Sonunda mak olan 8 harfli 578 kelime var. MAK ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde mak olan kelimeler listesine ya da başında mak olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

A K M Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler

3 Harfli Kelimeler

KAM

2 Harfli Kelimeler

AK, AM, MA

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

ŞAŞIRMAK

  1. [-i] Bir işe nasıl başlayıp o işi nasıl sürdüreceğini ve nasıl sonuçlandıracağını bilemeyecek duruma gelmek, içinden çıkamamak
    • "Söyleyeceğini şaşırmak."
    • "Hasta adamı da evden çıkarıp atmak olmaz, ne yapacağını şaşırmış kalmış." (Memduh Şevket Esendal)
  2. [nsz] Doğru, gerçek ve gerekli olanı ayırt edemeyecek duruma gelmek
    • "Hastasını muayene ederken başında bulundular mı hele söz söylediler mi eli ayağı dolaşır, ya kalbi bulamaz ya nabzı şaşırır." (Atilla İlhan)
  3. [nsz] Ne yapmak gerektiğini bilememek, nasıl davranacağını kestirememek, hayret etmek
    • "... o kadar bağırırdı ki nihayet herif sersem olur, şaşırır, istediğini verirdi." (Memduh Şevket Esendal)

YILIŞMAK

  1. [nsz] Yapmacık davranışlarla hoş görünmeye çalışmak
    • "... karının bu iltifatına, yılışarak mukabele etmekle beraber..." (Ercüment Ekrem Talu)

AĞLAŞMAK

  1. [nsz] Birlikte ağlamak
    • "Onlar, hanım, evlatlık bir türlü birbirlerinden ayrılamayarak karanlıkta ağlaşıyorlardı." (Reşat Nuri Güntekin)
  2. [nsz] Sızlanmak

ANIRTMAK

  1. [-i] Anırmasını sağlamak

BOZULMAK

  1. [nsz] Bozma işine konu olmak
    • "Pazarlık bozulur, nişan bozulur, makine bozulur, mal bozulur." (Burhan Felek)
  2. Yiyecek kokmak, yenilemeyecek duruma gelmek, ekşimek
    • "Et bozulmuş."
  3. Dağılmak, bozguna uğramak
    • "Hudutta bozulan ordu iki günden beri Serez'den geçiyordu." (Ömer Seyfettin)
  4. Taşıt arızalanmak
  5. İyi ve değerli niteliğini yitirmek
  6. Bir şeye kızmak, içerlemek
    • "Karısının bu ikinci ihtarı ile biraz bozulan adam salıncaktan atladı." (Osman Cemal Kaygılı)
  7. Sağlığını yitirip zayıflamak

KAZANMAK

  1. [-i] Kazanç sağlamak
    • "Bu beş lirayı bitirmeden ben para kazanmalıyım." (Peyami Safa)
  2. [nsz] Olumlu, iyi bir sonuç elde etmek
    • "Böyle yazılara hiç cevap vermeyiz ve yazı çok ağırsa dava açarak çok defa kazanırız." (Burhan Felek)
  3. Çıkmak, isabet etmek
  4. Edinmek, sahip olmak
    • "Emniyetlerini kazanmak için bu esrar bir kimya gibi gizli kalmalıdır." (Reşat Nuri Güntekin)
  5. [nsz] Tutulmak, yakalanmak
    • "Huy kazanmak."
    • "Dert kazanmak."
  6. Kendinden yana çekmek
    • "Bu genç şairin dostluğunu kazanmak için hiçbir külfete katlanmadım." (Memduh Şevket Esendal)
  7. [-den] Ele geçirmek, fethetmek, kazanç sağlamak
    • "Düşmandan yer kazanmak."
  8. Yenmek, galip gelmek
    • "İşte kesin muharebeyi bu manevi kudret kazanacaktır." (Ruşen Eşref Ünaydın)

AKSIRMAK

  1. [nsz] Burun zarlarının gıcıklanması ile solunum kaslarının birdenbire kasılması üzerine, ağız ve burundan hızlı, gürültülü soluk boşaltmak, hapşırmak
    • "Açığa aksır, mikropları üstümüze savurma." (Burhan Felek)

MORARMAK

  1. [nsz] Mor bir renk almak
  2. Herhangi bir sıkıntı, darbe veya hastalıkla vücudun bir yeri mor renk almak
    • "Parça parça morarmış yüzüyle ateş püskürüyordu." (Abdülhak Şinasi Hisar)
  3. Herhangi bir söz ve davranıştan bozulmak
  4. Mahcup olmak

