Sonunda la olan 6 harfli 45 kelime var. LA ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde la olan kelimeler listesine ya da başında la olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A L Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
AL, LA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- ORANLA
- 
    - 
                        [zarf]
                    
                        Herhangi bir şeye göre, herhangi bir şeyle kıyaslayarak, nispeten
                    
                    - "Kahve caddeye oranla azıcık geride, bir bahçe içinde." (Salâh Birsel)
 
 
- 
                        [zarf]
                    
                        Herhangi bir şeye göre, herhangi bir şeyle kıyaslayarak, nispeten
                    
                    
- FASILA
- 
    Kelime Kökeni : Arapça - 
                        [isim]
                    
                        Aralık, ara, kesinti
                    
                    - "Kısa bir fasıladan sonra kadının sesi tekrar işitildi." (Reşat Nuri Güntekin)
- "Birer kart göndererek baş ağrılarından dolayı bu kabullere fasıla verdiğini bildirmişti." (Peyami Safa)
 
 
- 
                        [isim]
                    
                        Aralık, ara, kesinti
                    
                    
- EVVELA
- 
    Kelime Kökeni : Arapça - 
                        [zarf]
                    
                        Önce, ilk önce, ilkin
                    
                    - "Başını ellerinin içine alarak evvela kendini bir tartmak istedi." (Peyami Safa)
 
 
- 
                        [zarf]
                    
                        Önce, ilk önce, ilkin
                    
                    
- PUSULA
- 
    Kelime Kökeni : İtalyanca - 
                        [isim]
                    
                        Üzerinde kuzey-güney doğrultusunu gösteren bir mıknatıs iğnesi bulunan ve yön tespit etmek için kullanılan kadranlı araç
                    
                    - "Tam kutup noktasında pusula deli olmuş gibi dönmeye başlar." (Ömer Seyfettin)
- "Aramızda bir profesör, bir de doçent vardı, hepimiz çoktan pusulayı şaşırmıştık." (Bedri Rahmi Eyuboğlu)
 
 
- 
                        [isim]
                    
                        Üzerinde kuzey-güney doğrultusunu gösteren bir mıknatıs iğnesi bulunan ve yön tespit etmek için kullanılan kadranlı araç
                    
                    
- MAŞALA
- 
    Kelime Kökeni : Ermenice - 
                        [isim]
                    
                        Bağ ve bahçelerde kenarları set biçiminde birbirinden ayrılan, genellikle dikdörtgen toprak parçası
                    
                    
- 
                    
                        Gece avlarında kullanmak üzere yakılan, telden örülmüş sepet içinde veya bir sopa üzerinde bağ biçiminde yapılmış çıra
                    
                    
 
- 
                        [isim]
                    
                        Bağ ve bahçelerde kenarları set biçiminde birbirinden ayrılan, genellikle dikdörtgen toprak parçası
                    
                    
- PAROLA
- 
    Kelime Kökeni : İtalyanca - 
                        [isim]
                    
                        Askerlerin birbirlerini tanımalarını sağlayan ve kendi aralarında önceden kararlaştırdıkları kelime veya söz
                    
                    - "Bir asker uzaktan, görünmeyen bir yerden parola soruyordu." (Memduh Şevket Esendal)
 
- 
                    
                        Varılmak istenen amacı özetleyen söz
                    
                    - "Öyleyse ya istiklal ya ölüm! İşte hakiki kurtuluş isteyenlerin parolası bu olacaktı." (Atatürk)
 
- 
                    
                        Gizlilik ortamında insanların birbirini tanımalarını ve anlaşmalarını sağlayan işaret
                    
                    - "Eşinin balkona asacağı çamaşırların parolasından İngiliz polisinin o gün kendini evde arayıp aramadığını ve civarda nöbet tutup tutmadığını anlar." (Haldun Taner)
 
 
- 
                        [isim]
                    
