Sonunda mek olan 9 harfli 598 kelime var. MEK ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde mek olan kelimeler listesine ya da başında mek olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
E K M Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
KEM
2 Harfli Kelimeler
EK, EM, KE, ME
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- DÜZELTMEK
-
-
[-i]
Düzgün duruma getirmek
- "Kirli eşyalarımı paketlere sardım, bavulumu düzelttim." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Bozukluğunu gidermek, onarmak
-
Yanlıştan kurtarmak, tashih etmek
- "Öğleden sonra nüfus kâğıdını getir, kaydını düzeltelim." (Burhan Felek)
-
[-i]
Düzgün duruma getirmek
- GÜDELEMEK
-
-
[-i]
Ardına düşmek, kovalamak, sürmek
-
[-i]
Ardına düşmek, kovalamak, sürmek
- HAZZETMEK
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[-den]
Hoşlanmak
- "Kasaba içinde Kadı İbrahim Efendi'den hazzeden kimse yoktu." (Ömer Seyfettin)
-
[-den]
Hoşlanmak
- NÖTRLEMEK
-
-
[-i]
Asit veya alkali tepkisi gösteren bir eriyiği alkali veya asit katarak nötr duruma getirmek
-
[-i]
Asit veya alkali tepkisi gösteren bir eriyiği alkali veya asit katarak nötr duruma getirmek
- ÇENTİLMEK
-
-
[nsz]
Çentme işine konu olmak
-
[nsz]
Çentme işine konu olmak
- DEVŞİRMEK
-
-
[nsz]
Bir araya getirmek, derlemek, toplamak
- "Köylü kızları gülüşe çağrışa kuru incir devşiriyorlardı." (Halikarnas Balıkçısı)
-
[-i]
Katlamak, düzgün duruma getirmek
- "Kumaşı tutacağız, kaldırıp çekeceğiz, buruşturacağız, devşirebileceğiz, sanki!" (Refik Halit Karay)
-
[nsz]
Bir araya getirmek, derlemek, toplamak
- RAPTETMEK
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[-i]
Bir şeyi bir yere iliştirmek, tutturmak
-
[-i]
Bir şeyi bir yere iliştirmek, tutturmak
- YERLEŞMEK
-
-
[-e]
Yerine iyice oturmak, yerinde sabit olmak
- "Bu taş buraya adamakıllı yerleşmiş."
-
Yer bulup oturmak
- "Arabaya, birbirine sıkışarak yerleştiler." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Çalışmak üzere bir iş yerine başlamak
- "Oğlu bankaya yerleşmiş."
-
Bir yerde oturmaya, yaşamaya başlamak
- "Rıza böylece ahırın üst katındaki dairesine yerleşti." (Haldun Taner)
-
[nsz]
Eşyayı yerli yerine koymak
- "Taşındık, ama daha yerleşemedik."
-
Rahat bir biçimde oturmak
- "Koltuğa iyice yerleşti."
-
[nsz]
Yaygın duruma gelmek, tutunmak
- "Demokrasinin ne suretle yerleşip kalabileceği hakkında garip fikirleri vardır." (Halide Edip Adıvar)
-
[nsz]
Alışılmak, kullanılır olmak
- "Birtakım yeni kelimeler zamanla yerleşiyor."
