Başında mah olan 6 harfli 36 kelime var. Mah ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde mah olan kelimeler listesine ya da sonu mah ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında mah bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A H M Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
HAM, MAH
2 Harfli Kelimeler
AH, AM, HA, MA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- MAHLEP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Gülgillerden, 6-10 m yüksekliğinde bir ağaç, kokulu kiraz, İdris ağacı (Prunus mahaleb)
-
Bu ağacın bahar olarak kullanılan, nohut büyüklüğündeki yemişi
-
[isim]
Gülgillerden, 6-10 m yüksekliğinde bir ağaç, kokulu kiraz, İdris ağacı (Prunus mahaleb)
- MAHPUS
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Kapatılmış, hapsedilmiş (kimse)
-
[isim]
Bir çeşit tavla oyunu
-
[isim]
Hapishane
- "At martini Debreli Hasan, dağlar inlesin / Drama mahpusunda, aman dostlar dinlesin." (H. Türküsü)
-
[sıfat]
Kapatılmış, hapsedilmiş (kimse)
- MAHZUR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Sakınca
- "Ne gibi mahzurlar doğurabileceğini görmemezlikten gelmek mümkün değildi." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Engel
-
[isim]
Sakınca
- MAHŞER
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kıyamet günü dirilenlerin toplanacaklarına inanılan yer
-
Büyük kalabalık
- "Yangın yeri bir mahşer." (Haldun Taner)
-
[isim]
Kıyamet günü dirilenlerin toplanacaklarına inanılan yer
- MAHCUP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Utangaç, sıkılgan
- "Kenara mahcup bir çocuk gibi büzüldü." (Sait Faik Abasıyanık)
- "Her yazdığımı tutan hocayı mahcup çıkarmamak için yazdıklarımı daha ciddi bir öz eleştiri eleğinden geçirir olmuştum." (Haldun Taner)
- "Bu tekdir karşısında mahcup kalmak şöyle dursun, geniş geniş güldü." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
[sıfat]
Utangaç, sıkılgan
- MAHLUK
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yaratık
- "Bütün arzum, bu kinsiz, gurursuz, sade ve sakin mahlukların içinde yaşamaktan ibaretti." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Yaratık
- MAHRUM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Yoksun
- "Esef olunur ki memleket, ilmî ehliyeti haiz, üstün insanlardan mahrumdu." (Samiha Ayverdi)
- "Servet, ondan mahrum olanların ahlaklarını bozmakta büyük bir amil değil midir?" (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
[sıfat]
Yoksun
- MAHMUR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Sarhoşluğun sebep olduğu sersemlik içinde olan
-
Uykudan sonra üzerinde sersemlik, ağırlık bulunan
-
Süzgün, dalgın bakışlı (göz)
-
[sıfat]
Sarhoşluğun sebep olduğu sersemlik içinde olan
- MAHDUT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Çevrilmiş, sınırlanmış
-
Sayısı belli olan, sayılı, az
- "Hükûmetler mahdut bir zaman içinde yaşar." (Orhan Seyfi Orhon)
-
Dar, basit
- "Heyhat, dedi, siz de mahdut fikirli bir muharrirmişsiniz!" (Ömer Seyfettin)
-
[sıfat]
Çevrilmiş, sınırlanmış
- MAHMUZ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Çizmenin, potinin arkasına takılan ve binek hayvanlarını dürtüp hızlandırmaya yarayan demir veya çelik parça
- "Konağın içinde kılıç ve mahmuz şakırtıları duyuldu." (Aka Gündüz)
-
Tavukgillerin ve bazı kuşların ayakları ardında bulunan, boynuz yapısındaki sivri uzantı
-
Köprü ayaklarında, basıncı azaltmak için suyun geldiği ve gittiği yanlardaki çıkıntı
-
Eski tür savaş gemilerinde su kesimi altında, ileriye doğru uzanan, karşısındaki gemiyi batırabilen uzantı
-
[isim]
Çizmenin, potinin arkasına takılan ve binek hayvanlarını dürtüp hızlandırmaya yarayan demir veya çelik parça
- MAHSUR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Kuşatılmış, sarılmış, çevrilmiş
-
[sıfat]
Kuşatılmış, sarılmış, çevrilmiş
- MAHFUZ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Saklanmış, korunmuş, korunan, saklı
-
[sıfat]
Saklanmış, korunmuş, korunan, saklı
- MAHREM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Yakın akrabadan olduğu için nikâh düşmeyen (kimse)
-
Başkalarına söylenmeyen, gizli
- "Müdür, dosyadan başka bir rapor çıkardı. Kenarında kırmızı bir damga: Mahrem." (Refik Halit Karay)
-
[isim]
Sırdaş
- "Az vakitte mahremlerimden biri oldu." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
[sıfat]
Yakın akrabadan olduğu için nikâh düşmeyen (kimse)
- MAHİYE
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Aylık
-
[zarf]
Aylık olarak
-
[isim]
Aylık
- MAHZUZ
- ...
- MAHZUN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Üzgün
- "Kızlar mahzun bir sessizlik içinde parça parça dökülüyordu." (Reşat Nuri Güntekin)
- "Harap mezarlığın öyle bir hâli vardır ki insanı ister istemez mahzun eder." (Memduh Şevket Esendal)
-
[sıfat]
Üzgün
- MAHCUR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Kısıtlı
-
[sıfat]
Kısıtlı
- MAHKUK
- ...
- MAHSUS
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Özgü
- "Her sanata mahsus aletler vardır. Bize de böyle bir şeyler lazım..." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
Biri veya bir şey için ayrılmış, münhasır
- "Vatan bizim kılıcımızın ekmeğidir. Daima kendimize mahsus, kendimize münhasır biliriz." (Namık Kemal)
-
Özel
- "Kayseri'nin sayın valisine mahsus selam ederim." (Bedri Rahmi Eyuboğlu)
-
[zarf]
Özellikle
- "Buraya, mahsus bunun için geldim."
-
[zarf]
Bilerek, isteyerek, kasten
- "... kapıyı mahsus açık bırakmıştı." (Atilla İlhan)
-
[zarf]
Şaka olarak, şakadan
- "Mahsus söylüyor, inanmayın."
-
[sıfat]
Özgü
- MAHREÇ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Çıkış yeri, çıkak
-
Boğumlanma noktası
-
Payda
-
[isim]
Çıkış yeri, çıkak