Sonunda mek olan 8 harfli 416 kelime var. MEK ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde mek olan kelimeler listesine ya da başında mek olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
E K M Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
KEM
2 Harfli Kelimeler
EK, EM, KE, ME
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- GEREKMEK
-
-
[nsz]
Bir şeyin yapılabilmesi veya gerçekleşmesi bazı nesne, fiil vb.ne bağlı olmak, gerek olmak, lazım olmak, icap etmek, iktiza etmek
- "Tepeören denilen köye şafak sökmeden varmamız gerekiyordu." (Halide Edip Adıvar)
-
[nsz]
Bir şeyin yapılabilmesi veya gerçekleşmesi bazı nesne, fiil vb.ne bağlı olmak, gerek olmak, lazım olmak, icap etmek, iktiza etmek
- İŞLENMEK
-
-
[nsz]
İşleme işi yapılmak
- "Baş tarafına, büyük yatlarda olduğu gibi yaldızlı bir çiçek işlenmişti." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[nsz]
İşleme işi yapılmak
- ÇÖZÜLMEK
-
-
[nsz]
Çözme işine konu olmak
- "Alaca bir karanlık sarmadayken her yeri / Atlarımız çözüldü girdik handan içeri." (Faruk Nafiz Çamlıbel)
-
Gevşeyip yumuşamak, erimeye başlamak
-
Birliğini, beraberliğini yitirmek, dağılmak, parçalanmak
-
Gevşemek, güçsüz kalmak
- "Acı haberi duyunca eli ayağı çözülmüş."
-
Dağılmak, çökmek
- "Yunan cephesinin çözülüp Anadolu'dan çekilmesiyle yine sulh elde edilmez." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
[nsz]
Çözme işine konu olmak
- ÜÇLEŞMEK
-
-
[nsz]
Üçe çıkmak, bir veya ikiyken üç olmak
-
[nsz]
Üçe çıkmak, bir veya ikiyken üç olmak
- BEZLEMEK
-
-
[-i]
Bez, kumaş vb. ile örtmek veya kaplamak
-
Çocuğun altına bez koymak, çocuğu belemek
-
[-i]
Bez, kumaş vb. ile örtmek veya kaplamak
- BİÇİLMEK
-
-
[nsz]
Biçme işine konu olmak
- "Zırhlı otomobilin mitralyözü tarafından biçilir biçilmez bilincini yitiriyor." (Atilla İlhan)
- "Adliye vekilliği hakikaten senin için biçilmiş kaftandır." (Halide Edip Adıvar)
-
[nsz]
Biçme işine konu olmak
- ÇÖZÜŞMEK
-
-
[nsz]
Bir şeyi oluşturan ögeler birbirinden ayrılmak
-
[nsz]
Bir şeyi oluşturan ögeler birbirinden ayrılmak
- İSTETMEK
-
-
[-i]
İsteme işini yaptırmak
- "Sonra telefona giderek kibar ve varlıklı insanlara has bir şive ile köşkten otomobili istetti." (Haldun Taner)
-
[-i]
İsteme işini yaptırmak
- ADDETMEK
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[-i]
Saymak
- "Üftade artık meseleyi kapanmış addediyor." (Atilla İlhan)
-
[-i]
Saymak
- ÜFLETMEK
- ...
- GİRİŞMEK
-
-
[-e]
Bir işe, bir şeye başlamak için hazırlık yapmak, ele almak, teşebbüs etmek
- "Erkek arkadaşları ile sosyal nizam üzerinde sonu gelmeyen tartışmalara girişirdi." (Haldun Taner)
-
Kalkışmak
-
Birbirina karışmak
-
Dövmeye başlamak
-
Kavgaya tutuşmak
-
[-e]
Bir işe, bir şeye başlamak için hazırlık yapmak, ele almak, teşebbüs etmek
- DİKELMEK
-
-
[nsz]
Dik duruma gelmek, dikleşmek
-
Ayakta durmak
-
Sert konuşmak, karşı gelmek, birine kafa tutmak, dinelmek
-
[nsz]
Dik duruma gelmek, dikleşmek
- ETTİRMEK
-
-
İşi başkasının yapmasını sağlamak
- "Avukat yardımcısına bilgileri not ettirdi."
-
Sebep olmak
- "Bu tutum beni çalışmaktan nefret ettirdi."
