Başında müna olan 21 kelime var. Müna ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde müna olan kelimeler listesine ya da sonu müna ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında müna bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
MÜNASEBETSİZLİK
MÜNASEBETSİZCE
MÜNASEBETİYLE
MÜNASEBETSİZ
MÜNASEBETLİ
MÜNAFIKLIK, MÜNAKAŞALI, MÜNAVEBELİ
MÜNAKALAT, MÜNASEBAT, MÜNASEBET
MÜNAKALE, MÜNAKASA, MÜNAKAŞA, MÜNAVEBE, MÜNAZARA
MÜNACAT, MÜNAFIK, MÜNASİP, MÜNAZAA
MÜNADİ
A M N Ü Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
NAM
2 Harfli Kelimeler
AM, AN, MA, NÜ, ÜN
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- MÜNASEBETSİZLİK
-
-
[isim]
Münasebetsiz olma durumu veya münasebetsiz davranış, saygısızlık
- "Bir daha böyle münasebetsizlik yapmayacağına yemin etmesi şartıyla karımı affettim." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Münasebetsiz olma durumu veya münasebetsiz davranış, saygısızlık
- MÜNASEBETSİZCE
- ...
- MÜNASEBETİYLE
-
-
[zarf]
Dolayısıyla, sebebiyle, itibarıyla, ilgisinden dolayı
-
[zarf]
Dolayısıyla, sebebiyle, itibarıyla, ilgisinden dolayı
- MÜNASEBETSİZ
-
-
[sıfat]
Uygun olmayan, yakışıksız, çirkin
- "Münasebetsiz bir davranış."
-
Ters, aksi
- "Hep böyle münasebetsiz sıralarda beni arar." (Necati Cumalı)
-
Yakışıksız iş gören, sıra, saygı gözetmeyen (kimse)
- "Doğrusu kızın huyunu bozan, bütün bu münasebetsiz kimselerdi." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[sıfat]
Uygun olmayan, yakışıksız, çirkin
- MÜNASEBETLİ
-
-
[sıfat]
İlişiği olan, ilişkili
-
Uygun, yakışık alan
-
[sıfat]
İlişiği olan, ilişkili
- MÜNAFIKLIK
-
-
[isim]
Arabozanlık
-
[isim]
Arabozanlık
- MÜNAKAŞALI
-
-
[sıfat]
Münakaşası olan, içinde veya üzerinde münakaşa edilen
-
[sıfat]
Münakaşası olan, içinde veya üzerinde münakaşa edilen
- MÜNAVEBELİ
-
-
[zarf]
Sırayla, dönüşümlü olarak, nöbetleşe
-
[zarf]
Sırayla, dönüşümlü olarak, nöbetleşe
- MÜNASEBET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
İlişik, ilişki, ilinti
- "İzmir'den ordunun başından ve temasa geldiğim siyasi münasebetlerden uzaklaşamazdım." (Atatürk)
- "Onunla temas ve münasebete girmektense hiçbir şey yapmamayı ve hazır paradan yemeyi tercih ediyorum." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
- "Bir münasebeti düşerse söylerim."
-
İki şey arasındaki uygunluk
- "Yüzle ahlak arasında herhâlde müthiş bir münasebet vardır." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Sebep, vesile, gerekçe, neden
-
[isim]
İlişik, ilişki, ilinti
- MÜNASEBAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
İlgiler, ilişkiler
-
[isim]
İlgiler, ilişkiler
- MÜNAKALAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Ulaştırma
-
[isim]
Ulaştırma
- MÜNAVEBE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Nöbetleşme, keşikleme
-
[isim]
Nöbetleşme, keşikleme
- MÜNAKAŞA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Tartışma
-
[isim]
Tartışma
- MÜNAZARA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir konu üzerinde, belli kural ve yöntemlere uyularak yapılan tartışma
-
Divan edebiyatında zıt varlıklar ve kavramlar arasındaki karşıtlığı anlatan yazı türü
-
[isim]
Bir konu üzerinde, belli kural ve yöntemlere uyularak yapılan tartışma
- MÜNAKASA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Eksiltme
-
[isim]
Eksiltme
- MÜNAKALE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Ulaşım
-
Bir şeyi bir yerden bir yere aktarma
-
[isim]
Ulaşım
- MÜNAZAA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Ağız kavgası, çekişme, münakaşa
-
İki taraf arasındaki kavga, düşmanlık
-
[isim]
Ağız kavgası, çekişme, münakaşa
- MÜNASİP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Uygun, yerinde
- "O şekilde yaşayacak olsam İstanbul daha münasiptir." (Sait Faik Abasıyanık)
- "Karısını affederek onunla barışmayı daha münasip bulduğunu bildiriyordu." (Haldun Taner)
- "O makama daha gayur bir zat münasip düşüyordu." (Atilla İlhan)
- "Kendi çocukları hep kız olduğu için yeğeni Bilâl'i bu işe münasip gördü." (Halide Edip Adıvar)
-
Beğenilen, hoşa giden
- "Yaşta küçük amma boyda münasip / Sallanıyor bir fidanca dal gibi." (Dadaloğlu)
-
[sıfat]
Uygun, yerinde
- MÜNACAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yakarış
-
Divan edebiyatında Tanrı'yı öven şiir türü veya şiirin bir bölümü
-
[isim]
Yakarış
- MÜNAFIK
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
Arabozan
-
Dinî kurallara inanmadığı hâlde inanmış gibi görünen
-
Arabozan