-
Sınav sonucuna göre herhangi bir eğitim kurumunda okumaya hak kazanmak, okumaya başlamak
-
[-e]
Yerine iyice oturmak, yerinde sabit olmak
- SIRRETMEK
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[-i]
Bir şey veya kimseyi akıl almaz bir biçimde ortadan yok etmek, görünmez kılmak
-
[-i]
Bir şey veya kimseyi akıl almaz bir biçimde ortadan yok etmek, görünmez kılmak
- TİKSİNMEK
-
-
[-den]
Bir şey, bir kimse, bir düşünce vb.ni kötü, iğrenç veya aşağılık bularak ondan uzak durma duygusuna kapılmak, nefret etmek, ikrah etmek, istikrah etmek
- "Evin kapısından çıkar çıkmaz kendimden tiksinerek sokaklardayım." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[-den]
Bir şey, bir kimse, bir düşünce vb.ni kötü, iğrenç veya aşağılık bularak ondan uzak durma duygusuna kapılmak, nefret etmek, ikrah etmek, istikrah etmek
- ÜSTELEMEK
-
-
[nsz]
Bir düşünce veya istek üzerinde durmak, direnmek, ısrar etmek, tekit etmek
- "Ahmet Kerim bu yeni tutumun sebebini mutlaka öğrenmek istedi ve o kadar üsteledi ki Samim cevap vermek zorunda kaldı." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Hastalık yeniden ortaya çıkmak, depreşmek
- "Sıtması üsteledi."
-
[-i]
Bir isteği, bir buyruğu tekrarlamak, tekit etmek
-
[-e]
Bir şeyin üstüne eklenmek, katılmak, inzimam etmek
- "Sıkıntıya bir de hastalık üsteleyince."
-
[nsz]
Bir düşünce veya istek üzerinde durmak, direnmek, ısrar etmek, tekit etmek
- GÜLLENMEK
- ...
- DEPREŞMEK
-
-
[nsz]
Yeniden ortaya çıkmak, nüks etmek
- "Bugün oraya gittiğinde çok fena olmuş, yatışmaya yüz tutan kederi yeniden depreşivermişti." (Haldun Taner)
-
[nsz]
Yeniden ortaya çıkmak, nüks etmek
- KÜRELEMEK
-
-
[-i]
Kürekle atıp temizlemek
-
[-i]
Kürekle atıp temizlemek
- SÖYLETMEK
-
-
[-i]
Söylemesine yol açmak
-
Söylemek zorunda bırakmak, itiraf ettirmek
- "Öldüreceği, laf söyleteceği adamı diri diri fırına kor, gözünün önünde yakardı." (Ömer Seyfettin)
-
[-i]
Söylemesine yol açmak
- NASBETMEK
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[-i]
Atamak
-
[-i]
Atamak
- ÖRTTÜRMEK
-
-
[-i]
Örtme işini yaptırmak
-
[-i]
Örtme işini yaptırmak
- SİLKİNMEK
-
-
[nsz]
Üstünü silkmek
- "Sebepsiz duyduğu bu kederden bir türlü silkinip sıyrılamıyor." (Ömer Seyfettin)
-
Ani bir hareketle, korkuyla vücudu sarsılmak, silkelenmek
- "Yanımda bir dal çıtırtısı duydum. Silkindim." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[-den]
Bir şeyi üstünden atmak, ondan kurtulmak
- "Tembellikten silkinmek."
-
[nsz]
Üstünü silkmek
- YÜKLENMEK
-
-
Yükleme işi yapılmak veya yükleme işine konu olmak
- "Daha şimdiden evin bütün işleri Peyker'in üstüne yüklenmiş." (Memduh Şevket Esendal)
-
Kendi ağırlığını başka bir şey üzerine vermek, bedeniyle abanmak
- "Araba durdukça önümdekine, kalktıkça arkamdakine yükleniyorum." (Burhan Felek)
-
[-i]
Bir yükü taşımayı üstüne almak
- "Bavulları yüklendi."
-
Üstüne düşmek, zorlamak
- "Hep birden yüklenmişlerdi o zaman Rahmi'ye; saygısızlık ettin, kırdın diye." (Tarık Buğra)
-
[-i]
Bir şeyi yapmayı kabul etmek, üstüne almak
-
Yükleme işi yapılmak veya yükleme işine konu olmak
- AÇABİLMEK
-
-
[-i]
Açmayı becermek, açma imkânı veya olasılığı bulunmak
-
[-i]
Açmayı becermek, açma imkânı veya olasılığı bulunmak