Sonunda ne olan 7 harfli 69 kelime var. NE ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde ne olan kelimeler listesine ya da başında ne olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
E N Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
EN, NE
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- LASKİNE
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
İskambil kâğıtlarıyla oynanan bir oyun
-
[isim]
İskambil kâğıtlarıyla oynanan bir oyun
- TERSANE
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Gemi yapılan yer, gemilik, tezgâh
-
[isim]
Gemi yapılan yer, gemilik, tezgâh
- DOSTANE
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[zarf]
Dostça
- "Bu mağazaya girdiğimiz vakit güler yüzlü ve çok dostane kabul edildik." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
[zarf]
Dostça
- YAĞHANE
-
Kelime Kökeni : Türkçe
-
[isim]
Bitkisel ve hayvansal yağ elde edilen yer
-
[isim]
Bitkisel ve hayvansal yağ elde edilen yer
- ŞAİRANE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Şaire yakışır biçimde, şair gibi
- "Çok şairaneydi doğrusu o yazınız." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Şair niteliği taşıyan
-
[sıfat]
Şaire yakışır biçimde, şair gibi
- ÇALÇENE
-
-
Durup dinlenmeden konuşan, çenesi düşük (kimse), geveze
- "İhsan Hanım, altmış beş yaşlarında çalçene, dedikoducu bir kocakarıydı." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Durup dinlenmeden konuşan, çenesi düşük (kimse), geveze
- KALHANE
-
Kelime Kökeni : Türkçe
-
[isim]
Kal (I) işi yapılan yer
-
[isim]
Kal (I) işi yapılan yer
- ARİFANE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[zarf]
Arif olana yakışacak biçimde
-
[zarf]
Arif olana yakışacak biçimde
- ŞAPHANE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Şap çıkarılan yer, şap ocağı
-
[isim]
Şap çıkarılan yer, şap ocağı
- BERHANE
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Büyük, harap, kullanışsız ev
- "Pek büyük, pek berhane bir şeydir." (Salâh Birsel)
-
[isim]
Büyük, harap, kullanışsız ev
- ÇİNGENE
- ...
- FERHANE
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Birden çok mağazası bulunan eski hanların tipinde, avlulu geniş bina, büyük han veya kervansaray
-
[isim]
Birden çok mağazası bulunan eski hanların tipinde, avlulu geniş bina, büyük han veya kervansaray
- MUAYENE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir kimsenin hasta olup olmadığını veya hastalığın ne olduğunu araştırma
- "En son bir de kan muayenesi yaptılar." (Sait Faik Abasıyanık)
- "Ben de hastaları muayene ettiğim küçük odada yatıp kalkacağım." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Gözden geçirme, araştırma, yoklama, kontrol
- "Gümrük muayenesi."
- "Küçük yokuşu muayene ettim, kimseler yok." (Aka Gündüz)
-
[isim]
Bir kimsenin hasta olup olmadığını veya hastalığın ne olduğunu araştırma
- SÜTANNE
-
-
[isim]
Bir çocuğun, annesi dışında sütünü emmiş olduğu kadın, sütana
-
[isim]
Bir çocuğun, annesi dışında sütünü emmiş olduğu kadın, sütana
- BUZHANE
-
Kelime Kökeni : Türkçe
-
[isim]
Buz yapılan yer
-
Soğuk hava deposu
-
[isim]
Buz yapılan yer
- ENTERNE
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[sıfat]
Gözaltında olan
-
[sıfat]
Gözaltında olan
- EDİBANE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Terbiyeli, nazik
-
[zarf]
Edebiyatçıya yakışır biçimde
-
[sıfat]
Terbiyeli, nazik
- HASTANE
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Hastaların yatırılarak tedavi edildikleri sağlık kurumu
-
[isim]
Hastaların yatırılarak tedavi edildikleri sağlık kurumu
- SÜTNİNE
-
-
[isim]
Bebeğe süt vermek için para ile tutulmuş kadın
- "Taze süt kokusu değil de hani emzikli kadınlara, sütninelere has, o biraz ekşi, kekremsi koku vardır ya, o..." (Haldun Taner)
-
[isim]
Bebeğe süt vermek için para ile tutulmuş kadın
- BEYYİNE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir olayın doğruluğunu ortaya koyabilen yöntem
-
Duruşma sırasında bir düşünceyi gerçekleştirmek için başvurulan belge, kanıt, tutamak, delil
-
[isim]
Bir olayın doğruluğunu ortaya koyabilen yöntem