Başında ne olan 5 harfli 41 kelime var. Ne ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde ne olan kelimeler listesine ya da sonu ne ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında ne bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
E N Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
EN, NE
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- NELER
-
-
çok ve çeşitli şeyler
- "Ne âlem çocuksun!"
- "Onda para ne arar!"
- "Sen burada ne arıyorsun, haydi çabuk eve!"
- "Dar bir gün gelmiş, birinden üç beş kuruş almışım, bundan ne çıkar?" (Memduh Şevket Esendal)
-
çok ve çeşitli şeyler
- NESEP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Soy, baba soyu
-
[isim]
Soy, baba soyu
- NEFTE
- ...
- NEFİY
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Sürme, sürgüne gönderme
- "Bu nefiy hadisesinin dehşeti konakta, için için hissolunurdu." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
Olumsuzluk
-
Olumsuz kılma
-
Yadsıma
-
[isim]
Sürme, sürgüne gönderme
- NEŞET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Çıkma, ileri gelme
-
[isim]
Çıkma, ileri gelme
- NEDEN
-
-
[isim]
Bir olayı ve durumu gerektiren, doğuran başka olay veya durum, sebep
- "İzmir'in işgali faciası, özel nedenlerden, onu ayrıca ilgilendiriyor." (Atilla İlhan)
-
[zarf]
Bir olayı doğuran başka bir olayı sormak için kullanılan bir söz; niçin
- "Biz şarklılar neden ille her şeyi büyütüp efsaneleştiririz?" (Haldun Taner)
-
Bir varlığı veya olayı etkileyen, oluşturan, doğuran şey, sebep, illet
-
[isim]
Bir olayı ve durumu gerektiren, doğuran başka olay veya durum, sebep
- NEKES
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Cimri
-
[sıfat]
Cimri
- NEMÇE
- ...
- NESİM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Hafif yel, esinti
-
[isim]
Hafif yel, esinti
- NEFES
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Soluk
- "Nefes aldıkça içime kurum ve is kokusu doluyor sanıyorum." (Ruşen Eşref Ünaydın)
- "Ramazan sigarasının izmaritinden birkaç nefes çekti." (Çetin Altan)
- "Ahalinin büyük bir kayıtsızlıkla "çiçek" ismini verdiği frengiye nefes eder, tütsü yapardı." (Refik Halit Karay)
- "Enişte istediği kadar nefes tüketsin, hepsi bir kulağımdan girer, öteki kulağımdan çıkar." (Sermet Muhtar Alus)
-
Şifa amacıyla hastaya okunan dua
- "İki güzel filmin arkasından peş peşe on tane moloz film sıralanınca insanın nefesi kesiliyor." (Bedri Rahmi Eyuboğlu)
-
Sigara, pipo içilirken içe çekilen duman
- "Sigarasını efkârlı olduğu zamanlar yaptığı gibi sık nefeslerle çabuk çabuk içiyordu." (Haldun Taner)
- "Bu telgrafı okur okumaz, geniş bir nefes aldım." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Canlılık, hayat belirtisi
- "Bir insan daha var çok şükür evde / Nefes var / Ayak sesi var / Çok şükür, çok şükür." (Orhan Veli Kanık)
- "Gezecek, eğlenecek, nefes alacak hiçbir yer yok." (Memduh Şevket Esendal)
-
Bektaşi ve Alevilerin görüş ve düşüncelerini belirtmek için yazılmış şiir
-
[isim]
Soluk
- NEYSE
-
-
[bağlaç]
"Önemi yok, olan oldu" anlamında kullanılan bir söz
- "Erkekler neyse ne ama kadınlar..." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[ünlem]
"Çok şükür, bereket versin" anlamında kullanılan bir söz
-
[zarf]
"Konuyu kapatalım, uzatmayalım, her ne ise" anlamında kullanılan bir söz
-
[bağlaç]
"Önemi yok, olan oldu" anlamında kullanılan bir söz
- NESİÇ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Doku
-
Dokuma
-
[isim]
Doku
- NEFER
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Er
- "En kuvvetli, en dikkate değer nefer daima kapının önünde oturuyor." (Halide Edip Adıvar)
-
Kimse
-
[isim]
Er
- NEMLİ
-
-
[sıfat]
Nemi olan, az ıslak, rutubetli, kuru karşıtı
- "Hafif bir rüzgâr dalgası nemli saçlarının arasından geçti." (Peyami Safa)
-
Yaşlı (göz)
-
[sıfat]
Nemi olan, az ıslak, rutubetli, kuru karşıtı
- NEDİM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Arkadaş, yakın dost
-
Yüksek makamdaki kişileri hoş sözlerle, güzel fıkra ve hikâyelerle eğlendiren kimse
-
[isim]
Arkadaş, yakın dost
- NESİH
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kaldırma, hükümsüz bırakma
-
Arap harflerinin, basımda ve yazma kitaplarda en çok kullanılan çeşidi
-
[isim]
Kaldırma, hükümsüz bırakma
- NEHİY
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir işin yapılmasını yasak etme, engelleme, menetme
-
[isim]
Bir işin yapılmasını yasak etme, engelleme, menetme
- NEMSE
- ...
- NESNE
-
-
[isim]
Belli bir ağırlığı ve hacmi, rengi olan her türlü cansız varlık, şey, obje
- "Ağzımıza koyduğumuz şey değil, tadını tuzunu bildiğimiz nesne değil." (Sermet Muhtar Alus)
-
Geçişli fiili bütünleyen yalın veya belirtme durumunda bulunan tümleç
- ""Ali bir kitap almış" cümlesinde "kitap" nesnedir."
-
Öznenin dışında kalan her konu, obje
- "Her nesne ve olaya alaycı bir gözle bakmak ilkesinden yola çıkar bu görüş." (Salâh Birsel)
-
[isim]
Belli bir ağırlığı ve hacmi, rengi olan her türlü cansız varlık, şey, obje
- NEBZE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Az şey, az
-
[isim]
Az şey, az