Başında mu olan 8 harfli 128 kelime var. Mu ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde mu olan kelimeler listesine ya da sonu mu ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında mu bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- MUHAKEME
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yargılama
- "Ferit bu aralık kendi kendine muhakemeler yürütmüş..." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Usa vurma
- "Daima felsefe yapmaya hazır, kurulmuş bir makineye benzeyen ukala dimağım muhakemeye başladı." (Ömer Seyfettin)
-
Bir sorunu çözmek için çıkar yol arama
- "Güldüm, şu muhakemem ne garip münasebetsizlikti." (Ömer Seyfettin)
-
[isim]
Yargılama
- MUMLAŞMA
-
-
[isim]
Mumlaşmak işi
-
[isim]
Mumlaşmak işi
- MUADELET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Eşitlik, denklik, eş değerlik
-
[isim]
Eşitlik, denklik, eş değerlik
- MUKARRER
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Kararlaşmış, kararlaştırılmış
-
[sıfat]
Kararlaşmış, kararlaştırılmış
- MUSALLAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Bir kimse veya şeyin üzerine bıktıracak kadar düşen (kimse)
- "Oyundan alıntıladığı bir iki sahne, belleğimizin bize musallat ettiği iz düşümlerden oluşmadır." (Selim İleri)
- "Akşamdan beri yüreğine musallat olan o sıkıntı gene yerini almaya başlamıştı." (Necati Cumalı)
-
[sıfat]
Bir kimse veya şeyin üzerine bıktıracak kadar düşen (kimse)
- MUHAFAZA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Koruma, saklama, korunum
- "Zamanımızda kıymetli şeylerin muhafazası güçleşti." (Burhan Felek)
- "On sene evvelki külhanbeyi modasını o, tek başına hâlâ muhafaza ediyordu." (Ömer Seyfettin)
-
[isim]
Koruma, saklama, korunum
- MUCİZEVİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Olağanüstü niteliklere sahip
- "Ruhumun yaralarına mucizevi bir merhem gibi derman olsun uyku." (Ayşe Kulin)
-
[sıfat]
Olağanüstü niteliklere sahip
- MUTAVAAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Boyun eğme, uyma, itaat etme
-
[sıfat]
Dönüşlü
-
[isim]
Boyun eğme, uyma, itaat etme
- MUHAYYER
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Beğenilmediğinde geri verilmek şartıyla alınan (eşya vb.)
-
[isim]
Türk müziğinde bir makam
-
[sıfat]
Beğenilmediğinde geri verilmek şartıyla alınan (eşya vb.)
- MUFLONLU
-
-
[isim]
İçinde keçe bulunan çok kalın, yumuşak, parlak tüylü kumaş
-
[sıfat]
Bu kumaş geçirilerek yapılmış olan
- "Muflonlu yağmurluk."
-
[isim]
İçinde keçe bulunan çok kalın, yumuşak, parlak tüylü kumaş
- MUHAREBE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Savaşın bölümlerinden biri
- "Muharebe zamanında ailemiz büyük felaketler geçirdi." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Güçlü tartışma
-
[isim]
Savaşın bölümlerinden biri
- MUHTELİF
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Çeşit çeşit, çeşitli
- "Genç kız ve arabacı, birbirlerine muhtelif hislerle bakışarak beklediler." (Peyami Safa)
-
Zıt, birbirini tutmayan
-
[sıfat]
Çeşit çeşit, çeşitli
- MUKİMLİK
- ...
- MUTEZİLE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kaderi inkâr ederek "kul, ettiklerinin yaratıcısıdır" diyen ve Tanrı'nın sıfatları konusunda sünnet ehlinden ayrılan bir felsefe
-
[isim]
Kaderi inkâr ederek "kul, ettiklerinin yaratıcısıdır" diyen ve Tanrı'nın sıfatları konusunda sünnet ehlinden ayrılan bir felsefe
- MUHABBET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Sevgi
- "Mutfakta onlara yemek, kahvaltı hazırlanırken yukarıda her akşamdan fazla bir muhabbet havası esiyordu." (Halide Edip Adıvar)
- "Bir geçitten ziyade bir toplantı yeri. Mahalle orada muhabbet eder, konuşur, kavga eder." (Halide Edip Adıvar)
-
Dostça konuşma, yârenlik
- "Karın doyuracak değiliz, maksat biraz muhabbet olsun." (Necati Cumalı)
-
[isim]
Sevgi
- MUTTARİT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Tekdüze
-
[sıfat]
Tekdüze
- MUZDARİP
- ...
- MUCİZELİ
-
-
[sıfat]
Mucize niteliği bulunan
- "Bu rüzgâr, bu mucizeli gemi ile insanı nerelere götürmez." (Ahmet Hamdi Tanpınar)
-
[sıfat]
Mucize niteliği bulunan
- MUNİSLİK
- ...
- MUAVENET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yardım
- "Muavenetine ne kadar muhtacım, vicdan azabından nasıl perişanım, görmüyor musun?" (Atilla İlhan)
-
[isim]
Yardım