Sonunda mak olan 7 harfli 180 kelime var. MAK ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde mak olan kelimeler listesine ya da başında mak olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A K M Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
KAM
2 Harfli Kelimeler
AK, AM, MA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- OBRUMAK
- ...
- AŞILMAK
-
-
[nsz]
Aşma işine konu olmak
- "Harcanabilecek miktar sınırının Bakanlar Kurulu kararıyla aşılabileceğine dair bütçelere hüküm konulamaz." (Anayasa)
-
[nsz]
Aşma işine konu olmak
- SINAMAK
-
-
[-i]
Değerini anlamak, gerekli niteliği taşıyıp taşımadığını bulmak için birini, bir nesneyi veya bir düşünceyi yoklamak, denemek, tecrübe etmek
-
Bilgisini, yeteneğini, yeterliliğini veya niteliğini yoklamak, imtihan etmek
-
[-i]
Değerini anlamak, gerekli niteliği taşıyıp taşımadığını bulmak için birini, bir nesneyi veya bir düşünceyi yoklamak, denemek, tecrübe etmek
- ALLAMAK
-
-
[-i]
Kırmızı duruma getirmek
-
[-i]
Kırmızı duruma getirmek
- UZANMAK
-
-
[-e]
Boylu boyunca yatmak
- "Nevin evde biraz uzanıp dinlenmezse hastalanacaktı sanki." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Gitmek
- "Öğleden sonra Şişli'den Beyoğlu'na kadar uzandım." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
[nsz]
Bir alana yayılmak
- "Sokağın dibinden gelen bir elektrik lambasının titreye titreye uzanan ışığında, bu iki gölgenin umumi şekilleri görülüyor." (Peyami Safa)
-
[nsz]
Bir şey boyunca sıralanmak
- "İncecik ırmaklar vardı ki kenarları boyunca uzanan sazlıkları arasından pembe tüylü flamingolar gezinirdi." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Yetişmek, ulaşmak
-
Vücudunu yöneltmek veya vücuduyla birlikte kolunu uzatmak
- "Cici Bey balkondan ablasının penceresine bir daha uzandı." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
[-e]
Boylu boyunca yatmak
- OYLAMAK
-
-
[-i]
Oya koymak veya oya sunmak
-
[-i]
Oya koymak veya oya sunmak
- BURKMAK
-
-
[-i]
Bir şeyi burar gibi ekseni etrafında döndürmek
- "Birinin kolunu burkmak."
-
[nsz]
Burkulmak
- "Ayağım burktu."
-
Acı vermek, üzmek
- "Yörede, şimdi yürek burkan bir suskunluk vardı." (Tarık Buğra)
-
Bazı yiyecekler, ağza kekre tat vermek
-
[-i]
Bir şeyi burar gibi ekseni etrafında döndürmek
- AVLAMAK
-
-
[-i]
Bir avı diri veya ölü olarak ele geçirmek
-
Tuzağa düşürmek, kurnazlıkla kandırmak
-
[-i]
Bir avı diri veya ölü olarak ele geçirmek
- ISLAMAK
-
-
[-i]
Islatmak
- "Su kenarında davulcu mendilini ıslayarak tıraşlı kafasına yapıştırdı." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[-i]
Islatmak
- ACITMAK
-
-
[-i]
Acılık vermek
- "Karabiber yemeği acıttı."
-
Ağrı, sızı duyulmasına sebep olmak
- "Bilmem neden, her iskarpin ayaklarımı acıtıyor." (Peyami Safa)
-
[-i]
Acılık vermek
- OKLAMAK
-
-
[nsz]
Ok gibi fırlamak
-
[-i]
Okla vurmak
-
[nsz]
Ok gibi fırlamak
- SASIMAK
-
-
[nsz]
Kokuşmak, tefessüh etmek
-
[nsz]
Kokuşmak, tefessüh etmek
- IKINMAK
-
-
[nsz]
Herhangi bir nedenle soluğunu içinde tutarak kendini zorlamak
- "A ... A ... A ... diye sesler çıkardı, sonra birdenbire ıkındı, yüzü kıpkırmızı kesildi." (Peyami Safa)
- "Ikınıp sıkındı, bir cevap bulup veremedi."
-
Peklikte veya doğum sırasında kasları zorlayarak soluğunu tutmak
-
[nsz]
Herhangi bir nedenle soluğunu içinde tutarak kendini zorlamak
- AHLAMAK
-
-
[nsz]
İç çekmek, ah etmek, ah çeker gibi ses çıkarmak
- "Sabahtan beri sıkıntıdan ahladı durdu."
-
[nsz]
İç çekmek, ah etmek, ah çeker gibi ses çıkarmak
- ONANMAK
-
-
[nsz]
Onama işine konu olmak
- "Bu tutum herkesçe onandı."
-
[nsz]
Onama işine konu olmak
- AKITMAK
-
-
[-i]
Akmasını sağlamak, akmasına yol açmak, dökmek
-
[-i]
Akmasını sağlamak, akmasına yol açmak, dökmek
- KIRKMAK
-
-
[-i]
Bir şeyi uçlarından kesmek
-
Saç, sakal veya tüyü kesmek
- "Saçlarını çok kırkmışsın."
-
Koyun, keçi vb. hayvanların tüylerini kesmek
-
[-i]
Bir şeyi uçlarından kesmek
- SIVAMAK
-
-
[-i]
Sıva ile kaplamak, sıva vurmak
- "Duvarı sıvamak."
-
[-i]
Harcı bir yere vurmak
- "Çimentoyu duvara sıvamak."
-
Bulaştırmak
- "Yüzünün bütün derisini kulaklarının arkasına kadar bir krem tabakasıyla sıvadı." (Peyami Safa)
-
Okşamak, sıvazlamak
- "Zehra Hanım Tevfik'in ebesiydi ve onu çok severdi. Arkasını sıvardı, teselli verdi." (Halide Edip Adıvar)
-
Küfretmek
-
[-i]
Sıva ile kaplamak, sıva vurmak
- TIRSMAK
-
-
[-den]
Ürkmek, korkmak, çekinmek
-
[-den]
Ürkmek, korkmak, çekinmek
- AĞARMAK
-
-
[nsz]
Beyazlaşmak
- "Sakalı ağardı fakat gönlü kocamadı." (Nabizade Nazım)
-
Rengi solmak
-
Şafak sökmek
- "Bir gün ortalık ağarmadan Kadıköy'den vapura bindim." (Nurullah ataç)
-
[nsz]
Beyazlaşmak