Sonunda mar olan 21 kelime var. MAR ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde mar olan kelimeler listesine ya da başında mar olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
TOPLARDAMAR
ATARDAMAR
İSTİSMAR
KALAMAR, MYANMAR, PALAMAR, TALİMAR, TARUMAR
KUŞMAR
ÇOMAR, DAMAR, HUMAR, İŞMAR, KOMAR, KUMAR, MİMAR, ŞAMAR, TIMAR, TOMAR
İMAR, UMAR
A M R Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
RAM
2 Harfli Kelimeler
AM, AR, MA, RA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- TOPLARDAMAR
-
-
[isim]
Kanın, vücudun her yanından kalbe gitmesine yarayan damar, verit
-
[isim]
Kanın, vücudun her yanından kalbe gitmesine yarayan damar, verit
- ATARDAMAR
-
-
[isim]
Kalbin sağ karıncığından akciğerlere, sol karıncığından vücudun diğer bölümlerine kan taşıyan damar, şiryan
-
[isim]
Kalbin sağ karıncığından akciğerlere, sol karıncığından vücudun diğer bölümlerine kan taşıyan damar, şiryan
- İSTİSMAR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Birinin iyi niyetini kötüye kullanma
-
Sömürme
- "Hâlbuki onlar, işte bu saflığı istismar ediyorlar, bütün düşünceleri seni kullanmak, o kadar." (Atilla İlhan)
-
[isim]
Birinin iyi niyetini kötüye kullanma
- TALİMAR
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Baş bodoslamasından omurgaya kadar uzanan, cıvadra donanımına desteklik etmek amacıyla konulan ekleme
-
[isim]
Baş bodoslamasından omurgaya kadar uzanan, cıvadra donanımına desteklik etmek amacıyla konulan ekleme
- PALAMAR
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Gemileri iskele, rıhtım veya şamandıraya bağlamaya yarayan kalın halat
- "Bir gün tekrar bıkkın demir alınır, palamar çözülür, flok açılıp kürek çekilir." (Sait Faik Abasıyanık)
- "Bir kere palamarı çözmeye muvaffak olsa bir yere kapağı atmanın çaresini bulabilirdi." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
[isim]
Gemileri iskele, rıhtım veya şamandıraya bağlamaya yarayan kalın halat
- MYANMAR
- ...
- KALAMAR
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Mürekkep balığının bir türü (Loligo vulgaris)
-
[isim]
Mürekkep balığının bir türü (Loligo vulgaris)
- TARUMAR
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Dağınık, karışık, perişan
- "Cemiyetin kuruluşunu tarumar etmek için doğmuş bir ihtilalci gibi tasarlıyordu." (Peyami Safa)
- "Sen gittin soframız oldu tarumar." (Cahit Sıtkı Tarancı)
-
[sıfat]
Dağınık, karışık, perişan
- KUŞMAR
-
-
[isim]
Kuş avlamak için hazırlanmış tuzak, kuş tuzağı
-
[isim]
Kuş avlamak için hazırlanmış tuzak, kuş tuzağı
- İŞMAR
-
-
[isim]
El, göz veya baş ile yapılan işaret
- "Yanındaki başka tarafa baktı, işmar geçti diye haraza da hazır." (Sermet Muhtar Alus)
-
[isim]
El, göz veya baş ile yapılan işaret
- ÇOMAR
-
-
[isim]
İri köpek, çoban köpeği
-
[isim]
İri köpek, çoban köpeği
- DAMAR
-
-
[isim]
Canlı varlıklarda kanın veya besleyici sıvıların dolaştığı kanal
- "Alnında ve şakaklarında şişen damarlar ağrıyordu." (Peyami Safa)
- "Birden nasihat damarlarının kabardığını duydu." (Ömer Seyfettin)
- "Tutarsa onun bir damarı, yıkar adamın başına çadırı." (Osman Cemal Kaygılı)
- "En ufak şeye kızan insanın damarına basarlar." (Peyami Safa)
-
Mermerde, bazı taşlarda ve tahta kesitlerinde renk ayrılığı gösteren dalgalı çizgi
-
Başka türden katmanların arasında bulunan sıvı, maden veya mineral katmanı
- "Zengin bir altın damarı."
-
Soy, yaradılış
-
Huy, mizaç
- "Cimrilik damarı. Şairlik damarı."
-
İçinde ongun besi suyunun dolaştığı odunsu dokudan boru
-
Böceklerde kanat zarını dik tutmaya yarayan organ
-
[isim]
Canlı varlıklarda kanın veya besleyici sıvıların dolaştığı kanal
- KOMAR
-
-
[isim]
Kuzey Anadolu dağlarında yetişen, 3-5 m boyunda, kışın yapraklarını dökmeyen, iri ve mor çiçekleri olan bir ağaç (Hododendron ponticum)
-
[isim]
Kuzey Anadolu dağlarında yetişen, 3-5 m boyunda, kışın yapraklarını dökmeyen, iri ve mor çiçekleri olan bir ağaç (Hododendron ponticum)
- ŞAMAR
-
-
[isim]
Açık elle yüze vurulan tokat, beşkardeş
- "Çavuş onun omzuna kuvvetli bir şamar indirdi." (Reşat Enis)
- "Sağ avcumun bir şamar patlatmak için nasıl kaşındığını hâlâ unutmuyorum." (Tomris Uyar)
-
[isim]
Açık elle yüze vurulan tokat, beşkardeş
- KUMAR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Ortaya para koyarak oynanan talih oyunu
- "Ağır bir kumar borcunu ödemek zorunda kalan soylular gibiydi." (Necati Cumalı)
- "Kazanacağından emin olmadıkça kumar oynamak deliliktir." (Atilla İlhan)
-
[isim]
Ortaya para koyarak oynanan talih oyunu
- HUMAR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
İçki veya uyku sersemliği
-
[isim]
İçki veya uyku sersemliği
- TIMAR
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Yara bakımı
-
Ağaç bakımı
- "Merkeplere atladılar, şeftali bahçelerinden geçtikten sonra tımar görmemiş sık, gür bir ayvalığa daldılar." (Refik Halit Karay)
- "Arabacı atları tımar ediyordu." (Aka Gündüz)
-
Binek hayvanlarının kıllarını, derisini temizleme
- "Tımar tam bir saat sürüyor, yarım saat hayvanın bir tarafı, yarım saat öbür yanı." (Haldun Taner)
-
[isim]
Yara bakımı
- TOMAR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Dürülerek boru biçimi verilmiş deri, kâğıt
-
Topun içini silmekte kullanılan, ucu fırçalı çubuk
-
Yığın, küme
-
[isim]
Dürülerek boru biçimi verilmiş deri, kâğıt
- MİMAR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yapıların planını yapıp bunların gerçekleşmesini sağlayan kimse
- "Binanın mimarını da bulsanız bu sualinize cevap vermez." (Halit Fahri Ozansoy)
-
[isim]
Yapıların planını yapıp bunların gerçekleşmesini sağlayan kimse
- UMAR
-
-
[isim]
Çare
-
[isim]
Çare