Sonunda lu olan 5 harfli 40 kelime var. LU ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde lu olan kelimeler listesine ya da başında lu olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- TUŞLU
- ...
- MUMLU
-
-
[sıfat]
Mumu olan, mum konulmuş olan
- "Yedi mumlu pasta."
-
Muma batırılmış, mumla hazırlanmış olan
- "Mehmet geldiği zaman mektubu bitirmiş, mumlu çaputa sarmıştı" (Mustafa Necati Sepetçioğlu)
-
[sıfat]
Mumu olan, mum konulmuş olan
- MUYLU
-
-
[isim]
Başka bir parça için dönme ekseni görevini yapan, silindir biçiminde parça
-
Bir milin yatağında dönmesini sağlayan bölüm
-
Bir top namlusunun iki yanına tutturulan miller
-
[isim]
Başka bir parça için dönme ekseni görevini yapan, silindir biçiminde parça
- TOPLU
-
-
[sıfat]
Topu olan
- "Toplu tabanca."
-
Hepsi bir arada bulunan, toplanmış
- "Yol, toplu yaşamanın doğurduğu bir gereksinmeyi karşılamak için yapılır." (Necati Cumalı)
-
Birlikte yapılan, kombine
-
Düzenlenmiş, dağınık olmayan
- "Toplu bir oda."
-
Topunu, tamamını, bütününü içine alan
- "Toplu bir bakış."
-
Vücutça dolgun
-
[sıfat]
Topu olan
- MUŞLU
- ...
- TOZLU
-
-
[sıfat]
Toza bulanmış veya tozu olan
- "Çöl gibi tozlu yol bitmiyordu." (Ömer Seyfettin)
-
[sıfat]
Toza bulanmış veya tozu olan
- ÇORLU
-
-
[sıfat]
Hastalıklı, dertli
-
[sıfat]
Hastalıklı, dertli
- SONLU
-
-
[sıfat]
Sonu olan, bitimli
- "Zamanın sonlu ve sonsuz akışları içinde iki yıl, kısa bir süredir." (Ahmet Cemal)
-
Sonu olan, sonsuz olmayan
-
[sıfat]
Sonu olan, bitimli
- SOYLU
-
-
[sıfat]
Doğuştan veya hükümdar buyruğuyla, bazı ayrıcalıklara sahip olan ve özel unvanlar taşıyan (kimse), asaletli, asil
- "Soylu kişidir, iyi bir öğrenim görmüştür, zekidir, yeteneklidir." (Necati Cumalı)
-
İyi tanınmış, köklü bir aileden gelen (kimse), necip, kişizade, asil
- "İzmir'in varlıklı ve soylu ailelerinden birinin tek erkek çocuğu." (Tarık Buğra)
-
Saygı uyandıran, yücelik taşıyan
- "Japonların soylu ve çetin savaşçılık gururuna, bu eğiliş ağır geldi." (Falih Rıfkı Atay)
-
Soyu iyi nitelikli olan, iyi cins soydan gelen (at vb.)
-
[sıfat]
Doğuştan veya hükümdar buyruğuyla, bazı ayrıcalıklara sahip olan ve özel unvanlar taşıyan (kimse), asaletli, asil
- HUYLU
-
-
[sıfat]
Herhangi bir huyu olan
- "Oğlum benden daha iyi huylu, daha ciddi olsun." (Refik Halit Karay)
-
İşkilli, kuşkulu
-
Ürkek, sinirli (binek hayvanı)
- "Bu at huyludur."
-
[sıfat]
Herhangi bir huyu olan
- ÇOKLU
-
-
[sıfat]
İçinde birden çok işlev barındıran
-
[sıfat]
İçinde birden çok işlev barındıran
- NAMLU
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Tüfek, tabanca, top vb. ateşli silahların ucunda bulunan boru biçimindeki parça
-
Kasatura, kılıç, meç, bıçak vb. kesici silahların uzun ve keskin bölümü
-
[isim]
Tüfek, tabanca, top vb. ateşli silahların ucunda bulunan boru biçimindeki parça
- BOKLU
-
-
[sıfat]
Boku olan
-
Pis
-
[sıfat]
Boku olan
- TOKLU
-
-
[isim]
Bir yıllık kuzu
-
[isim]
Bir yıllık kuzu
- KUMLU
-
-
[sıfat]
İçinde kum bulunan
- "Kumlu toprak."
-
Çok ufak ve sık benekli
- "Kumlu kumaş."
-
[sıfat]
İçinde kum bulunan
- BOYLU
-
-
[sıfat]
Boyu olan
- "Hatırlayabildiğim kadar annem orta boylu idi." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
Boyu benzerlerinden uzun olan
- "Sahneye birbirinden enli ve boylu dört taze birbiri ardınca girdi." (Halide Edip Adıvar)
-
[sıfat]
Boyu olan
- DUŞLU
- ...
- TUZLU
-
-
[sıfat]
Tuzu olan
- "Dudaklarımda Boğaz havasının tuzlu lezzetiyle uyandım." (Yusuf Ziya Ortaç)
- "Bu eğlenti bize biraz tuzluya mal oldu." (Ercüment Ekrem Talu)
- "... kendisine tuzluya patlamıştı." (Halikarnas Balıkçısı)
-
Yapılışında tuz bulunan, tuzu çok olan
- "Bu yemek tuzlu olmuş."
-
Çok pahalı
-
[sıfat]
Tuzu olan
- TONLU
-
-
[sıfat]
Ötümlü
-
[sıfat]
Ötümlü
- ZORLU
-
-
[sıfat]
Güçlü, kuvvetli, şiddetli
- "Zorlu bir yağmur."
-
Tuttuğunu koparan, baskı yapabilecek ölçüde güçlü (kimse)
- "Ne zorlu bir amir olduğunu daha ilk gününden belli etti." (Haldun Taner)
-
Zor, güç yapılan
- "Millî Mücadelenin bazı zorlu safhalarında onun âdeta, işlere seyirci kalır gibi bir kayıtsız, ilgisiz duruşu olurdu ki..." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Zorbalık yapan
-
[sıfat]
Güçlü, kuvvetli, şiddetli