Başında mua olan 7 harfli 26 kelime var. Mua ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde mua olan kelimeler listesine ya da sonu mua ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında mua bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A M U Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
AM, MA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- MUACCİZ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Sıkıntı veren, taciz eden, bıktıran, usandıran
- "Bu buhran tatsız, münasebetsiz, muacciz bir buhrandı." (Ömer Seyfettin)
-
Yapışkan, sırnaşık, ukala (kimse)
-
[sıfat]
Sıkıntı veren, taciz eden, bıktıran, usandıran
- MUATTAL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
İşlemez, kullanılmaz duruma gelmiş
-
Boş, işsiz
-
[sıfat]
İşlemez, kullanılmaz duruma gelmiş
- MUAHHAR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Sonraki, sonradan gelen, ertelenmiş, daha sonraki
-
[sıfat]
Sonraki, sonradan gelen, ertelenmiş, daha sonraki
- MUALLİM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Öğretmen
-
[isim]
Öğretmen
- MUAMELE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Davranma, davranış
- "Bana karşı olan muamelesini beğenmedim."
- "Hanımefendimin hayatını kurtardığı için bütün hizmetkârlar ona güler yüz gösteriyor, iyi muamele ediyorlardı." (Haldun Taner)
- "İyi muamele görmekle beraber eski neşesini kaybetmişti." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
Yol, yöntem
- "Bu adam muamele bilmiyor."
-
İşlem
- "Onlar gündelik muamelelere başlayınca da benim ağzım açık kaldı." (Reşat Nuri Güntekin)
-
İşlem
-
Alışveriş
- "Borsada bugün muamele olmadı."
-
[isim]
Davranma, davranış
- MUAREFE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Karşılıklı birbirini tanıma, tanışma, tanışıklık
- "Sizi tanıdığım günden beri aramızda muarefenin alabileceği şekiller üstünde her gün düşünüyorum." (Peyami Safa)
-
[isim]
Karşılıklı birbirini tanıma, tanışma, tanışıklık
- MUAŞAKA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Birbirini karşılıklı sevme, sevişme, âşıktaşlık
- "Hiçbiriyle muaşakaya vakit bulamamıştı." (Refik Halit Karay)
- "Ahmet'le Fazilet'in muaşakada oldukları ve evlenmeye hazırlandıkları anlaşıldı." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
[isim]
Birbirini karşılıklı sevme, sevişme, âşıktaşlık
- MUADELE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Eşitlik, beraberlik, denklik
-
Anlaşılmaz iş
-
Denklem
-
[isim]
Eşitlik, beraberlik, denklik
- MUADDEL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Değiştirilmiş, değişikliğe uğramış, değişkin
-
[sıfat]
Değiştirilmiş, değişikliğe uğramış, değişkin
- MUAFLIK
-
-
[isim]
Muaf olma durumu
-
[isim]
Muaf olma durumu
- MUAYENE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir kimsenin hasta olup olmadığını veya hastalığın ne olduğunu araştırma
- "En son bir de kan muayenesi yaptılar." (Sait Faik Abasıyanık)
- "Ben de hastaları muayene ettiğim küçük odada yatıp kalkacağım." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Gözden geçirme, araştırma, yoklama, kontrol
- "Gümrük muayenesi."
- "Küçük yokuşu muayene ettim, kimseler yok." (Aka Gündüz)
-
[isim]
Bir kimsenin hasta olup olmadığını veya hastalığın ne olduğunu araştırma
- MUATTAR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Itırlı, güzel kokulu
-
[sıfat]
Itırlı, güzel kokulu
- MUACCEL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Acele olunmuş
-
Peşin, hemen ödenmesi gereken
-
[sıfat]
Acele olunmuş
- MUAYEDE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bayramlaşma, birbirinin bayramını kutlama
-
[isim]
Bayramlaşma, birbirinin bayramını kutlama
- MUAHEDE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Antlaşma
- "Osmanlılar 1681 muahedesiyle Moskova hükümdarının Çarlık unvanını ve Kudüs Ortodoks kilisesi üzerindeki himaye hakkını tanımışlardı." (Falih Rıfkı Atay)
-
[isim]
Antlaşma
- MUARAZA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Çekişme, kavga
-
[isim]
Çekişme, kavga
- MUAYYEN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Belli, belirli
- "Sizi muayyen bir kimseye benzetmek istiyorum." (Haldun Taner)
-
Belirlenmiş, kararlaştırılmış
- "Yadırganan bir yığın eser, mimarinin sadece muayyen bir malzemeyi, muayyen bir gaye uğrunda kullanmaktan ibaret olmadığını gösterirler." (Ahmet Hamdi Tanpınar)
-
[sıfat]
Belli, belirli
- MUAZZEP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Acı, sıkıntı, azap çeken
-
[sıfat]
Acı, sıkıntı, azap çeken
- MUALLEL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Sakat, eksik
-
[sıfat]
Sakat, eksik
- MUAZZAM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Çok büyük, çok iri, koskoca, koskocaman
- "Muazzam, biraz da esrarlı, karanlık, eski bir konaktaydı." (Halide Edip Adıvar)
-
Alışılmışın sınırlarını aşan
-
Güçlü, önemli
- "Fakat muazzam hakikatlere karşı göz yumanlardan değilim." (Aka Gündüz)
-
[sıfat]
Çok büyük, çok iri, koskoca, koskocaman