UĞRAŞMAK

  1. [-le] Bir iş üzerinde sürekli çalışmak
    • "Muhacir kümeleri arasında, ekmek dağıtmakla uğraşan yaşlıca bir adama seslendi." (Peyami Safa)
  2. [-e] Bir işi başarmaya çalışmak, iş edinmek
    • "İkisi barbut oynuyor, üçüncüsü, en küçükleri, bir çekirgeye sigara içirmeye uğraşıyordu." (Haldun Taner)
  3. Zamanını bir işe verme durumunda kalmak
    • "Ee, hadi yürü yahu. Senlen mi uğraşacağız?" (Haldun Taner)
  4. Savaşmak
    • "Düşmanlarla uğraşmak için sonuna kadar çalışmaya azmettik." (Atatürk)
  5. Birine kötü davranmak
    • "Aman, siz de hep beybabamla uğraşırsınız!" (Ömer Seyfettin)

SOMURMAK

  1. [-i] Dudakları yapıştırıp kuvvetlice içine çekmek, emmek

YAMALMAK

  1. [nsz] Biçimini, rengini doğaya uydurarak saklanmak

YAPINMAK

  1. [nsz] Kendine yapmak veya kendi için yaptırmak
    • "Elbise yapınmak."
  2. [-e] Özenmek, hazırlanmak
    • "Kuş yavrusu uçmaya yapınıyor. Bu genç ozanlığa yapınıyor."

BOĞUŞMAK

  1. [nsz] Birbirinin boğazına sarılmak, dövüşmek
  2. Mücadele etmek
    • "Kumar, talihle alt alta, üst üste boğuşmaktır." (Mehmet Seyda)
  3. Çabalamak, altından kalkmaya çalışmak, uğraşmak

ÇALIŞMAK

  1. [nsz] Bir şeyi oluşturmak veya ortaya çıkarmak için emek harcamak
    • "Bu eser için üç yıl çalıştım."
    • "Çalışıp çabaladı, sonunda bana da tahlilci bir zihniyet aşıladı." (Halide Edip Adıvar)
  2. Herhangi bir iş üzerinde olmak
  3. İşi veya görevi olmak, bulunmak
    • "Kışları onun mandırasında çalışıyor." (Haldun Taner)
  4. Makine veya aletler işe yarar durumda olmak veya işlemekte bulunmak
  5. [-e] Bir şeyi yapmak için gereken çarelere başvurmak, o şeyi gerçekleştirmek için kendini zorlamak, çaba harcamak
    • "Olduğundan fazla yaşlı görünmeye çalıştığını sezdim." (Refik Halit Karay)
  6. [-e] Bir şeyi öğrenmek veya yapmak için emek vermek
    • "Dar ve sapa yollardan hızla yürümeye çalışıyorduk." (Ahmet Hamdi Tanpınar)

OKŞANMAK

  1. [nsz] Okşama işine konu olmak
    • "Zavallı çocuk bu okşanıp öpülmelerden pancar gibi kızarmış bir hâlde kurtuldu." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)

TISLAMAK

  1. [nsz] Kaz, kedi, yılan "tıs" diye ses çıkarmak
  2. "Tıs" diye ses çıkarmak
    • "Laf ederken tıslıyorum, dişleri çektirdik." (Atilla İlhan)
  3. Ağır yük altında iniltiye benzer sesler çıkarmak
  4. Haksızlığını anlayıp susmak, sesi soluğu kesmek

UĞRATMAK

  1. [-i] Uğrama işini yaptırmak, uğramasına sebep olmak
    • "Öteki tabancayla, o da mağdurun belinden aşağısını felce uğrattı." (Burhan Felek)
  2. [-den] Savmak, çıkmak, dışarı atmak, kovmak

AYILTMAK

  1. [-i] Ayılmasını sağlamak
    • "Hekim getirmişler, iğne yapmışlar, beni ayıltmışlar." (Memduh Şevket Esendal)

YANAŞMAK

  1. [-e] Bir şeyin, bir kimsenin yanına gelmek
    • "Usulca avluya indim, rafa doğru yanaştım." (Falih Rıfkı Atay)
  2. Vapur, kayık vb. kıyıya varmak
    • "Günün birinde kocaman bir motor Santa Maria'ya yanaştı, içinden çıkan bir subay muhafızlarla uzun uzun görüştü." (Refik Halit Karay)
  3. Karışmak, ilgilenmek, istek göstermek
    • "Ali Mehmet Bey, cihetlere yanaşacak kimselerden değildir." (Sermet Muhtar Alus)
  4. [nsz] İlişki kurmak
    • "Vahşi ve utangaç olduğu için pek yanaşmaz." (Reşat Nuri Güntekin)

ALDANMAK

  1. Görünüşe bakarak yanlış bir yargıya varmak, yanılmak
    • "Hâline, tavrına bakan sana aldanır." (Ömer Seyfettin)
  2. Bir hileye, bir yalana kanmak
  3. [nsz] Hayal kırıklığına uğramak
    • "Sen benim dediklerime kulak ver, aldanmazsın!" (Memduh Şevket Esendal)
  4. [nsz] Avunmak, oyalanmak
  5. Havanın birden ısınmasıyla zamansız açan çiçek, soğuk sebebiyle donmak

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü