Sonunda mak olan 7 harfli 180 kelime var. MAK ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde mak olan kelimeler listesine ya da başında mak olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A K M Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
KAM
2 Harfli Kelimeler
AK, AM, MA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- ATIŞMAK
-
-
Ağız kavgası etmek
-
[nsz]
Kendisine dargın olan bir kimseye barışıkmış gibi söz söylemek
- "Nafile atışma, ben seninle barışmam."
-
Saz şairleri, belli bir ayak üzerine karşılıklı deyiş söylemek
-
Ağız kavgası etmek
- IRGAMAK
-
-
[-i]
Çabuk olmak, davranmak
-
Oynatmak, kımıldatmak
-
[-i]
Çabuk olmak, davranmak
- OFLAMAK
-
-
[nsz]
"Of" diyerek sıkıntı, bezginlik, usanç, acı veya yorgunluk duyduğunu belli etmek
- "Oflaya puflaya neleri varsa hepsini vermek zorunda kalırlar." (Çetin Altan)
- "Bunaltıcı, öğürtücü, uyku getiren bir sıcak, oflatıp puflatıyordu." (Orhan Kemal)
-
[nsz]
"Of" diyerek sıkıntı, bezginlik, usanç, acı veya yorgunluk duyduğunu belli etmek
- OHLAMAK
-
-
[nsz]
Oh sesini çıkarmak, oh demek
- "Nefesini boşaltmış gibi ohlayarak bekledi." (Falih Rıfkı Atay)
-
[nsz]
Oh sesini çıkarmak, oh demek
- AŞILMAK
-
-
[nsz]
Aşma işine konu olmak
- "Harcanabilecek miktar sınırının Bakanlar Kurulu kararıyla aşılabileceğine dair bütçelere hüküm konulamaz." (Anayasa)
-
[nsz]
Aşma işine konu olmak
- KIRPMAK
-
-
[-i]
Parçalara ayırmak, kesmek, kırkmak
-
Göz kapaklarını açıp kapamak, kıpmak
- "Az lakırtı söyler, sık ve siyah kaşlarının altında asla kırpmadığı iri, parlak, sabit ve siyah gözlerini hep önüne dikerdi." (Ömer Seyfettin)
-
[-den]
Kesinti yapmak, tutumlu davranmak
- "Her hafta bu dergileri alabilmek için küçücük gündeliğimden bir parçasını, öğle yemeklerinden kırparak biriktiririm." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
[-i]
Parçalara ayırmak, kesmek, kırkmak
- MADIMAK
-
Kelime Kökeni : Ermenice
-
[isim]
İlkbaharda kırlarda yetişen, ufak yeşil yapraklı, ıspanak gibi pişirilip yenilen bir bitki
-
[isim]
İlkbaharda kırlarda yetişen, ufak yeşil yapraklı, ıspanak gibi pişirilip yenilen bir bitki
- KOCAMAK
-
-
[nsz]
Yaşı ilerlemek, yaşlanmak, ihtiyarlamak
- "Sen de benim nazarımda öyle kocamış bir hâkime benziyorsun ki göstermek istediği ciddiyet boyunun ve yaşının çok üstünde..." (Halit Ziya Uşaklıgil)
-
[nsz]
Yaşı ilerlemek, yaşlanmak, ihtiyarlamak
- OYLAMAK
-
-
[-i]
Oya koymak veya oya sunmak
-
[-i]
Oya koymak veya oya sunmak
- ISITMAK
-
-
[-i]
Sıcak duruma getirmek
- "Bak buraya, dedim, mangalda çay var, istersen ısıtır, içersin." (Memduh Şevket Esendal)
-
Çekici, olumlu, hoş bir duruma getirmek
- "Orada kapkaranlık, soğuk geceleri ısıtan bir aydınlık vardı." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[-i]
Sıcak duruma getirmek
- KAŞIMAK
-
-
[-i]
Vücudun herhangi bir yerindeki kaşıntıyı gidermek için tırnakla veya başka bir şeyle deriyi hafifçe ovmak
- "Baktı ki doktor sakalını kaşıyarak susuyor." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Araştırmak, incelemek
-
Sinirlendirecek söz söylemek
- "Bir saat sonra ayrılmak zorundaydık; bu nedenle birbirimizi kaşımamaya çok özen gösteriyorduk." (Ayşe Kulin)
-
Herhangi bir konuyu yeniden gündeme getirmek
-
[-i]
Vücudun herhangi bir yerindeki kaşıntıyı gidermek için tırnakla veya başka bir şeyle deriyi hafifçe ovmak
- OVUNMAK
-
-
[nsz]
Ovma işi yapılmak
-
[nsz]
Ovma işi yapılmak
- ÇIRPMAK
-
-
[-i]
Halı, kilim vb. şeyleri hızla ve kesik kesik silkelemek
-
[nsz]
Kanatları hızla ve kesik kesik hareket ettirmek
- "Kanat çırparken birden durulur, suya konarlar." (Haldun Taner)
-
İki şeyi birbirine çarpmak
- "Ali Bey ellerini çırptı: -Elif Hanım, hepimize kahve, diye seslendi." (Halide Edip Adıvar)
-
Bir şeyin ucundan bir parça kesmek
- "Ağacın dallarını çırpmak."
