Sonunda miş olan 22 kelime var. MİŞ ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde miş olan kelimeler listesine ya da başında miş olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
İŞİTİLMEMİŞ
GÖRÜLMEMİŞ
BOŞVERMİŞ, ÇOKBİLMİŞ, KARAYEMİŞ
BİTİRMİŞ, GELİŞMİŞ, GÖRMEMİŞ, SEÇİLMİŞ, YETİŞMİŞ
EZİLMİŞ
BİLMİŞ, GEÇMİŞ, KİŞMİŞ, NEYMİŞ, ÖDEMİŞ, YETMİŞ
ÇEMİŞ, ERMİŞ, HAMİŞ, YEMİŞ
EMİŞ
M İ Ş Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
İM, İŞ, Mİ
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- İŞİTİLMEMİŞ
-
-
[sıfat]
O güne değin duyulmamış, şaşılacak, olağan dışı
-
[sıfat]
O güne değin duyulmamış, şaşılacak, olağan dışı
- GÖRÜLMEMİŞ
-
-
[sıfat]
O güne kadar karşılaşılmamış, şaşılacak nitelikte olan
- "Görülmemiş bir olay."
-
[sıfat]
O güne kadar karşılaşılmamış, şaşılacak nitelikte olan
- BOŞVERMİŞ
-
-
[sıfat]
Aldırmaz, umursamaz (kimse)
-
[sıfat]
Aldırmaz, umursamaz (kimse)
- KARAYEMİŞ
-
-
[isim]
Taflan
-
[isim]
Taflan
- ÇOKBİLMİŞ
-
-
[sıfat]
Her şeye aklı eren, zeki, akıllı
- "Ama bunun lafını bile etmiyor, çokbilmiş görünmek istemez." (Tarık Buğra)
-
Çıkarını bilen, kurnaz
- "O ne çokbilmiş bir kadın." (Haldun Taner)
-
[sıfat]
Her şeye aklı eren, zeki, akıllı
- GÖRMEMİŞ
-
-
[sıfat]
Birdenbire ulaştığı iyi duruma uymayan, görgüsüzce davranan
-
[sıfat]
Birdenbire ulaştığı iyi duruma uymayan, görgüsüzce davranan
- YETİŞMİŞ
-
-
[sıfat]
Gereken niteliğe veya olgunluğa erişmiş
- "Anadolu'da arif derler, bir halk yetişmişi vardır." (Falih Rıfkı Atay)
-
[sıfat]
Gereken niteliğe veya olgunluğa erişmiş
- GELİŞMİŞ
-
-
[sıfat]
Gelişme gösteren
-
[sıfat]
Gelişme gösteren
- SEÇİLMİŞ
-
-
[sıfat]
Seçerek ayrılmış
- "Seçilmiş hikâyeler."
-
Aynı cinsten olan nesneler arasından iyi ve seçkin olanlar çıktıktan sonra geride kalanlar
- "Bu seçilmiş kumaşların içinde iyileri de var."
-
Seçimle işbaşına gelen
-
[sıfat]
Seçerek ayrılmış
- BİTİRMİŞ
-
-
[sıfat]
Bir bilim dalında veya başka bir alanda bilginin doruğuna ulaşmış (kimse)
-
Bilgili, açıkgöz
-
[sıfat]
Bir bilim dalında veya başka bir alanda bilginin doruğuna ulaşmış (kimse)
- EZİLMİŞ
-
-
[sıfat]
Ezik duruma gelmiş
- "Çevremizi, ıslak bir ezilmiş ot kokusu sarmıştı." (Atilla İlhan)
-
Kendisine baskı yapılmış, hakları elinden alınmış
-
[sıfat]
Ezik duruma gelmiş
- YETMİŞ
-
-
[isim]
Altmış dokuzdan sonra gelen sayının adı
-
Bu sayıyı gösteren 70, LXX rakamlarının adı
-
[sıfat]
Yedi kere on, altmış dokuzdan bir artık
-
[isim]
Altmış dokuzdan sonra gelen sayının adı
- KİŞMİŞ
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Küçük taneli bir tür çekirdeksiz üzüm
-
[isim]
Küçük taneli bir tür çekirdeksiz üzüm
- BİLMİŞ
-
-
[sıfat]
Her şeyi bilir geçinen, bilgiçlik taslayan
-
[sıfat]
Her şeyi bilir geçinen, bilgiçlik taslayan
- ÖDEMİŞ
- ...
- NEYMİŞ
-
-
söylendiğine göre, güya
- "Ne âlem çocuksun!"
- "Onda para ne arar!"
- "Sen burada ne arıyorsun, haydi çabuk eve!"
- "Dar bir gün gelmiş, birinden üç beş kuruş almışım, bundan ne çıkar?" (Memduh Şevket Esendal)
-
söylendiğine göre, güya
- GEÇMİŞ
-
-
[sıfat]
Geçme işini yapmış
- "Geçmiş olsun ağabey, ne oldu sana böyle?" (Osman Cemal Kaygılı)
-
Zaman bakımından geride kalmış
- "Bu eski sesler içinde geçmiş zamanlar uyuyor, uyanıyor, geriniyor, yaşıyor gibidir." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
Çürümeye yüz tutmuş
-
[isim]
Bugüne göre geride kalmış olan zaman, mazi
- "Onlar bu davranışlarıyla geçmişte sadece huzursuzluk yarattı." (Necati Cumalı)
-
[isim]
Arkada kalan hayat, mazi
- "Perde perde örtülü olan eski bir geçmişten kulaklarına garip bir fısıltı gelmişti." (Osman Cemal Kaygılı)
-
[isim]
Birinin ölmüş ana, baba ve yakınları
- "Senin de yedi göbek geçmişine rahmet okusun ha?" (Memduh Şevket Esendal)
-
[sıfat]
Geçme işini yapmış
- YEMİŞ
-
-
[isim]
Bitkilerde, döllenme sonunda çiçeği meyve yapraklarından oluşan ve tohumu taşıyan organ, meyve
- "Ben biraz zeytin, biraz salata, biraz patates, biraz da yemişle doyarım." (Burhan Felek)
-
İncir
-
[isim]
Bitkilerde, döllenme sonunda çiçeği meyve yapraklarından oluşan ve tohumu taşıyan organ, meyve
- ERMİŞ
-
-
[isim]
Dinî inançlara göre kendisinde olağanüstü manevi güç bulunan kişi, eren, evliya, veli
- "Anadolu ermişlerinin hikâyesini de kendine özgü üslubuyla anlatmıştır." (Nezihe Araz)
-
[isim]
Dinî inançlara göre kendisinde olağanüstü manevi güç bulunan kişi, eren, evliya, veli
- HAMİŞ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Mektup kâğıdının boş bir yerine yazılan ek düşünce, çıkma, not
- "Demir Bey mektubuna şu hamişi ilave etti." (Refik Halit Karay)
-
[isim]
Mektup kâğıdının boş bir yerine yazılan ek düşünce, çıkma, not