Sonunda lık olan 5 harfli 15 kelime var. LIK ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde lık olan kelimeler listesine ya da başında lık olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
I K L Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
KIL
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- AŞLIK
-
-
[isim]
Aş yapmak için hazırlanan ve saklanan şeyler
-
Dövüldükten sonra savrularak temizlenen ve kurutulan buğday
-
Zahire
-
[isim]
Aş yapmak için hazırlanan ve saklanan şeyler
- ASLIK
-
-
[sıfat]
Kısır olan (kadın veya dişi hayvan)
-
[sıfat]
Kısır olan (kadın veya dişi hayvan)
- YILIK
-
-
[sıfat]
Çarpık, eğri (ağız)
-
Şaşı (göz)
-
[sıfat]
Çarpık, eğri (ağız)
- AKLIK
-
-
[isim]
Ak olma durumu
- "Ocaktan aklığını yitirmiş bir bezle döndü, yeni gelenin masasını sildi." (Rıfat Ilgaz)
-
Kadınların makyaj için yüzlerine sürdükleri beyaz bir sıvı, düzgün
-
[isim]
Ak olma durumu
- BALIK
-
-
[isim]
Omurgalılardan, suda yaşayan, solungaçla nefes alan ve yumurtadan üreyen hayvanların genel adı
- "Balık baştan kokar, bilmez değilsin a! Hayriye tüccarının batmasına bizim saray sebep olmuştur." (Atilla İlhan)
- "Evde olduğum günler, sabah erken onunla balığa çıkıyorduk." (Memduh Şevket Esendal)
-
[isim]
Omurgalılardan, suda yaşayan, solungaçla nefes alan ve yumurtadan üreyen hayvanların genel adı
- ALLIK
-
-
[isim]
Al olma durumu
- "Yanaklarının allığından kinaye, ona alyanak lakabını takmışlar." (Sermet Muhtar Alus)
-
Kadınların süs için yanaklarına sürdükleri al boya
-
[isim]
Al olma durumu
- AZLIK
-
-
[isim]
Az olma durumu
-
Azınlık
-
[isim]
Az olma durumu
- KALIK
-
-
Kalmış, artmış
-
Eskimiş
-
Evlenme çağı geçmiş, evde kalmış (kız)
-
Eksik, noksan
-
Kalmış, artmış
- AÇLIK
-
-
[isim]
Aç olma durumu
- "Havada güzel güzel dönen bu kuşun, açlıkla, bu yılana saldıracağını hiç düşünmemiştim." (Memduh Şevket Esendal)
- "Kaldırılmış harman yerlerinden buğday toplayıp açlığımızı öldürdük." (Orhan Kemal)
- "Bu akşam açlıktan gözü dönmüş bir hâlde bir evin mutfağına girmişti." (Sait Faik Abasıyanık)
- "Açlıktan ölmeyecek kadar yiyor."
-
Kıtlık
-
Aşırı istek içinde bulunma
- "İki arkadaş görülmemiş bir okuma açlığı içinde durmadan okuyordu." (Haldun Taner)
-
[isim]
Aç olma durumu
- ANLIK
-
-
[sıfat]
Kısa süren, bir an içinde olan, enstantane
- "Beni hatırlatıyor, benimle olmayı anlık bir duygu hâlinde olsa da istiyor muydu?" (Tarık Buğra)
-
[isim]
Duyu ve iradeden ayrı olarak düşünülen bilme melekesi, anlama gücü, usa vurma, yargılama, müdrike, entelekt
-
[sıfat]
Kısa süren, bir an içinde olan, enstantane
- AYLIK
-
-
[isim]
Birine, görevi karşılığı olarak veya geçimi için her ay ödenen para, maaş
- "Ordu ve hükûmet aylıklarımızın bir kısmıyla altın alırdık." (Falih Rıfkı Atay)
-
[sıfat]
Bir ay içinde olan
- "Aylık kazanç."
-
[sıfat]
Bir ay süren
- "Aylık iş."
-
[sıfat]
Ayda bir kez yapılan veya çıkan
- "Aylık toplantı. Aylık rapor. Aylık dergi."
-
[sıfat]
Belirli aydan beri var olan
- "Üç aylık çocuk..."
-
[zarf]
Ay olarak, bir ay için
- "Ben uzunca kalacağım için aylık olarak tutmuştum odamı." (Erhan Bener)
-
[isim]
Birine, görevi karşılığı olarak veya geçimi için her ay ödenen para, maaş
- KILIK
-
-
[isim]
Bir kimsenin giyinişi, dış görünüşü, giyim, üst baş, kıyafet, kisve
- "Delikanlı kopuklar, kılıklarından, giyinişlerinden belli oluyorlar." (Memduh Şevket Esendal)
- "Hepsinden önce kılığına bir çekidüzen vermeli idi..." (Haldun Taner)
-
Bir kimsenin resmi, fotoğraf
-
[isim]
Bir kimsenin giyinişi, dış görünüşü, giyim, üst baş, kıyafet, kisve
- ISLIK
-
-
[isim]
Dudakların büzülerek veya parmağın dil üzerine getirilmesiyle çıkarılan ince ve tiz ses
- "Her tarafta yükseklik, her tarafta ıssızlık / Yalnız arabacının dudağında bir ıslık." (Faruk Nafiz Çamlıbel)
- "Kocası kapıyı çekmiş, ıslık çalarak merdivenleri inip gitmişti." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Bir şeyin çıkardığı ince ve tiz ses
- "Söz dişlerinin arasından keskin bir ıslık şiddetiyle çıktı." (Aka Gündüz)
-
[isim]
Dudakların büzülerek veya parmağın dil üzerine getirilmesiyle çıkarılan ince ve tiz ses
- SALIK
-
-
[isim]
Tavsiye
- "Dün akşam, bana bu kahveyi salık verdikleri zaman bütün gece sevincimden gözüme uyku girmedi." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Olmuş veya olacak bir olay, bir olgu ile ilgili verilen bilgi, haber
-
[isim]
Tavsiye
- ÇALIK
-
-
[sıfat]
Çarpık
- "Ağzı burnu çalık."
-
Verev kesilmiş
- "Kumaşın bir yanı çalık."
-
Doğal olmaktan uzaklaşmış, kendi renginden olmayan
- "Aklı çalık. Rengi çalık."
-
Adı defterden silinmiş
-
Yüzünde çıban veya yara yeri olan
-
[isim]
Çıban yeri
-
[isim]
Koyunlarda çiçek hastalığı
-
[isim]
Çalgın
-
Yan yan giden
- "Çalık at."
-
[sıfat]
Çarpık