Sonunda lık olan 7 harfli 152 kelime var. LIK ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde lık olan kelimeler listesine ya da başında lık olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
I K L Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
KIL
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- ADAKLIK
-
-
[isim]
Adak adanan yer
-
[sıfat]
Adak olarak ayrılmış (hayvan)
-
[isim]
Adak adanan yer
- ASMALIK
-
-
Asma için ayrılmış (yer veya toprak)
-
Asma için ayrılmış (yer veya toprak)
- ATÇILIK
-
-
[isim]
Atçı olma durumu
-
[isim]
Atçı olma durumu
- BACILIK
-
-
[isim]
Bacı olma durumu
-
[isim]
Bacı olma durumu
- PAPALIK
-
-
[isim]
Papanın makamı veya görevi
-
Başında papanın bulunduğu siyasi ve dinî kurum
-
[isim]
Papanın makamı veya görevi
- UFAKLIK
-
-
[isim]
Ufak olma durumu
-
Küçük çocuk
-
Bozuk para
-
[ünlem]
Çocuklar için kullanılan bir seslenme sözü
-
Bit
-
[isim]
Ufak olma durumu
- AVCILIK
-
-
[isim]
Avcı olma durumu veya işi
-
[isim]
Avcı olma durumu veya işi
- ARKALIK
-
-
[isim]
Sırt dayamaya yarayan yer
- "Rıza Efendi iskemlesinin arkalığına iyice yaslandı." (Tarık Buğra)
-
Sırtında yük taşıyan hamalların, yük taşırken kullandıkları arka yastığı, semer, arkalıç
-
Ev içinde giyilen kolsuz, kalınca bir tür kısa hırka
-
[isim]
Sırt dayamaya yarayan yer
- HIRTLIK
-
-
[isim]
Sersemlik, budalalık, ahmaklık
-
[isim]
Sersemlik, budalalık, ahmaklık
- LALALIK
-
-
[isim]
Lala olma durumu veya lalanın görevi
- "Onlara da lalalık galiba bize düştü." (Halide Edip Adıvar)
-
[isim]
Lala olma durumu veya lalanın görevi
- DADILIK
-
-
[isim]
Dadı olma durumu veya dadının yaptığı iş
- "Elli yaşlarında bir adam, konaklarda dadılık eden bir kadının erkeğidir." (Memduh Şevket Esendal)
-
[isim]
Dadı olma durumu veya dadının yaptığı iş
- DAYILIK
-
-
[isim]
Dayı olma durumu
-
Kayırıcılık
-
Kabadayılık, külhanbeylik
-
[isim]
Dayı olma durumu
- ALINLIK
-
-
[isim]
Kadınların alınlarına taktıkları altın veya gümüşten süs eşyası
-
Yapılarda cephe süsü
-
[isim]
Kadınların alınlarına taktıkları altın veya gümüşten süs eşyası
- UZAKLIK
-
-
[isim]
Uzak olma durumu, ıraklık
- "Duvarın yüzünde birbirine otuz arşın kadar uzaklıkta sımsıkı kapalı iki büyük kapı vardı." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
İki nokta arasındaki uzay ölçümü, mesafe
-
[isim]
Uzak olma durumu, ıraklık
- KARALIK
-
-
[isim]
Kara olma durumu
-
Karaya çalan leke
-
[isim]
Kara olma durumu
- AÇIKLIK
-
-
[isim]
Açık olma durumu, aleniyet
-
Uzaklık, mesafe
-
Bitki örtüsü olmayan, çıplak yer
-
Boş ve geniş yer
-
Bir yerin uzaklara kadar bakılabilecek ve bakanın içinde ferahlık doğuracak durumda olması
- "Kırlardaki açıklık insanı dinlendirir."
-
Gerçeği olduğu gibi yansıtma durumu
- "Demokrasi bir açıklık rejimidir."
-
Bir söz veya yazıda maksadın açık olması özelliği, duruluk, vuzuh
- "Reşat Nuri'nin anlatımında açıklık vardır."
-
Dürbün, fotoğraf makinesi vb. optik araçlarda ağız çapı, ışığın girebildiği delik
-
[isim]
Açık olma durumu, aleniyet
- ALIKLIK
-
-
[isim]
Alık olma durumu veya alıkça bir iş, belahat
-
[isim]
Alık olma durumu veya alıkça bir iş, belahat
- KARILIK
-
-
[isim]
Kadın olma durumu
-
Evli kadının kocasına göre olan durumu veya görevi
-
[isim]
Kadın olma durumu
- AĞIRLIK
-
-
[isim]
Ağır olma durumu
- "Taşın ağırlığı."
- "Yükün ağırlığı."
- "Kimseye ağırlık olmaz, kimseyi sıkıştırmaz, iyilikten başka bir şey yapmaz." (Ömer Seyfettin)
- "Başsavcının yargıçlar arasında belli bir ağırlığı var kuşkusuz." (Ayşe Kulin)
-
Değerli olma durumu
- "Hediyenin ağırlığı."
- "Yavaş yavaş bir ağırlık çöktü. Bir sakinlik herkesi kapladı." (Memduh Şevket Esendal)
-
Ağırbaşlılık
- "Çocuğa yıllar geçtikçe bir ağırlık geldi."
-
Tehlikeli olma durumu
-
Sıkıcı, bunaltıcı, iç karartıcı durum
- "Havanın ağırlığı."
-
Sıkıntı
-
Çeyizini düzmek için güveyinin geline verdiği para, kalın
-
Uykudayken gelen ve insana boğulur gibi bir duygu veren durum
-
Yük, külfet
- "Bütün ailenin ağırlığı omuzlarındadır."
-
Takı
- "Kadın bütün ağırlığını takıp düğüne gitti."
-
Sorumluluk
- "Bu işin ağırlığını tek başıma yüklendim."
-
Etki, baskı, güçlük
-
Dikkati ve önemi bir şey üzerinde yoğunlaştırmak
- "Şimdi bütün ağırlığı reklama vermeli." (Atilla İlhan)
-
Terazilerde tartma işi yapılırken bir kefeye konulan nesne
-
Değerlendirmelerde herhangi bir konu veya evreye, olağanın üzerinde ve belli oranda tanınan değer
-
Uyuşukluk ve gevşeklik durumu
- "Beynime bir ağırlık peyda olmuştu." (Aka Gündüz)
-
Orduda bir birliğin cephane, yiyecek ve eşya yükleri
- "Akşama doğru, ağırlığın başında bezgin neferlere iş gördürmeye uğraşıyordum." (Falih Rıfkı Atay)
-
Yer çekiminin, bir cismin molekülleri üzerindeki etkisinin oluşturduğu bileşke
-
Güreş, boks, halter, judo vb. spor dallarında, sporcuların kilolarına göre girdikleri kategori
-
[isim]
Ağır olma durumu
- HALALIK
-
-
[isim]
Hala olma durumu, bibilik
-
[isim]
Hala olma durumu, bibilik