Sonunda mek olan 7 harfli 126 kelime var. MEK ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde mek olan kelimeler listesine ya da başında mek olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

E K M Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler

3 Harfli Kelimeler

KEM

2 Harfli Kelimeler

EK, EM, KE, ME

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

ÖĞÜTMEK

  1. [-i] Bir araçla tane durumundaki nesneleri bir araçla ezerek un durumuna getirmek
    • "Bu değirmen, günde ancak kırk elli çuval öğütebilirdi." (Sait Faik Abasıyanık)
  2. Ezmek, çiğnemek

ÇİSEMEK

  1. [nsz] Çiselemek

DİLEMEK

  1. [-i] Birinden bir şeyin yapılmasını istemek, rica etmek, arzu etmek
    • "Yalnız bu hususta beni bağışlamanızı dilerim." (Memduh Şevket Esendal)
    • "Duygu, düşünce, dilediğim gibi yaşamak özgürlüğümü korumak isterim." (Necati Cumalı)
  2. [nsz] Biri için bir dilekte bulunmak
    • "Karadakiler her lisandan hayırlı yolculuklar dilediler." (Refik Halit Karay)
  3. Kendi düşünce, görüş ve isteğini yapmak

ÖZLEMEK

  1. [-i] Bir kimseyi veya bir şeyi görmeyi, kavuşmayı istemek, göreceği gelmek
    • "Ben bütün hayatımda bu sadeliği özledim." (Peyami Safa)

ÜNLEMEK

  1. [-e] Yüksek sesle çağırmak
    • "Mustafa'ya ünle görelim." (Nabizade Nazım)
  2. [-i] Yüksek sesle bildirmek
    • "Bir ses sırası gelenin adını ünlüyordu." (Atilla İlhan)

BERTMEK

  1. [nsz] Bertilmek

İTİŞMEK

  1. [nsz] Birbirini itmek
    • "Gecikme korkusuyla herkes itişip kakışmakta ise, kimsenin aklına gelmez konuşmak." (Refik Erduran)
  2. Birbirini iterek şakalaşmak
  3. Çekişmek
    • "Bana yardımcı olmaya çalışan bu adamla itişmekten vazgeçiyorum." (Ayşe Kulin)

ÖVÜNMEK

  1. [-le] Bir niteliği sebebiyle kendini yücelmiş sayarak bundan abartmalı bir biçimde söz etmek, iftihar etmek
    • "Sonra oyuncakları ile övünen bir çocuk gibi gülümseyerek ilave ederdi." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
    • "Övünmek gibi olmasın, sesim güzeldir."
  2. [nsz] Kendi kendisini övmek
    • "Yaptığı fedakârlıktan övünüyor diye kadına kızardık." (Aka Gündüz)

ERİNMEK

  1. [-e] Üşenmek

ÖPÜŞMEK

  1. [nsz] Birbirini öpmek
    • "Çok göreceğim geldi diye boynuna sarıldı, öpüştüler..." (Burhan Felek)
  2. Nesnelerin parçaları birbiriyle tam olarak yan yana bulunmak, teması olmak
    • "Parmaklıklı demir kapılar birbiriyle tam öpüşmemişti." (Çetin Altan)

BÜRÜMEK

  1. [-i] Sarmak, kaplamak, örtmek, basmak, istila etmek
    • "Tarlayı otlar bürümüştü." (Nabizade Nazım)
  2. Çok, güçlü etkilemek
    • "Bir kötümserlik bürümüş sizin içinizi." (Nurullah ataç)

ENENMEK

  1. [nsz] Eneme işi yapılmak, erkekliği giderilmek

ÖDETMEK

  1. [-i] Ödeme işini yaptırmak
    • "Şimdi Yusuf, işte o faturayı ödetiyordu." (Tarık Buğra)

ESRİMEK

  1. [nsz] Herhangi bir sebeple kendinden geçmek, gaşyolmak
  2. Coşup kendinden geçmek, vecde gelmek
    • "Esridi Yunus'un canı / Bana seni gerek seni." (Yunus Emre)
  3. Mest olmak, sarhoş olmak

İTİLMEK

  1. [-e] İtme işi yapılmak
    • "Başında arkaya itilmiş yeni kasketi, kulağının arkasında cıgarası..." (Memduh Şevket Esendal)

ÖTÜŞMEK

  1. [nsz] Birlikte veya karşılıklı ötmek
    • "Bir dakika evvel yaprakların arasında ötüşen kuşlar susuyor, gece oluyordu." (Memduh Şevket Esendal)

EMİLMEK

  1. [nsz] Emme işine konu olmak

İÇERMEK

  1. [-i] İçine almak, içinde bulundurmak, ihtiva etmek
    • "Yarım Adam adlı romanı ise kültür yoğunluğu içeren değerli bir denemedir." (Haldun Taner)
  2. Bir şey, başka bir şeyin varlığını gerektirmek, biri ötekini ister istemez düşündürmek, tazammun etmek
    • "Cins kavramları tür kavramlarını, tür kavramları birey kavramlarını içerir."

SÜRTMEK

  1. [-i] Bir şeyi bastırarak diğer bir şeyin üzerinden geçirmek
    • "Cemal ellerini hızlı hızlı birbirine sürttü." (Sait Faik Abasıyanık)
    • "Galiba bu tarihî günün yüzü suyu hürmetine, Beyoğlu'nda sürtüp durdukları yanlarına kâr kaldı idi." (Haldun Taner)
  2. Dokundurmak
  3. [nsz] Başıboş dolaşmak, yararsız dolaşmak
    • "Çocukçağız birkaç gün sokaklarda sürtmüş." (Sait Faik Abasıyanık)

SİLKMEK

  1. [-i] Üstündeki şeyleri düşürmek veya temizlemek için bir şeyi kuvvetle sallamak, sarsmak
    • "Eline geçen her şeyi silkip akrepler varmış gibi bakıyor." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
    • "... çocuğun olmazsa bir gün bu herif seni silkip atar." (Memduh Şevket Esendal)
  2. Ani bir hareketle sarsmak
    • "Sağ elini silkerek yana doğru eğildi." (Peyami Safa)

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü