Sonunda man olan 6 harfli 34 kelime var. MAN ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde man olan kelimeler listesine ya da başında man olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A M N Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
NAM
2 Harfli Kelimeler
AM, AN, MA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- MİHMAN
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Konuk
- "Bir gece yanında mihman olduğum / Sabah oldu deyi kaldırdın beni." (Halk türküsü)
-
[sıfat]
Kalıcı
- "Tren en aşağı yarın sabaha kadar burada mihmandır." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Konuk
- BİAMAN
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Hoşgörüsüz, amansız, gaddar, zalim
- "Seciyeli bir adamdı, vefakâr kalmıştı, satılanların biaman bir düşmanı idi." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[sıfat]
Hoşgörüsüz, amansız, gaddar, zalim
- VATMAN
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Tramvay sürücüsü
- "Yolda giderken / Vatman çan çalar, şoför korna." (Behçet Necatigil)
-
[isim]
Tramvay sürücüsü
- BATMAN
-
-
[isim]
7,692 kg olan ağırlık ölçü birimi
- "Şu güzelim zeytinin batmanını on sekiz mangıra bile almıyorlar." (Nabizade Nazım)
-
[isim]
7,692 kg olan ağırlık ölçü birimi
- KATMAN
-
-
[isim]
Birbiri üzerinde bulunan yassıca maddelerin her biri, tabaka
-
Altında veya üstünde olan kayaçlardan gözle veya fiziksel olarak az çok ayrılabilen, kalınlığı 1 cm'den az olmayan tortul kayaç birimi, tabaka
-
Bir toplum içinde makam, şöhret, meslek vb. bakımdan ayrılan topluluklardan her biri, tabaka
-
[isim]
Birbiri üzerinde bulunan yassıca maddelerin her biri, tabaka
- ELEMAN
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Öge
-
Bir toplulukta çalışan insanların her biri
- "İşimizde örnek ve kusursuz bir eleman olacağız." (Haldun Taner)
-
Kümeye ait varlıklardan her biri
-
[isim]
Öge
- ELAMAN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[ünlem]
Bezginlik ve sızlanma anlatan bir söz
- "Dostlardan, yemişlerden, Hıristaki Pasajının güllerinden, zambaklarından elaman!" (Sait Faik Abasıyanık)
-
[ünlem]
Bezginlik ve sızlanma anlatan bir söz
- RULMAN
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Mekanik ve elektrikli sistemlerde kayma sürtünmesi yerine bir yuvarlanma sürtünmesi sağlayarak enerji kayıplarını azaltmak için yataklar ile muylular arasına yerleştirilen parça
-
[isim]
Mekanik ve elektrikli sistemlerde kayma sürtünmesi yerine bir yuvarlanma sürtünmesi sağlayarak enerji kayıplarını azaltmak için yataklar ile muylular arasına yerleştirilen parça
- YAZMAN
-
-
[isim]
Özel veya kamu kuruluşlarında haberleşmeyi sağlayan, yazışma yapabilen görevli, kâtip, sekreter
-
Özel veya kamu kuruluşlarında yazışmalardan sorumlu kimse, sekreter
-
[isim]
Özel veya kamu kuruluşlarında haberleşmeyi sağlayan, yazışma yapabilen görevli, kâtip, sekreter
- PİŞMAN
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Yaptığı bir işin veya davranışın olumsuz sonucunu görerek üzülen, nadim
- "Aceleciliğinden ötürü pişman oldu ama verdiği sözden geri dönmek huyu yoktu." (Necati Cumalı)
-
[sıfat]
Yaptığı bir işin veya davranışın olumsuz sonucunu görerek üzülen, nadim
- SEGMAN
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Bir motorun alt bölümü ile üst bölümü arasındaki gaz geçişini önlemek amacıyla kullanılan esnek metal parça
-
[isim]
Bir motorun alt bölümü ile üst bölümü arasındaki gaz geçişini önlemek amacıyla kullanılan esnek metal parça
- LAVMAN
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Radyolojik araştırma için kalın bağırsağı anüs yoluyla özel ilaçlı su fışkırtarak boşaltma
-
Bu iş için kullanılan alet ve sıvı
-
[isim]
Radyolojik araştırma için kalın bağırsağı anüs yoluyla özel ilaçlı su fışkırtarak boşaltma
- RAHMAN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Herkese, her canlıya merhamet eden (Tanrı)
-
[sıfat]
Herkese, her canlıya merhamet eden (Tanrı)
- SOKMAN
-
-
[isim]
Bir çeşit uzun konçlu çizme
-
[isim]
Bir çeşit uzun konçlu çizme
- DÜŞMAN
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Birinin kötülüğünü isteyen, ondan nefret eden, ona zarar vermeye çalışan kimse, yağı, hasım, dost karşıtı
- "Ben ki dans salonlarına, barlara düşman bir adamımdır." (Sait Faik Abasıyanık)
- "Hele ihtiyarlıkta yatağa düşmek, düşman başına." (Atilla İlhan)
- "Şu dakika yalnız bu memleketin değil, bütün insanlığın düşmanı kesilmişti." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Birbirleriyle savaşan devletler ve bu devletlerin asker, sivil bütün uyrukları
- "Her sokak düşmanlarla doluyken o, sevinçli sevinçli şarkı söylüyor." (Aka Gündüz)
-
Aralarında birbirleriyle çatışmaya varacak ölçüde anlaşmazlık olan taraflar
- "Dostumuza güvenmeyelim de düşmanımıza mı güvenelim?" (Bedri Rahmi Eyuboğlu)
-
[sıfat]
Bir şeyin yaşamasına, barınmasına engel olan (güç, tutum vb.)
-
Bir şeyi büyük ölçüde kullanıp tüketen kimse
- "Ekmek düşmanı."
-
Bazı şeylerden nefret eden, tiksinen kimse
- "İçki düşmanı."
-
[isim]
Birinin kötülüğünü isteyen, ondan nefret eden, ona zarar vermeye çalışan kimse, yağı, hasım, dost karşıtı
- LOJMAN
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Bir kuruluş ve iş yerinde çalışanlara parasız veya az bir kira karşılığında verilen konut
-
[isim]
Bir kuruluş ve iş yerinde çalışanlara parasız veya az bir kira karşılığında verilen konut
- DERMAN
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Güç, takat, mecal
- "Çok uzak yerlerden geldim, ayaklarımın dermanı kesildi." (Aka Gündüz)
-
İlaç
-
Çıkar yol, çare
-
[isim]
Güç, takat, mecal
- SAYMAN
-
-
[isim]
Bir kurum, kuruluş vb.nin hesap işleriyle uğraşan kimse, muhasebeci, muhasip
-
[isim]
Bir kurum, kuruluş vb.nin hesap işleriyle uğraşan kimse, muhasebeci, muhasip
- SEKMAN
- ...
- FERMAN
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Buyruk, emir
-
Osmanlı İmparatorluğu'nda padişahın verdiği, uyulması gerekli hükümleri taşıyan yazılı buyruk, yarlık
- "Bizde Tanzimat fermanı henüz okunmamıştır." (Necati Cumalı)
-
[isim]
Buyruk, emir