Başında m olan 4 harfli 85 kelime var. M harfi ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde m harfi olan kelimeler listesine ya da sonu m harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında m bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- MİNK
-
Kelime Kökeni : İngilizce
-
[isim]
Vizon
-
[isim]
Vizon
- MARS
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Tavlada oyunculardan birinin, karşı taraf pul toplamaya başlamadan bütün pullarını toplayıp oyunu bitirerek iki sayı kazanması
- "Terlikçi İhsan, üst üste iki düşeş atmakla marsı sağlamış gibiydi." (Haldun Taner)
- "İkinci oyunda beni mars etti, mantığımı ya da mantıksızlığımı kavramıştı çünkü." (Tomris Uyar)
-
[isim]
Tavlada oyunculardan birinin, karşı taraf pul toplamaya başlamadan bütün pullarını toplayıp oyunu bitirerek iki sayı kazanması
- MARN
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Çok ince taneli kil minerallerinden ve kalsitin değişik oranlardaki karışımından oluşan tortul kayaç, pekmez toprağı
-
[isim]
Çok ince taneli kil minerallerinden ve kalsitin değişik oranlardaki karışımından oluşan tortul kayaç, pekmez toprağı
- MEGA
- ...
- MÜLK
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Ev, dükkân, arazi vb. taşınmaz mal
-
Vakıf olmayıp doğrudan doğruya birinin malı olan yer veya yapı
-
Devletin egemenliği altında bulunan toprakların bütünü, ülke
- "Adalet mülkün temelidir."
-
[isim]
Ev, dükkân, arazi vb. taşınmaz mal
- MUÇO
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Gemilerde çalışan küçük yaştaki tayfa yamağı, miço
-
Meyhaneci çırağı
-
[isim]
Gemilerde çalışan küçük yaştaki tayfa yamağı, miço
- MAZI
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Servigillerden, yaprakları almaşık ve küçük pullar biçiminde, gövdesi düz olan, dipten dallanan bir süs bitkisi (Thuya)
-
Hayvansal ve bitkisel asalakların bitkilerde oluşturduğu ur
-
[isim]
Servigillerden, yaprakları almaşık ve küçük pullar biçiminde, gövdesi düz olan, dipten dallanan bir süs bitkisi (Thuya)
- MUİT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Okullarda çocukları çalıştırmakla görevli kimse, öğretmen yardımcısı
-
[isim]
Okullarda çocukları çalıştırmakla görevli kimse, öğretmen yardımcısı
- MİAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir şeyin yapılması için tanınan süre
- "Bakkalın veresiyeyi kestiği bir gün, artık bu işin miadı geldiğine kanaat ederek satış hususunda ısrar edecek olmuş." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
Bir şeyin yerine yenisinin verilebilmesi için kabul edilmiş bulunan süre, kullanma süresi
- "Asker ayakkabısının miadı altı aydır."
-
[isim]
Bir şeyin yapılması için tanınan süre
- MİSK
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Asya'nın yüksek dağlarında yaşayan bir tür erkek ceylanın karın derisi altındaki bir bezden çıkarılan güzel kokulu madde
-
Mis
-
[isim]
Asya'nın yüksek dağlarında yaşayan bir tür erkek ceylanın karın derisi altındaki bir bezden çıkarılan güzel kokulu madde
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Eğilimi olan
- "Şu kışlanın kapısına / Mail oldum yapısına" (H. Türküsü)
-
Eğik
-
Benzeyen, andıran
-
[sıfat]
Eğilimi olan
- MART
-
Kelime Kökeni : Latince
-
[isim]
Yılın otuz bir gün süren, üçüncü ayı
-
[isim]
Yılın otuz bir gün süren, üçüncü ayı
- MENİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Erkeklerin cinsel organından salgılanan madde, er suyu, bel, atmık, dikel, sperm, sperma
-
[isim]
Erkeklerin cinsel organından salgılanan madde, er suyu, bel, atmık, dikel, sperm, sperma
- MURT
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Mersin ağacının yazın olgunlaşan, bezelye büyüklüğünde, morumsu siyah, çeşitli hastalıkların tedavisinde kullanılan meyvesi
- "Engin dallardan murt yemezdi. Onun alacağı kız ya çok zengin ya da tanınmış bir aileye mensup olmalıydı." (Orhan Kemal)
-
[isim]
Mersin ağacının yazın olgunlaşan, bezelye büyüklüğünde, morumsu siyah, çeşitli hastalıkların tedavisinde kullanılan meyvesi
- MÜGE
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
İnci çiçeği
-
[isim]
İnci çiçeği
- MEŞK
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir öğretmenin, aynısını yazmaları için öğrencilerine verdiği yazı örneği
- "Her sabah saatlerce keman meşk ederek yanık birtakım havalar çalarmış." (Abdülhak Şinasi Hisar)
- "Esasen hemen onun meşk vereceği kızları getirmiş, ona takdim etmişti." (Halide Edip Adıvar)
-
Yazı veya müzikte alışmak ve öğrenmek için yapılan çalışma, el alıştırması
-
Yazı veya müzik dersi
-
[isim]
Bir öğretmenin, aynısını yazmaları için öğrencilerine verdiği yazı örneği
- MEME
-
-
[isim]
Yavrularını emzirmek için, memelilerin göğsünde türlü biçim ve sayıda bulunan, meme başı denilen çıkıntıları olan organ, bicik, emcek, emcik
- "Genç kadın arkasını dönerek göğsünü açtı ve özenle meme vermeye başladı." (Aka Gündüz)
-
Bazı araçların meme başına benzeyen bölümü
- "Tam topu şişirmiş, memesini bağlıyordu." (Rıfat Ilgaz)
-
Vücudun herhangi bir yerinde oluşmuş küçük çıkıntı
- "O, sağ elinin parmaklarını bükerek kulak memesinin altına koymuş, ağzı açıktı." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Ateşli silahların veya bazı patlayıcıların ateşlendiği çıkıntı
- "Tüfek memesi."
-
Gemi çıpasında kolların birleştiği şişkin yer
-
[isim]
Yavrularını emzirmek için, memelilerin göğsünde türlü biçim ve sayıda bulunan, meme başı denilen çıkıntıları olan organ, bicik, emcek, emcik
- MUAF
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Bağışlanmış, affedilmiş
- "Askerlikten muaf tutuldu."
-
Ayrı tutulmuş, ayrıcalık tanınmış
-
Özgür, serbest
-
[sıfat]
Bağışlanmış, affedilmiş
- META
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Mal, ticaret malı
-
Sermaye
- "Batıdan aldığımız öteberi arasında en kıymetli meta kendi memleketimizi karış karış dolaşma arzusu olmalıdır." (Bedri Rahmi Eyuboğlu)
-
[isim]
Mal, ticaret malı
- MİKA
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Püskürük ve başkalaşmış kayalar içinde bulunan, alüminyum silikat ile potasyumdan oluşmuş, yapraklar durumunda ayrılabilen, ateşe dayanıklı parlak bir mineral, evren pulu
-
[sıfat]
Bu mineralden yapılmış olan
-
[isim]
Püskürük ve başkalaşmış kayalar içinde bulunan, alüminyum silikat ile potasyumdan oluşmuş, yapraklar durumunda ayrılabilen, ateşe dayanıklı parlak bir mineral, evren pulu