Sonunda le olan 8 harfli 31 kelime var. LE ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde le olan kelimeler listesine ya da başında le olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
E L Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
EL, LE
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- MÜNAKALE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Ulaşım
-
Bir şeyi bir yerden bir yere aktarma
-
[isim]
Ulaşım
- MUTEZİLE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kaderi inkâr ederek "kul, ettiklerinin yaratıcısıdır" diyen ve Tanrı'nın sıfatları konusunda sünnet ehlinden ayrılan bir felsefe
-
[isim]
Kaderi inkâr ederek "kul, ettiklerinin yaratıcısıdır" diyen ve Tanrı'nın sıfatları konusunda sünnet ehlinden ayrılan bir felsefe
- DEFAATLE
-
-
[zarf]
Çok kez, çok kere
-
[zarf]
Çok kez, çok kere
- UÇANKALE
- ...
- HAYRETLE
-
-
[zarf]
Şaşkınlıkla, şaşarak
- "İri kirpikli yeşil gözlerini kocaman kocaman açıp hayretle doktorun yüzüne baktı." (Haldun Taner)
-
[zarf]
Şaşkınlıkla, şaşarak
- SAADETLE
-
-
[zarf]
"Güle güle" anlamında esenleme sözü
-
[zarf]
"Güle güle" anlamında esenleme sözü
- BİLCÜMLE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Bütün, hep
- "Memurlarımıza, halkla temas eden bilcümle elemanlara, anlaşılır, yumuşak ve devlet memuruna yakışır bir Türkçe konuşmasını öğretsek..." (Burhan Felek)
-
[sıfat]
Bütün, hep
- AFİYETLE
-
-
ağız tadıyla, keyifle
- "Allah daha ziyade afiyet versin." (Necati Cumalı)
- "Cezveyi sürüyor, fincana boşaltıyor, kahveyi afiyetle içiyordu." (Sait Faik Abasıyanık)
-
ağız tadıyla, keyifle
- AKÇAKALE
- ...
- VARAGELE
-
-
[isim]
Bir şeyi, bir yerden bir yere çekerek götürüp getirmeye yarayan halat
-
Belirsizlik
- "Bir varagele içindeyiz. Mekanizmanın ipi ya şu yana ya bu yana ağdıracak ülkeyi." (Adalet Ağaoğlu)
-
[isim]
Bir şeyi, bir yerden bir yere çekerek götürüp getirmeye yarayan halat
- ŞİDDETLE
-
-
[zarf]
Güçlü bir biçimde
-
[zarf]
Güçlü bir biçimde
- MÜCADELE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Birbirlerine isteklerini kabul ettirmek için iki taraf arasında yapılan zorlu çalışma, savaş
-
Herhangi bir amaca erişmek, bir kuvvete karşı koyabilmek için bir kişi veya topluluğun güçlü, sürekli çabası, savaşım
- "Bu İslam merkezinde içten içe bir yığın mücadele vardı." (Ahmet Hamdi Tanpınar)
-
[isim]
Birbirlerine isteklerini kabul ettirmek için iki taraf arasında yapılan zorlu çalışma, savaş
- MÜDAHALE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Karışma, araya girme
- "Sözümü adi bir müdahale zanneder diye korktum." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
- "Katiyen, müzakereye müdahale etmeyeceğimi ve hiçbir söz söylemek niyetinde olmadığımı ... bildirdim." (Atatürk)
-
Bir dava sonucu verilecek olan kararın, dolaylı olarak etkileyeceği üçüncü kişilerin davaya katılmaları
-
[isim]
Karışma, araya girme
- MANİPÜLE
- ...
- MUKABELE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Karşılık verme, karşılama, karşılık
- "Dâhilî isyanlara mukabele ve mukavemet ettik." (Atatürk)
-
Karşı gelme, başkaldırma
-
Toplu yerlerde yüksek sesle hatim okunurken Kur'an okumasını bilenlerin gözleriyle Kur'an'ı takip etmesi, bilmeyenlerin dinlemesi
-
Karşılaştırma, karşılıklı yapılan okuma
-
[isim]
Karşılık verme, karşılama, karşılık
- VAKTİYLE
-
-
[zarf]
Bir zamanlar
- "Vaktiyle Harbiye Mektebinde Mustafa Kemal'e hocalık etmiş olan Miralay Esat Bey..." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Zamanında, uygun zamanda
-
Oldukça eski bir zamanda
-
[zarf]
Bir zamanlar
- KAPIKULE
-
-
[isim]
Eski kale ve saraylarda iki yanında korunma kuleleri bulunan anıtsal kapı
-
[isim]
Eski kale ve saraylarda iki yanında korunma kuleleri bulunan anıtsal kapı
- İSTİHALE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Biçim değiştirme
-
Başkalaşma
- "Hasan'ın gönlünü dolduran sevgi, artık bir istihale devresine giriyor gibiydi." (Osman Cemal Kaygılı)
-
Başkalaşım
-
[isim]
Biçim değiştirme
- GÜÇLÜKLE
-
-
[zarf]
Güç, kolay olmayan bir biçimde, zar zor
- "Kuş biraz havalanıp başka bir kayaya kadar güçlükle, zorlukla uçtu." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[zarf]
Güç, kolay olmayan bir biçimde, zar zor
- MUKAVELE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Sözleşme
- "Meşhur aktör davet edilmiş hatta mukavelesi bile yapılmak üzere imiş!" (Halit Fahri Ozansoy)
-
[isim]
Sözleşme