-
İşi başkasının yapmasını sağlamak
- BEKİNMEK
-
-
[nsz]
İnat etmek, direnmek
-
Kapanmak, tıkanmak
- "Gaz ocağının deliği bekinmiş, açılmıyor."
-
[nsz]
İnat etmek, direnmek
- GÖZLEMEK
-
-
[-i]
Bir şeyin olmasını veya bir kimsenin gelmesini beklemek, intizar etmek
-
Dikkatle bakmak, tarassut etmek
- "Hava değişikliklerini gözlemek havacılık için önemli bir iştir."
-
İncelemek, araştırmak
-
Gizlice bakmak, gözetlemek
-
Korumak, kollamak
-
[-i]
Bir şeyin olmasını veya bir kimsenin gelmesini beklemek, intizar etmek
- DÖNÜŞMEK
-
-
[-e]
Bir biçimden, bir durumdan başka bir biçime veya duruma geçmek, tahavvül etmek
- "Gülüşü içli bir duyarlığa dönüştü yüzünde." (Necati Cumalı)
-
[-e]
Bir biçimden, bir durumdan başka bir biçime veya duruma geçmek, tahavvül etmek
- DİTİLMEK
-
-
[nsz]
Ditme işi yapılmak
-
[nsz]
Ditme işi yapılmak
- GEÇİRMEK
-
-
[-i]
Geçme işini yaptırmak, geçmesini sağlamak
-
[-e]
Bir şeyi bir yandan öbür yana götürmek
- "Kalanımızı peşine takarak Murat suyunun karşı kıyısına geçirdi." (Kemal Bilbaşar)
-
[-i]
Bir şeyi bir yerden başka yere taşımak, nakletmek
- "Odanın eşyasını öbür odaya geçirmek."
-
[-i]
Tespit etmek, yazmak, kaydetmek
- "Merkez, kadının dosyasına vefat kaydını geçirdi." (Refik Halit Karay)
-
[-i]
Bir şeyi kendisine ayrılmış olan yere yerleştirmek, takmak
- "Yem torbalarını hayvanların boyunlarına geçirdikten sonra arkadaşına sordu." (Osman Cemal Kaygılı)
-
[-i]
Yola çıkan birini uğurlamaya gitmek, selametlemek, teşyi etmek
- "Arkadaşımı geçirmeye gittim."
-
[-i]
Bir süre yaşamak, oturmak, kalmak
- "Kocan için geceyi evden dışarıda geçirmek fırsatını sen kendin temin et." (Hüseyin Cahit Yalçın)
-
[-e]
Giymek, giyinmek
- "Sırtına pembe, kolları tamamen çıplak bir bluz geçirmişti." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[-den]
Bir işi birden çok kişi üzerinde uygulamak
- "Kılıçtan geçirmek. Dayaktan geçirmek."
-
[-i]
Herhangi bir durumu yaşamış olmak
- "Ne yapar ne eder, günde iki üç saatini at üstünde geçirirdi." (Necati Cumalı)
-
Etmek, yapmak
-
[-i]
Hastalık bulaştırmak
- "Nezleyi bana geçirdin."
-
[-le]
Zaman harcamak
- "Benim bu işlerle geçirecek vaktim yok."
-
Bir gereksinimi eldeki imkânla karşılamak
-
[-i]
Geçme işini yaptırmak, geçmesini sağlamak
- YEDİRMEK
-
-
[-i]
Yemesini sağlamak
-
Ağzına yiyecek vermek, beslemek, karnını doyurmak
- "Çocuğu yedirmek."
-
Bir şeyi azar azar başka bir şeyin içine karıştırarak belli olmayacak duruma getirmek
- "Yağı hamura yedirmek."
-
Bir fazlalığı herhangi bir biçimde kullanmak
- "Kumaşın fazlasını büzgüye yedirdi."
-
[-e]
Nefis, namus, şan, kibir vb. kavramlarla kullanıldığında yakıştırmak, yaraştırmak
-
[-e]
Bir kimseye rüşvet vermek
-
[-i]
Yemesini sağlamak
- GEBERMEK
-
-
[nsz]
Kötü bir biçimde ölmek
- "Kayıkla gelip kurtarmasalardı satlıcandan geberecektim." (Sait Faik Abasıyanık)
- "Biz geberip gitsek yüz sene sonra evlat ve ahbabımızdan bu parayı tahsil ederler." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Bir kimseye aşırı ilgi, istek ve yakınlık duymak
-
[nsz]
Kötü bir biçimde ölmek