Sonunda lu olan 5 harfli 40 kelime var. LU ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde lu olan kelimeler listesine ya da başında lu olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- MUYLU
-
-
[isim]
Başka bir parça için dönme ekseni görevini yapan, silindir biçiminde parça
-
Bir milin yatağında dönmesini sağlayan bölüm
-
Bir top namlusunun iki yanına tutturulan miller
-
[isim]
Başka bir parça için dönme ekseni görevini yapan, silindir biçiminde parça
- BOYLU
-
-
[sıfat]
Boyu olan
- "Hatırlayabildiğim kadar annem orta boylu idi." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
Boyu benzerlerinden uzun olan
- "Sahneye birbirinden enli ve boylu dört taze birbiri ardınca girdi." (Halide Edip Adıvar)
-
[sıfat]
Boyu olan
- RUHLU
-
-
[sıfat]
Görünüşü veya ruhsal durumu herhangi bir nitelikte olan
- "Allah, ince ruhlu kibar yaratmıştı bu kızı." (Nezihe Araz)
-
Canlı, etkili
-
[sıfat]
Görünüşü veya ruhsal durumu herhangi bir nitelikte olan
- SUÇLU
-
-
Suç işlemiş, suçu olan (kimse), kabahatli, mücrim
- "Suçluların ani, delice hareketleri gizli kalabilirdi." (Aka Gündüz)
- "Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar kimse suçlu sayılmaz." (Anayasa)
-
Suç işlemiş, suçu olan (kimse), kabahatli, mücrim
- ÇOKLU
-
-
[sıfat]
İçinde birden çok işlev barındıran
-
[sıfat]
İçinde birden çok işlev barındıran
- TUĞLU
-
-
[sıfat]
Tuğu olan
-
[sıfat]
Tuğu olan
- YOLLU
-
-
[sıfat]
Yolu herhangi bir nitelikte olan
- "Bozuk yollu bir mahalle."
-
Çizgili
- "Sandığın altında, mor yollu beyaz bir iplik çul seriliydi." (Orhan Kemal)
-
Hızlı giden (taşıt)
- "Yollu gemi."
-
Kuralına uygun
- "Bu hiç de yollu bir iş değildi."
-
[zarf]
Herhangi bir nitelikte, biçimde
- "İlk teklifimde direnir yollu konuşmaya başladım." (Falih Rıfkı Atay)
-
[isim]
Kolayca elde edilen kadın
-
[sıfat]
Yolu herhangi bir nitelikte olan
- BUNLU
-
-
[sıfat]
Sıkıntılı
-
[sıfat]
Sıkıntılı
- HUYLU
-
-
[sıfat]
Herhangi bir huyu olan
- "Oğlum benden daha iyi huylu, daha ciddi olsun." (Refik Halit Karay)
-
İşkilli, kuşkulu
-
Ürkek, sinirli (binek hayvanı)
- "Bu at huyludur."
-
[sıfat]
Herhangi bir huyu olan
- SOYLU
-
-
[sıfat]
Doğuştan veya hükümdar buyruğuyla, bazı ayrıcalıklara sahip olan ve özel unvanlar taşıyan (kimse), asaletli, asil
- "Soylu kişidir, iyi bir öğrenim görmüştür, zekidir, yeteneklidir." (Necati Cumalı)
-
İyi tanınmış, köklü bir aileden gelen (kimse), necip, kişizade, asil
- "İzmir'in varlıklı ve soylu ailelerinden birinin tek erkek çocuğu." (Tarık Buğra)
-
Saygı uyandıran, yücelik taşıyan
- "Japonların soylu ve çetin savaşçılık gururuna, bu eğiliş ağır geldi." (Falih Rıfkı Atay)
-
Soyu iyi nitelikli olan, iyi cins soydan gelen (at vb.)
-
[sıfat]
Doğuştan veya hükümdar buyruğuyla, bazı ayrıcalıklara sahip olan ve özel unvanlar taşıyan (kimse), asaletli, asil
- KOLLU
-
-
[sıfat]
Kolu olan
- "Kollu sandalye."
-
Herhangi bir biçimde kolu olan
-
[sıfat]
Kolu olan
- MUMLU
-
-
[sıfat]
Mumu olan, mum konulmuş olan
- "Yedi mumlu pasta."
-
Muma batırılmış, mumla hazırlanmış olan
- "Mehmet geldiği zaman mektubu bitirmiş, mumlu çaputa sarmıştı" (Mustafa Necati Sepetçioğlu)
-
[sıfat]
Mumu olan, mum konulmuş olan
- HAVLU
-
-
[isim]
Vücudun çeşitli yerlerinin kurulanmasına yarar dokuma bez
- "Yüz havlusu. Hamam havlusu."
-
[isim]
Vücudun çeşitli yerlerinin kurulanmasına yarar dokuma bez
- POZLU
- ...
- SONLU
-
-
[sıfat]
Sonu olan, bitimli
- "Zamanın sonlu ve sonsuz akışları içinde iki yıl, kısa bir süredir." (Ahmet Cemal)
-
Sonu olan, sonsuz olmayan
-
[sıfat]
Sonu olan, bitimli
- TOZLU
-
-
[sıfat]
Toza bulanmış veya tozu olan
- "Çöl gibi tozlu yol bitmiyordu." (Ömer Seyfettin)
-
[sıfat]
Toza bulanmış veya tozu olan
- TOPLU
-
-
[sıfat]
Topu olan
- "Toplu tabanca."
-
Hepsi bir arada bulunan, toplanmış
- "Yol, toplu yaşamanın doğurduğu bir gereksinmeyi karşılamak için yapılır." (Necati Cumalı)
-
Birlikte yapılan, kombine
-
Düzenlenmiş, dağınık olmayan
- "Toplu bir oda."
-
Topunu, tamamını, bütününü içine alan
- "Toplu bir bakış."
-
Vücutça dolgun
-
[sıfat]
Topu olan
- MUTLU
-
-
[sıfat]
Mutluluğa erişmiş olan, ongun, mesut, bahtiyar
- "Bu yüz neşeli değil, taşkın denecek kadar mutlu idi." (Tarık Buğra)
-
Mutluluk veren
- "Mutlu bir olay."
-
[sıfat]
Mutluluğa erişmiş olan, ongun, mesut, bahtiyar
- BUTLU
-
-
[sıfat]
Budu olan
-
[sıfat]
Budu olan
- TONLU
-
-
[sıfat]
Ötümlü
-
[sıfat]
Ötümlü