Sonunda mak olan 8 harfli 578 kelime var. MAK ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde mak olan kelimeler listesine ya da başında mak olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A K M Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
KAM
2 Harfli Kelimeler
AK, AM, MA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- BALKIMAK
-
-
[nsz]
Parlamak, parıldamak
-
Şimşek çakmak
-
Su halkalanmak, dalgalanmak
-
Organ, kesik kesik ağrımak, sancımak
-
[nsz]
Parlamak, parıldamak
- KODLAMAK
-
-
[-i]
Harflemek
-
[-i]
Harflemek
- AKSATMAK
-
-
[-i]
Aksamasına yol açmak, bir işi gereği gibi yürütmemek
- "Havanın bozulması ekim işini aksattı."
-
[-i]
Aksamasına yol açmak, bir işi gereği gibi yürütmemek
- HOHLAMAK
-
-
[-e]
Ağzını yaklaştırıp soluğunu bir şeyin üzerine hızla vermek
-
[-e]
Ağzını yaklaştırıp soluğunu bir şeyin üzerine hızla vermek
- TAŞIRMAK
-
-
[-i]
Taşmasına yol açmak
- "Kınanın akşamdan yoğrulup ellere ve ayaklara taşırmadan, çizgileri aşmadan sürülmesi lazımdır." (Refik Halit Karay)
-
[-i]
Taşmasına yol açmak
- YANŞAMAK
-
-
[nsz]
Gevezelik etmek, tatsızlık etmek
-
[nsz]
Gevezelik etmek, tatsızlık etmek
- YIVIŞMAK
-
-
[nsz]
Cıvık bir duruma gelmek, cıvıklaşmak
-
Teklifsiz ve laubali olmak
- "Devlet adamı saygın kişiliğini böyle gösterir yoksa sırıtıp yıvışıp dedikodu dergilerinin flaşlarına poz vererek değil." (Haldun Taner)
-
[nsz]
Cıvık bir duruma gelmek, cıvıklaşmak
- BOŞALMAK
-
-
[nsz]
Boş duruma gelmek, içinde bir şey kalmamak, inhilal etmek
-
Dışarıya akmak, dökülmek
-
Gevşemek, açılmak
- "Sicim gitgide boşalıyor, gemi hafif yana yatarak pupa gidiyordu." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Derdini, sıkıntısını birine anlatarak ferahlamak, deşarj olmak
- "Derdimle öyle dolmuş ki boşalmadan evine gidemeyecek." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
Hayvan, bağından kurtulmak
-
[nsz]
Boş duruma gelmek, içinde bir şey kalmamak, inhilal etmek
- AYILTMAK
-
-
[-i]
Ayılmasını sağlamak
- "Hekim getirmişler, iğne yapmışlar, beni ayıltmışlar." (Memduh Şevket Esendal)
-
[-i]
Ayılmasını sağlamak
- DOMALMAK
-
-
[nsz]
Dizler bükük, baş ileride, çömelmiş bir durum almak
-
[nsz]
Dizler bükük, baş ileride, çömelmiş bir durum almak
- AGULAMAK
-
-
[nsz]
Bebek "agu" diye ses çıkarmak
-
[nsz]
Bebek "agu" diye ses çıkarmak
- BULATMAK
-
-
[-i]
Bulaştırmak
- "Onların canı ciğeri taze fidanları kana bulatmak, yaşlı başlı insanlara yakışmaz." (Haldun Taner)
-
[-i]
Bulaştırmak
- KAÇINMAK
-
-
[-den]
Herhangi bir işi yapmaktan veya özverili davranmaktan geri durmak, imtina etmek
- "Dargın çıkan sesinde bir şeyden kaçınan, lüzumsuz bir sakınca anlamı sezdi." (Halide Edip Adıvar)
-
[-den]
Herhangi bir işi yapmaktan veya özverili davranmaktan geri durmak, imtina etmek
- YAŞARMAK
-
-
[nsz]
Islanmak, nemlenmek
-
Yaşla dolmak
- "Anam beni çok bekleyecek diye gözleri yaşardı." (Falih Rıfkı Atay)
-
[nsz]
Islanmak, nemlenmek
- ÇALINMAK
-
-
[nsz]
Çalma işine konu olmak
- "Kapı kapanalı daha üç beş dakika olmadan tekrar çalınmış." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
İnme inmek
-
[nsz]
Çalma işine konu olmak
- ANDIRMAK
-
-
[-i]
Benzer yanları bulunmak, çağrıştırmak
- "Avrupa'nın ikinci, üçüncü derecedeki otellerini andıran birkaç otel de taştandır." (Salâh Birsel)
-
[-i]
Benzer yanları bulunmak, çağrıştırmak
- TAVLAMAK
-
-
[-i]
İşlenilecek bir nesneye gereken ısıyı veya nemi sağlamak, tav vermek
-
Yolsuz ve kolay kazanç umudu vererek dolandırmak
-
Ümit vererek kandırmak, kendine bağlamak, aldatmak
-
Karşı cinsin gönlünü çelmek, kandırıp elde etmek
- "Hiçbir namuslu insan kendisine gönül vermiş bir kızdan, tavladım, diye söz etmez." (Orhan Kemal)
-
[-i]
İşlenilecek bir nesneye gereken ısıyı veya nemi sağlamak, tav vermek
- BURUŞMAK
-
-
[nsz]
Düzgünlüğü bozulmak, üzerinde kırışık ve katlamalar olmak
- "Daralmış, buruşmuş sof ceketi, uzamış sakalıyla işportacı Yahudilere dönmüş." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Ağızda kekrelik duymak
-
Tiksinmek, hoşlanmamak
- "Gördüklerimden yalnız yüzüm değil, içim de buruşuyor." (Aka Gündüz)
-
[nsz]
Düzgünlüğü bozulmak, üzerinde kırışık ve katlamalar olmak
- DANIŞMAK
-
-
[-i]
Bir iş için bilgi veya yol sormak, görüş almak, istişare etmek, müracaat etmek, meşveret etmek
- "Doktor, bugün size ben asıl başka mesele danışmak için geldim." (Halide Edip Adıvar)
-
[-i]
Bir iş için bilgi veya yol sormak, görüş almak, istişare etmek, müracaat etmek, meşveret etmek
- ŞAŞILMAK
-
-
[nsz]
Şaşkınlığa uğranılmak
- "Cidden şaşılacak şeyler yapıyor." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
[nsz]
Şaşkınlığa uğranılmak