Sonunda le olan 5 harfli 43 kelime var. LE ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde le olan kelimeler listesine ya da başında le olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

E L Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler

2 Harfli Kelimeler

EL, LE

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

KİTLE

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] İnsan topluluğu
    • "Kendimi bu acı ve acıklı kitlenin bir parçası gibi hissediyordum." (Halide Edip Adıvar)
  2. Kütle

CÜMLE

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bir yargı bildirmek için tek başına çekimli bir fiil veya çekimli bir fiille kullanılan kelimeler dizisi, tümce
    • "Ben bu cümleyi üç defa okudum, hiçbir şey anlayamadım." (Bedri Rahmi Eyuboğlu)
  2. Dizge, sistem
  3. [sıfat] Bütün, hep
  4. [zamir] Herkes
    • "Cümleye uzun ömürler dilerim." (Burhan Felek)

ACELE

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Hızlı yapılan, çabuk, tez, ivedi
    • "Aman, acele etmeli, vakit geçiyor." (Sait Faik Abasıyanık)
    • "Satıcı aceleye getirerek elmanın çürüklerini vermiş."
  2. [zarf] Vakit geçirmeden, tez olarak
    • "Acele bir karar vermek ihtiyacındayım." (Peyami Safa)
    • "Acele etme, konuşuruz, sırası var." (Reşat Nuri Güntekin)
  3. [isim] Çabuk davranma

ADALE

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Kas
    • "Omuz adaleleri gelişmişti." (Çetin Altan)

İZALE

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Yok etme, giderme
    • "Ben sende hasıl olan fikirleri izale etmek isterim." (Memduh Şevket Esendal)

İKİLE
...
BÖYLE

  1. [sıfat] Bunun gibi, buna benzer
    • "Ah Şaban'ın böyle bir çocuğu, böyle bir karısı olsaydı!" (Halide Edip Adıvar)
  2. [zarf] Bu yolda, bu biçimde, hakeza
    • "Böyle acıklı şeyleri ne diye yazıyorum bilmem ki?" (Aka Gündüz)
  3. [zarf] Bu derece
    • "Böyle bir sevmek görülmemiştir." (Atilla İlhan)
  4. [zarf] İçinde "ne, nasıl" vb. sorular bulunan cümlelerin sonuna geldiğinde o cümlede anlatılan şeyin hoş karşılanmadığını veya ona şaşıldığını anlatan bir söz
    • "Maşallah, dedi, nereden teşrif böyle?" (Peyami Safa)

JİKLE

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Motorlu taşıtların yüksek devirde çalışması için fazla benzin akışını sağlayan alet

AMELE

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Gündelikle çalışan işçi, emekçi
    • "Tuğla harmanındaki ameleler etrafı aradılar." (Sait Faik Abasıyanık)

İSALE

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Akıtma

SİNLE

  1. [isim] Mezarlık

TİRLE

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Meme başı üzerine yerleştirilip sütün alınmasına yarayan araç

KELLE

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Koyun, kuzu ve keçinin pişirilmiş başı
    • "İşi besbelli acele imiş... Bir koşturur ki sanırsın kelle götürüyor." (Reşat Nuri Güntekin)
    • "Kimi kellesinden olur padişah olayım derken, kimi de yaka paça oturtulur tahtına." (Turan Oflazoğlu)
    • "Kelleyi koltuğun altına almışız, memleketteki pisliği kanımızla temizlemeye karar vermişiz." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
    • "Atı kimin evinde, kimin elinde bulursa onun kellesini vurduracakmış." (Yahya Kemal)
  2. Ekinlerde başak
    • "Aralarında yaşlı başlı, kelle kulak yerinde, efendiden adamlar da var." (Reşat Nuri Güntekin)
  3. Külçe biçimindeki şeker
    • "Şekerin kellesi yetmiş üç kuruştan satılıyor." (Atilla İlhan)
  4. Baş, kafa

İMALE

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bir tarafa yatırma, eğme
  2. Kısa okunması gereken heceyi ölçüye uydurmak için uzun okuma, zihaf karşıtı

KULLE

  1. [isim] Büyük bağ evi
    • "Bağdaki ailelerin bütün çocuklarını kulle dışında bir başka evde toplamışlardı." (Tarık Dursun K)

SUFLE

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Sahnedeki oyunculara, izleyicilere duyurmadan unutulmuş bir sözü veya cümleyi hatırlatma
  2. Un, şeker, yumurta vb. maddelerin muhallebi kıvamına gelinceye kadar çırpılıp pişirilmesiyle yapılan bir tür tatlı

GAİLE

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Sıkıntı, dert, keder, üzüntü
    • "Küçücük yaşta büyüklüğün olanca gaileleri kendi üzerlerine yığılmış kimseler görülür." (Ahmet Mithat)
    • "Devletin başına sayısız gaileler açmak yolunda hiçbir fırsatı kaçırmadı." (Samiha Ayverdi)
  2. Uğraştırıcı, pürüzlü iş, yük
    • "Otuz iki senelik bir saltanatın binbir gailesi ve bu en son yıllarda geçirdiği ağır hastalığın tesiri yüzünden o, kendisini çok yorulmuş, yıpranmış, çökmüş hissediyordu." (Nahid Sırrı Örik)
  3. İstenmeyen durum, baş belası

EGALE
...
İZOLE

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [sıfat] Yalıtılmış, tecrit edilmiş

MEHLE

  1. [isim] Kasaplık hayvanların omuz başından çıkan külbastılık veya pastırmalık yumuşak et

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü