Başında me olan 5 harfli 93 kelime var. Me ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde me olan kelimeler listesine ya da sonu me ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında me bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
E M Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
EM, ME
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- MENŞE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Başlangıç, bir şeyin çıktığı yer, köken, kaynak, sebep
- "Yeter ki marazın menşesi anlaşılmış olsun." (Aka Gündüz)
-
[isim]
Başlangıç, bir şeyin çıktığı yer, köken, kaynak, sebep
- MEBNİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Yapılmış, kurulmuş, bina olunmuş
-
[zarf]
-den dolayı, -den ötürü
-
[sıfat]
Yapılmış, kurulmuş, bina olunmuş
- MESEN
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Sanat ve bilim adamlarını koruyan kimse
- "Anacığı Sait Faik'in tek meseni, en anlayışlı dostu, sır yoldaşı oldu dünyada." (Haldun Taner)
-
[isim]
Sanat ve bilim adamlarını koruyan kimse
- MEMAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Ölüm
- "Hayat memat meselesi."
-
[isim]
Ölüm
- MENFA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir kimsenin sürgüne gönderildiği yer, sürgün yeri
- "Paris'teki menfa hayatında epeyce Frenk alışkanlığı edinmiş." (Atilla İlhan)
-
[isim]
Bir kimsenin sürgüne gönderildiği yer, sürgün yeri
- METİS
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[sıfat]
Melez
-
[sıfat]
Melez
- MEZRU
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Ekilmiş, ekili
-
[sıfat]
Ekilmiş, ekili
- MECAL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Güç, kuvvet, derman, takat
- "Sesini çıkarmak, bağırmak istiyor, mecal bulamıyordu." (Peyami Safa)
- "Artık ne yürümeye ne de ayaküstünde durmaya mecali kalmıştı." (Memduh Şevket Esendal)
-
[isim]
Güç, kuvvet, derman, takat
- MEZRA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Ekime elverişli, ekilecek tarla veya yer, ekenek
-
Kırsalda birkaç evden oluşan en küçük yerleşim birimi
-
[isim]
Ekime elverişli, ekilecek tarla veya yer, ekenek
- MEHDİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Doğru yolda olan, hidayete ermiş olan
-
[sıfat]
Doğru yolda olan, hidayete ermiş olan
- MEYUS
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Üzgün
- "Ağır ve meyus adımlarla yürüdü." (Sait Faik Abasıyanık)
- "Müsteşar yanında böyle kalmak onu meyus ediyordu." (Memduh Şevket Esendal)
- "Bir ümidin çıkmaması, insanın ikinci defa meyus olması demektir." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Karamsar
- "Odaya girince Remzi'yi şaşkın ve meyus bir hâlde gördüm." (Memduh Şevket Esendal)
-
[sıfat]
Üzgün
- MELON
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[sıfat]
Yuvarlak ve bombeli (şapka)
- "Şimdilerde kimsenin giymediği melon bir şapka, boynunda yün atkısı olan bir adam..." (Memduh Şevket Esendal)
-
[sıfat]
Yuvarlak ve bombeli (şapka)
- MEMNU
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Yasak
- "İnsan ise memnu olan şeye düşkündür." (Burhan Felek)
-
[sıfat]
Yasak
- METİL
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Doymuş hidrokarbon kökleri serisinin ilk basamağı
-
[isim]
Doymuş hidrokarbon kökleri serisinin ilk basamağı
- MELES
-
-
[isim]
Beli çökük at
-
[isim]
Beli çökük at
- MERİH
- ...
- MEDYA
-
Kelime Kökeni : İngilizce
-
[isim]
İletişim ortamı, iletişim araçları
- "Medya dedikleri bu bin başlı ejderhayla baş edemedim." (Nezihe Meriç)
-
[isim]
İletişim ortamı, iletişim araçları
- MEZAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Açık artırma ile satış
- "Nesi var nesi yoksa toplar, buraya getirir, mezada koyardı." (Memduh Şevket Esendal)
-
Açık artırma ile satış yapılan yer
- "Bu masayı mezattan aldım."
-
[isim]
Açık artırma ile satış
- MERET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Sıkıntı veren, hoşlanılmayan şeyler veya kimseler için kullanılan sövgü sözü
- "... istediği kahveyi zamanında getirmedi diye kızıp -Ulan ne fasarya oğlan şu Kâzım be, meredin çaylak çaylak bakınmaktan başka işe yaradığı yok diye bağırmış." (Haldun Taner)
-
[sıfat]
Uğursuz
-
[isim]
Sıkıntı veren, hoşlanılmayan şeyler veya kimseler için kullanılan sövgü sözü
- MEĞER
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[bağlaç]
Bilinmeyen, farkında olunmayan bir durum için kullanılan bir söz, meğerse, oysa, oysaki
- "Evinin şaşmaz düzenine, sürekli durgunluğuna meğer ne de alışmış?" (Atilla İlhan)
-
[bağlaç]
Bilinmeyen, farkında olunmayan bir durum için kullanılan bir söz, meğerse, oysa, oysaki