Başında mu olan 7 harfli 93 kelime var. Mu ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde mu olan kelimeler listesine ya da sonu mu ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında mu bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- MUSAKKA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Ufak parçalar biçiminde doğranmış sebzelerin, kuşbaşı et veya kıyma ve soğanla pişirilmesiyle yapılan bir yemek
- "Patlıcan musakkası. Kabak musakkası."
-
[isim]
Ufak parçalar biçiminde doğranmış sebzelerin, kuşbaşı et veya kıyma ve soğanla pişirilmesiyle yapılan bir yemek
- MUAZZEP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Acı, sıkıntı, azap çeken
-
[sıfat]
Acı, sıkıntı, azap çeken
- MUDANYA
- ...
- MUHAFIZ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Birini veya bir şeyi koruyan, kollayan, gözeten kimse, koruyucu
- "Hecinlerimizi bir iki muhafızla tepecikler arasına yerleştirmiştik." (Falih Rıfkı Atay)
-
Bir kalenin veya bir şehrin önemli yerlerini korumak, düzeni ve güvenliği sağlamakla görevli komutan
- "İstasyonda veliahdı uğurlayanlar arasında İstanbul muhafızı da vardı." (Falih Rıfkı Atay)
-
[isim]
Birini veya bir şeyi koruyan, kollayan, gözeten kimse, koruyucu
- MURAKIP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Denetçi
-
Tanrı'ya bağlanarak çile dolduran kimse
-
[isim]
Denetçi
- MUKAVVA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kalın karton
-
[isim]
Kalın karton
- MUHASIR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kuşatan, saran
-
[isim]
Kuşatan, saran
- MUVAFIK
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Uygun
- "Böyle bir teklifi kabul etmek kolay ve muvafık değildir." (Atatürk)
- "Bu, saadet, hürriyet vaat eden düşman kumandanının karşısında inat etmeyi muvafık bulmadı." (Ömer Seyfettin)
- "Balkanlardan denizi seyretsek daha muvafık olur." (Refik Halit Karay)
-
[sıfat]
Uygun
- MUAZZAM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Çok büyük, çok iri, koskoca, koskocaman
- "Muazzam, biraz da esrarlı, karanlık, eski bir konaktaydı." (Halide Edip Adıvar)
-
Alışılmışın sınırlarını aşan
-
Güçlü, önemli
- "Fakat muazzam hakikatlere karşı göz yumanlardan değilim." (Aka Gündüz)
-
[sıfat]
Çok büyük, çok iri, koskoca, koskocaman
- MUGAYİR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Uymaz, aykırı
-
[sıfat]
Uymaz, aykırı
- MUTLUCA
-
-
[sıfat]
Mutlu olmaya yakın
- "Fırtınalı yaşamının ender mutluca dönemlerinden birinde, aydınlık kafa ile aydınlık bir karar aldı." (Haldun Taner)
-
[zarf]
Mutlu bir biçimde
-
[sıfat]
Mutlu olmaya yakın
- MUŞMULA
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Gülgillerden, 2-3 m yükseklikte dikenli küçük bir ağaç (Mespilus germanica)
-
Bu ağacın olgunlaşıp yumuşadıktan sonra yenilebilen, yuvarlak, mayhoş, buruk ve beş çekirdekli meyvesi, döngel, beşbıyık
-
[isim]
Gülgillerden, 2-3 m yükseklikte dikenli küçük bir ağaç (Mespilus germanica)
- MUHACİR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
Göçmen
- "Yolda uzun bir muhacir kafilesine tesadüf ettik." (Ömer Seyfettin)
- "Bunlar Kozan'dan Kırım'a, oradan da Tuna'ya muhacir gitmişler." (Peyami Safa)
-
Hz. Muhammed'e uyarak Mekke'den Medine'ye göç eden
-
Göçmen
- MUACCİZ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Sıkıntı veren, taciz eden, bıktıran, usandıran
- "Bu buhran tatsız, münasebetsiz, muacciz bir buhrandı." (Ömer Seyfettin)
-
Yapışkan, sırnaşık, ukala (kimse)
-
[sıfat]
Sıkıntı veren, taciz eden, bıktıran, usandıran
- MUTEKİT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Bir şeye inanan, itikat eden, inançlı, inanlı, imanlı, mümin, dindar
-
[sıfat]
Bir şeye inanan, itikat eden, inançlı, inanlı, imanlı, mümin, dindar
- MUTABIK
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Birbirine uyan, aralarında anlaşmazlık olmayan
- "O akşam da müzakere sonunda bu yaşıtım üvey dayımla mutabık kaldık." (Halit Fahri Ozansoy)
-
Uygun
-
[sıfat]
Birbirine uyan, aralarında anlaşmazlık olmayan
- MUSALLA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Namazgâh
-
Camilerde cenaze namazı kılınan yer
-
[isim]
Namazgâh
- MUHATAP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kendisine söz söylenilen kimse, kendisiyle konuşulan kimse
- "Konuşmalardan usanmıştım, hiçbir konuşmaya muhatap ve tanık olmayayım." (Haldun Taner)
-
[isim]
Kendisine söz söylenilen kimse, kendisiyle konuşulan kimse
- MUTEMET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Dairelerde, iş yerlerinde bazı para işlerine bakan görevli
-
Kendisine inanılıp güvenilen kimse
-
[isim]
Dairelerde, iş yerlerinde bazı para işlerine bakan görevli
- MUATTAL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
İşlemez, kullanılmaz duruma gelmiş
-
Boş, işsiz
-
[sıfat]
İşlemez, kullanılmaz duruma gelmiş