Sonunda lan olan 5 harfli 14 kelime var. LAN ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde lan olan kelimeler listesine ya da başında lan olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A L N Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
LAN, NAL
2 Harfli Kelimeler
AL, AN, LA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- VOLAN
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Bir hareketi bir mekanizmaya aktaran veya makinelerde hareketin hızını düzgün tutmaya yarayan tekerlek
-
Kadın giysilerinin etek ucu, kol vb. yerlerine verev kesilmiş kumaştan yapılan süs
-
[isim]
Bir hareketi bir mekanizmaya aktaran veya makinelerde hareketin hızını düzgün tutmaya yarayan tekerlek
- KOLAN
-
-
[isim]
At, eşek vb. hayvanların semerini veya eyerini bağlamak için göğsünden aşırılarak sıkılan yassı kemer
- "Adam döndü, beygirinin semerini almak için kolanını çözmeye başladı." (Necati Cumalı)
- "Bana bak, Ali Çavuş, biz kimseyi soymuyoruz. Onlar kolan çekiyorlar, kolan çekmek nedir be? Dans etmekten farkı ne ki?" (Sait Faik Abasıyanık)
- "Bu salıncağın dibindeki tahtaya iki kız çıkmışlar, hafif hafif kolan vuruyorlardı." (Osman Cemal Kaygılı)
-
Dokuma, deri, kenevir vb. maddelerden yapılan yassı ve enlice bağ
-
Yünden veya iplikten yapılmış, üzeri işli ince kuşak
-
[isim]
At, eşek vb. hayvanların semerini veya eyerini bağlamak için göğsünden aşırılarak sıkılan yassı kemer
- FİLAN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[zamir]
Falan
-
[zamir]
Falan
- YALAN
-
-
[isim]
Aldatmak amacıyla bilerek ve gerçeğe aykırı olarak söylenen söz, kıtır
- "Yalanı en güzel kullanmış olanlar eski şarklılardır." (Ahmet Haşim)
- "Yalanını yakalamış gibi başını salladı. -Ya o mukaddes sular? Onlara ne diyeceksiniz azizim?" (Ömer Seyfettin)
-
[sıfat]
Gerçek olmayan, asılsız, uydurma
-
[isim]
Aldatmak amacıyla bilerek ve gerçeğe aykırı olarak söylenen söz, kıtır
- OĞLAN
-
-
[isim]
Erkek çocuk
- "Biraz sonra oğlan da doğrulup kızın karşısına geçti." (Osman Cemal Kaygılı)
-
Yetişkin erkek
- "Yakışıklı, erkek güzeli olmaya aday bir oğlandı." (Tarık Buğra)
-
İskambil kâğıtlarında genç erkek resimli kâğıt, bacak, vale
-
Cinsel bakımdan erkeklerin zevkine hizmet eden sapık erkek
-
[isim]
Erkek çocuk
- AKLAN
-
-
[isim]
Sularını bir denize veya göle gönderen bölge, maile
- "Karadeniz aklanı."
-
Bir dağ sırasının yamaçlarından her biri
-
[isim]
Sularını bir denize veya göle gönderen bölge, maile
- DALAN
-
-
[isim]
Lobi
-
Biçim, şekil
-
[isim]
Lobi
- NALAN
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
İnleyici, inleyen
-
[sıfat]
İnleyici, inleyen
- FALAN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[zamir]
Söylenmesi istenmeyen veya gerekli görülmeyen bir özel adın yerini tutan kelime, filan
- "Bana "falan geldi, falan gitti" diye anlatmaya başladı."
-
[isim]
Cümlede belirtilen nesne veya nesnelerden sonra gelerek "ve benzerleri" anlamında kullanılan bir söz
- "Hiç heyecan falan göstermiyor." (Ömer Seyfettin)
-
[sıfat]
Tarih, yer, kişi vb.nin önüne gelerek tekrarlanmak istenmeyen sözlerin yerine kullanılan kelime
- "Falan tarihte, falan yerde, falan kişi ile gezerken sizi gördüm."
-
[zamir]
Söylenmesi istenmeyen veya gerekli görülmeyen bir özel adın yerini tutan kelime, filan
- PALAN
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Genellikle eşeklere, bazen de atlara vurulan, kaşsız, enli, yayvan ve yumuşak bir çeşit eyer
-
[isim]
Genellikle eşeklere, bazen de atlara vurulan, kaşsız, enli, yayvan ve yumuşak bir çeşit eyer
- ASLAN
-
-
[isim]
Kedigillerden, Afrika'da ve Asya'da yaşayan, erkekleri yeleli, yırtıcı, uzunluğu 160 cm, kuyruğu 70 cm ve ucu püsküllü, çok koyu sarı renkli güçlü bir memeli türü, arslan
-
Gürbüz, cesur ve yiğit adam
-
[isim]
Kedigillerden, Afrika'da ve Asya'da yaşayan, erkekleri yeleli, yırtıcı, uzunluğu 160 cm, kuyruğu 70 cm ve ucu püsküllü, çok koyu sarı renkli güçlü bir memeli türü, arslan
- TALAN
-
-
[isim]
Dağıtma
- "Her uğradığı yerde çarşılar talandan geçer." (Falih Rıfkı Atay)
-
[isim]
Dağıtma
- KALAN
-
-
[sıfat]
Kalma işini yapan
-
Artan, mütebaki
- "Kalan on lirayı Aliş'e verdim." (Halikarnas Balıkçısı)
-
[isim]
Bir çıkarmanın sonucu
-
[isim]
Bölme işleminde bölünenden artan sayı
-
[sıfat]
Kalma işini yapan
- YILAN
-
-
[isim]
Sürüngenlerden, ayaksız, ince ve uzun olanların genel adı, yerdegezen
- "Ok yılanı. Su yılanı. Çıngıraklı yılan. Gözlüklü yılan."
-
[sıfat]
Sinsi ve hain
- "Gözlerinde ancak annemin bildiği bir yılan ışıltısıyla gülüyor." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
[isim]
Sürüngenlerden, ayaksız, ince ve uzun olanların genel adı, yerdegezen