-
Sulu yiyecekleri hızla ve sürekli olarak çatal, kaşık vb. ile karıştırmak
-
Çalmak, hırsızlık etmek
-
Güreşte rakibinin kollarını beli hizasında sımsıkı kavrayarak minderde kendi üzerinden sağa ve sola sırtüstü savurmak
-
[-i]
Halı, kilim vb. şeyleri hızla ve kesik kesik silkelemek
- AKSAMAK
-
-
[nsz]
Hafifçe topallamak
-
Bir iş gereği gibi yürümemek, geri kalmak
-
[nsz]
Hafifçe topallamak
- ONARMAK
-
-
[-i]
Bozulmuş, eskimiş olan bir şeyi düzeltip işler veya kullanılır duruma sokmak, işe yarar duruma getirmek, tamir etmek
- "Bozuk bir saati onardı."
-
Bir yapının, bir heykelin, bir resmin bozulmuş yerlerini yeniden yapmak, ilk duruma getirmek, restore etmek
-
İşlenen bir kusuru, yapılan bir yanlışlığı giderecek veya önleyecek davranışlarda bulunmak
-
[-i]
Bozulmuş, eskimiş olan bir şeyi düzeltip işler veya kullanılır duruma sokmak, işe yarar duruma getirmek, tamir etmek
- ALINMAK
-
-
[nsz]
Alma işi yapılmak
- "Mahalle mektebinden alınmış, rüştiyeye verilmiş." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
Elde edilmek
- "Her biri gerçek hayattan alınmış birer gerçek olmak." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
[-den]
Uyarlanmak, adapte olunmak
-
[-e]
Bir sözün, bir davranışın kendisine karşı olduğunu sanarak incinmek, kırılmak
-
[nsz]
Alma işi yapılmak
- AYILMAK
-
-
[nsz]
Sarhoşluk, baygınlık vb. bir durumdan kurtulmak, kendine gelmek
-
Aklı başına gelip gerçeği görmek
-
[nsz]
Sarhoşluk, baygınlık vb. bir durumdan kurtulmak, kendine gelmek
- ATANMAK
-
-
[-e]
Bir göreve getirilmek, tayin edilmek
- "Türkiye Büyük Millet Meclisi içinden veya dışarıdan bağımsızlar Başbakanca atanır." (Anayasa)
-
[-e]
Bir göreve getirilmek, tayin edilmek
- KARAMAK
-
-
[-i]
Hor görmek
- "Merhametin çoktur beni karama / Beni görüp mah yüzünü bürüme." (Karacaoğlan)
-
Karalamak, kara çalmak, lekelemek
-
Kötülemek, yermek
-
[-i]
Hor görmek
- ANILMAK
-
-
[nsz]
Anma işine konu olmak, hatırlanmak
- "Oğlakçı köyünün Kerem Dede diye anılan beyaz sakallı, güzel yüzlü âşık bir şairi varmış." (Halide Edip Adıvar)
-
[nsz]
Anma işine konu olmak, hatırlanmak