Sonunda na olan 4 harfli 27 kelime var. NA ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde na olan kelimeler listesine ya da başında na olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A N Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
AN
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- KANA
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Geminin çektiği suyu göstermek için baş ve kıç bodoslamaları üzerine konulan işaretler
-
[isim]
Geminin çektiği suyu göstermek için baş ve kıç bodoslamaları üzerine konulan işaretler
- BANA
-
-
[zarf]
Ben zamirinin yönelme durumu ekli biçimi
- "Bana bak, karışmam sonra!"
- "Bu yaptığını babana söylemezsem bana da adam demesinler."
- "Daha nice manevi trenlerimizi yıllar yılı taşlayanlar var da bana mısın demiyoruz." (Haldun Taner)
-
[zarf]
Ben zamirinin yönelme durumu ekli biçimi
- GINA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Zenginlik, bolluk
- "Siyasetten, eleştiriden gına gelmişti."
-
Bıkma, usanma
-
[isim]
Zenginlik, bolluk
- TUNA
- ...
- GANA
- ...
- HONA
-
-
[isim]
Erkek sığır
-
[isim]
Erkek sığır
- FENA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
İyi nitelikte olmayan, kötü
- "Rüşvet aslında fena şeydir fakat daha fenası rüşvet ayıplığını kaybetmişliktir." (Burhan Felek)
- "Bütün bu hatıraların yerini bir tek duygu, fena bir duygu, fenayım, fena oluyorum duygusu kapladı." (Peyami Safa)
-
Üzücü
- "Bu savaş yılları o kadar fena ve ağır felaketler öğretmişti ki..." (Halide Edip Adıvar)
- "Bu koku beni fena etti."
-
İstenilen ve gereken nitelikte olmayan (kimse)
- "Fena bir öğrenci."
-
Hoşa gitmeyen, rahatsız edici
- "Fena günler yaşadığına inanmak için bin şahit lazım." (Refik Halit Karay)
-
Davranışları toplumun ahlak anlayışına uymayan
- "Siz fena adamsınız, odanıza geldiğime bin kere pişman oldum." (Peyami Safa)
-
[zarf]
Çok
- "Tenis oynarken bileğim burkuldu, berbat, fena acıyor." (Peyami Safa)
-
[sıfat]
İyi nitelikte olmayan, kötü
- PENA
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Telli sazları çalmaya yarayan ve kemik, boynuz vb. şeylerden yapılan çalma aracı, mızrap, çalgıç
-
[isim]
Telli sazları çalmaya yarayan ve kemik, boynuz vb. şeylerden yapılan çalma aracı, mızrap, çalgıç
- SANA
-
-
[zarf]
Sen zamirinin yönelme durumu
-
[zarf]
Sen zamirinin yönelme durumu
- EDNA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Çok aşağı, en alt düzeyde
- "İlmin âlâsı da olur, ednası da!" (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
[sıfat]
Çok aşağı, en alt düzeyde
- KINA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kına ağacının kurutulmuş yapraklarından elde edilen, saç ve elleri boyamakta kullanılan toz
- "Genç güzel aşçı kadının kirpiklerinde sürme, parmaklarında kına yoktu." (Aka Gündüz)
- "Kına gibi derler o taraflarda iyi işlenmiş topraklara." (Necati Cumalı)
- "Bazıları bütün ele, avuçlara değil, yalnız bir tek parmağın baş kısmına kına koyarlardı ki buna yüksük kına tabir olunurdu." (Refik Halit Karay)
-
[isim]
Kına ağacının kurutulmuş yapraklarından elde edilen, saç ve elleri boyamakta kullanılan toz
- YUNA
-
-
[isim]
Belleme (II)
-
[isim]
Belleme (II)
- ZİNA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Aralarında evlilik bağı olmayan kişiler arasındaki cinsel ilişki
-
[isim]
Aralarında evlilik bağı olmayan kişiler arasındaki cinsel ilişki
- VENA
-
Kelime Kökeni : Latince
-
[isim]
Toplardamar
-
[isim]
Toplardamar
- ESNA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir işin yapıldığı an, sıra
- "Ben de o esnada onun söyleyemediği tarafları zihnimden tamamlıyordum." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Bir işin yapıldığı an, sıra
- AYNA
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Işığı yansıtan, varlıkların görüntüsünü veren, cilalı ve sırlı cam, gözgü, mirat
- "Ben onun aynada saçlarına değil, bana baktığını gene aynadan görüyordum." (Tarık Buğra)
-
Karagöz oyununda perde
-
Doğramacılık ve yapıcılıkta çerçeve içine geçirilen tahta veya taş levha
- "Kapı kanadının aynası. Çeşmenin aynası."
-
Atların diz kapağı
-
İyi bir durumda, yolunda
- "İşimiz ayna."
-
Bir olayı, bir durumu yansıtan, göz önünde canlandıran olay, durum, şey
- "Bir ülkenin sanat ve kültür hayatı bir bakıma o ülkenin uygarlık aynasıdır." (Haldun Taner)
-
Küreğin yassı uç bölümü
-
Gemilerde işaretçi erlerin kullandığı dürbün
-
Akıntı ve anaforun birleştiği yerde oluşan su burgacı
-
[isim]
Işığı yansıtan, varlıkların görüntüsünü veren, cilalı ve sırlı cam, gözgü, mirat
- MANA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Anlam
- "Ne halk buyruğun tutarsın ne kul sözün işitirsin / Hiç bilmezsin mana nedir, ne dilde çağırmak gerek." (Yunus Emre)
- "Kızın adını Emel koydu. Oğlanınkini Fethi ... Sanki bundan emelini fethetmiş manası çıkıyordu." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
[isim]
Anlam
- İKNA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir konuda birinin inanmasını sağlama, inandırma, kandırma
- "Sinirleniyor, kendi kendimi ikna için daha ısrarla, daha fazla konuşuyordum." (Sait Faik Abasıyanık)
- "Mektubu sırf Saffet'in saadeti için gönderdiğine kendi vicdanını ikna etmek mecburiyetini hissediyordu." (Halide Edip Adıvar)
-
[isim]
Bir konuda birinin inanmasını sağlama, inandırma, kandırma
- SUNA
-
-
[isim]
Erkek ördek
- "Uzatır boynunu arar eşini / Bir tek suna gördüm göl kenarında." (Karacaoğlan)
-
Göl ördeği
-
[isim]
Erkek ördek
- VANA
-
Kelime Kökeni : Latince
-
[isim]
Boru içindeki bir akışkanın akışını durdurmaya veya serbest bırakmaya yarayan alet, valf
-
[isim]
Boru içindeki bir akışkanın akışını durdurmaya veya serbest bırakmaya yarayan alet, valf