Sonunda m olan 4 harfli 70 kelime var. M harfi ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde m harfi olan kelimeler listesine ya da başında m harfi olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- FORM
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Biçim, şekil
- "Her çeşit üslup ve form sanat yaratması için yararlı olabilir." (Haldun Taner)
- "Güreşçilerimiz formda olmak zorundadır."
-
Bir şeyin istenilen ve olması gereken durumu
-
İstenilen şeylerin yazılması, doldurulması için hazırlanmış basılı belge
-
[isim]
Biçim, şekil
- TAAM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yemek, yiyecek
- "Yemekte salçalı bir taam vardı." (Burhan Felek)
-
[isim]
Yemek, yiyecek
- ACEM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Klasik Türk müziğinde mi notasına yakın bir perde
-
[isim]
Klasik Türk müziğinde mi notasına yakın bir perde
- ULAM
-
-
[isim]
Aralarında herhangi bir bakımdan ilgi veya benzerlik bulunan şeylerin tümü, makule, zümre, grup, kategori
- "İnsan üstüne düşünenlerin hepsi, her iki ulamda da yetkinliğe az rastlandığı görüşünde birleşirler." (Azra Erhat)
-
Nesnel gerçekliğin ve bilginin en genel ve temel özelliklerini, ilişkilerini yansıtan temel kavramların her biri, nicelik, nitelik, bağıntı, makule, kategori
-
[isim]
Aralarında herhangi bir bakımdan ilgi veya benzerlik bulunan şeylerin tümü, makule, zümre, grup, kategori
- UZAM
-
-
[isim]
Algılanan nesnelerin temel niteliği
-
Bir nesnenin uzayda kapladığı yer, vüsat
-
[isim]
Algılanan nesnelerin temel niteliği
- ALEM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bayrak
- "Kara elmas sözü de taş kömürüne alem olmuştur." (Burhan Felek)
-
Minare, kubbe, sancak direği vb. yüksek şeylerin tepesinde bulunan, madenden yapılmış ay yıldız veya lale biçiminde süs, ayça
-
[isim]
Bayrak
- AŞIM
-
-
[isim]
Aşma işi
-
Erkek hayvanın dişisiyle çiftleşmesi
- "Hayvan aşım istasyonu."
-
[isim]
Aşma işi
- BEZM
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
İçki meclisi, dost toplantısı
-
[isim]
İçki meclisi, dost toplantısı
- ASIM
-
-
[isim]
Asma işi
-
[isim]
Asma işi
- ENAM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yaratılmış bütün canlılar
-
Halk
-
[isim]
Yaratılmış bütün canlılar
- BLUM
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Bir tür iskambil oyunu
-
[isim]
Bir tür iskambil oyunu
- ADAM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
İnsan
- "Adam hesabına koyup bir hatır sormaz, bir çift lakırtı etmezler." (Memduh Şevket Esendal)
- "Anasını durmadan nefes aldırmadan azarlıyor, babasını adam yerine koymuyor, ağzını açarken susturuyordu." (Refik Halit Karay)
- "İşimiz adamına düştü de kolayca yapıldı."
-
Erkek kişi, kadın karşıtı
- "İyi bir adam isterse, babası da verirse, varacak." (Memduh Şevket Esendal)
- "Şimdiki belediye başkanı sayesinde şehir adama benzedi."
-
Birinin yanında ve işinde bulunan kimse
- "Kendisi gayet kibirli, öfkeli olduğu için hizmetçileri ve adamları korkarlar." (Kemal Tahir)
-
Birinin yararlandığı, kullandığı kimse
- "Hemen hepsi para çevrelerinin adamlarıydı." (Cemil Meriç)
-
Birinin sözünü dinleyen, nazını çeken kimse, kayırıcı
- "O benim adamımdır, hiçbir ricamı geri çevirmez."
-
Görevli kimse
- "Artık şunları toplatsak, dedi, kavasa söyleseniz de bir adam buluverse." (Refik Halit Karay)
-
İyi huylu, güvenilir kimse
- "Amcam, güngörmüş bir adamdı." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Bir alanda derin bilgisi olan kimse
- "Bir sanatçının, bilim adamının düşünmek için bol zamana ihtiyacı vardır." (Haldun Taner)
-
Bir alanı benimseyen kimse
-
[ünlem]
Bir şeyin önemsenmediği anlatılmak istendiğinde kullanılan söz
- "Adam, vazgeç!"
-
Eş, koca
-
[isim]
İnsan
- EDİM
-
-
[isim]
Yapılmış, gerçekleşmiş iş, amel, fiil
- "Günlük yaşamımıza şöyle bir baksak, her edimimizin altında umutluluk bulunmadığını görürüz." (Melih Cevdet Anday)
-
İnsan davranışı
-
Alacaklının isteyebileceği ve borçlunun yapmak zorunda olduğu davranış, ivaz
-
Belirli bir durumla karşılaştığı zaman kişinin yapabildiği davranış
-
[isim]
Yapılmış, gerçekleşmiş iş, amel, fiil
- ADIM
-
-
[isim]
Yürümek için yapılan ayak atışlarının her biri
- "Kâmil Bey merdivene doğru adım attı."
- "Faik Bey artık konağa adımını atmıyor, artık ne Servet Bey'e hatta ne de Cemal'e görünüyordu." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
- "Ferit daha hızlı yürüdü, onlar da adımlarını sıklaştırarak aradaki mesafeyi muhafazaya çalışıyorlardı." (Peyami Safa)
-
Bir ayak atışıyla alınan ve uzunluğu yaklaşık 75 cm olan mesafe
-
Girişim, hamle
-
Bir gösterge ucunun eş olarak ayrılmış yaylardan biri boyunca aldığı yol
-
Bir yarışın belirli uzaklığı kapsayan bölümlerinden her biri, etap
-
Ayakta, esas duruşta, bir ayağın türlü yönlerde iki ayak boyu kadar yer değiştirmesi
-
İki dişli arasındaki aralık
- "Bir vida adımı."
-
[isim]
Yürümek için yapılan ayak atışlarının her biri
- AVAM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Alt tabaka, havas karşıtı
- "Bu zihniyette olan avam değildi, bilhassa havas denilen insanlar böyle düşünüyordu." (Atatürk)
-
Halk
-
[isim]
Alt tabaka, havas karşıtı
- ÖNEM
-
-
[isim]
Bir şeyin nitelik veya nicelik bakımından değeri olma durumu, ehemmiyet
- "Mustafa Kemal'in hareketine gittikçe daha çok önem vermektedir." (Falih Rıfkı Atay)
-
[isim]
Bir şeyin nitelik veya nicelik bakımından değeri olma durumu, ehemmiyet
- SPAM
- ...
- DRAM
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Sahnede oynanmak için yazılmış oyun
-
Acıklı, üzüntülü olayları, bazen güldürücü yönlerini de katarak konu alan sahne oyunu veya televizyon filmi
-
Tiyatro edebiyatı
-
Acıklı olay
- "İhtiyarın ve umumiyetle insanın dramı nedir, bilir misiniz?" (Burhan Felek)
-
[isim]
Sahnede oynanmak için yazılmış oyun
- İHAM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kuruntuya düşürme
-
İki anlamı olan bir sözün akla en az gelen anlamının amaçlanarak kullanılması ve anlamı güçlendirmesi sanatı
-
[isim]
Kuruntuya düşürme
- EHEM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
Çok önemli
-
Çok önemli