyanet, hainlik
- KORNET
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Pistonlu orkestra çalgısı
-
[isim]
Pistonlu orkestra çalgısı
- CENNET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Dinî inanışlara göre dünyada iyilik yapanların, günahsızların, öldükten sonra sonsuz bir mutluluğa kavuşacakları yer, uçmak, behişt
- "Cennet cennet dedikleri birkaç köşkle birkaç huri / İsteyene ver sen anı, bana seni gerek seni." (Yunus Emre)
- "Bu cennet gibi yerler gözümde zindan kesiliyor." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Herhangi bir şeyden fazlasıyla bulunan yer
- "Kitap cenneti."
-
[sıfat]
Çok güzel, huzur veren (yer)
- "Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?" (Mehmet Akif Ersoy)
-
[isim]
Dinî inanışlara göre dünyada iyilik yapanların, günahsızların, öldükten sonra sonsuz bir mutluluğa kavuşacakları yer, uçmak, behişt
- MAGNET
- ...
- LÜKNET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Dilde pelteklik, tutukluk
-
[isim]
Dilde pelteklik, tutukluk
- MİNNET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yapılan bir iyiliğe karşı kendini borçlu sayma, gönül borcu, müdana
- "Sesinde bir minnetin sıcaklığı vardı." (Haldun Taner)
- "Bana karşı gösterilen bu güven ve sevgiden dolayı çok minnet duymama rağmen, siyasi hayata atılmak istemiyordum." (Halide Edip Adıvar)
-
Bir iyiliğe karşı teşekkür etme, memnuniyet duyma
- "Oğlunun elinden ne gelse borç sayıyor, ödeyemeyeceği bir minnet duygusu altında eziliyordu." (Necati Cumalı)
-
[isim]
Yapılan bir iyiliğe karşı kendini borçlu sayma, gönül borcu, müdana
- TORNET
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Bilyeli tekerlekler ve küçük bir sandıktan oluşan basit taşıma aracı
-
[isim]
Bilyeli tekerlekler ve küçük bir sandıktan oluşan basit taşıma aracı
- EMANET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Birine geçici olarak bırakılan ve teslim alınan kişice korunması gereken eşya, kimse vb., inam, vedia
- "Emaneti olanlar burada her vakit bunlarla ilgilenecek bir çırak bulurlar." (Salâh Birsel)
- "Bavullarımı otele emanet bıraktım."
- "Değirmenimi evvel Allah, sonra size emanet ediyorum." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Bir kimse ile birine gönderilen şey
- "İstanbul'dan getirdiğim emanetinizi akşam benden alınız."
-
Eşyanın ücret karşılığı geçici bir süre bırakıldığı yer
-
Can, ruh
- "Allah emanetini alsın da kurtulayım."
-
[isim]
Birine geçici olarak bırakılan ve teslim alınan kişice korunması gereken eşya, kimse vb., inam, vedia
- MESNET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Dayanak
-
Mevki, makam
-
[isim]
Dayanak
- TIYNET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yaradılış, huy, maya
-
[isim]
Yaradılış, huy, maya