                        Askerlerin birbirlerini tanımalarını sağlayan ve kendi aralarında önceden kararlaştırdıkları kelime veya söz
                    
                    
- GÜVELA
- 
    - 
                        [isim]
                    
                        Açık yeşil, maviye çalan göz rengi
                    
                    
- 
                        [sıfat]
                    
                        Bu renkte olan
                    
                    - "Karabuğday rengindeki esmer simasının üzerinde bir çift duru bakışlı güvela gözleri vardı." (Ercüment Ekrem Talu)
 
 
- 
                        [isim]
                    
                        Açık yeşil, maviye çalan göz rengi
                    
                    
- İPTİLA
- 
    Kelime Kökeni : Arapça - 
                        [isim]
                    
                        Düşkünlük, tiryakilik
                    
                    - "Süse ve mücevhere iptilasını anlatmak için yapılan mübalağalara inanmak lazım." (Peyami Safa)
 
 
- 
                        [isim]
                    
                        Düşkünlük, tiryakilik
                    
                    
- MUALLA
- 
    Kelime Kökeni : Arapça - 
                        [sıfat]
                    
                        Yüksek, yüce
                    
                    
 
- 
                        [sıfat]
                    
                        Yüksek, yüce
                    
                    
- PEKALA
- ...
- İNATLA
- ...
- VİYOLA
- 
    Kelime Kökeni : İtalyanca - 
                        [isim]
                    
                        Kemana benzer, kemandan büyük bir çalgı, alto
                    
                    
 
- 
                        [isim]
                    
                        Kemana benzer, kemandan büyük bir çalgı, alto
                    
                    
- FAZILA
- ...
- TABELA
- 
    Kelime Kökeni : İtalyanca - 
                        [isim]
                    
                        Üzerinde tanıtıcı, belirtici bir yazı, açıklama, işaret veya resim bulunan, tahta veya sac parçası, levha
                    
                    - "Birinci kata çıkıyorum, tabelalara bakıyorum, aradığımı bulamıyorum." (Refik Halit Karay)
 
- 
                    
                        Hastane, yatılı okul, askerî birlik gibi toplu yemek verilen yerlerde, günlük yemek için çıkarılan erzakın türünü, miktarını gösteren çizelge
                    
                    
- 
                    
                        Hastanelerde her hastanın gündelik yemek ve ilacının yazıldığı kâğıt
                    
                    
 
- 
                        [isim]
                    
                        Üzerinde tanıtıcı, belirtici bir yazı, açıklama, işaret veya resim bulunan, tahta veya sac parçası, levha
                    
                    
- ANGOLA
- ...
- KABALA
- 
    Kelime Kökeni : İngilizce - 
                        [isim]
                    
                        Doğaüstü varlıklarla ilişki kurma sanatı
                    
                    
- 
                    
                        Yahudilerde, yazılı olarak konulmuş olan Tanrı kanunlarının yanında, ağızdan ağıza geçen din buyruklarının, İbrani felsefesinin ve efsane yazılarının tamamı
                    
                    
- 
                    
                        Bu öğretinin yandaşlarının tamamı
                    
                    
 
- 
                        [isim]
                    
                        Doğaüstü varlıklarla ilişki kurma sanatı
                    
                    
- FANİLA
- 
    Kelime Kökeni : İtalyanca - 
                        [isim]
                    
                        Genellikle ince pamuk ipliğinden dokunmuş, ten üzerine giyilen iç çamaşırı
                    
                    - "Nihat'ı birkaç fanila ile sımsıkı giydirerek bitişik odada, karyolaya oturttu." (Peyami Safa)
 
- 
                        [sıfat]
                    
                        Yumuşak yünden örülmüş veya dokunmuş, hafif ve gevşek (kumaş)
                    
                    - "Fanila örtü."
 
 
- 
                        [isim]
                    
                        Genellikle ince pamuk ipliğinden dokunmuş, ten üzerine giyilen iç çamaşırı
                    
                    
- İPSALA
- ...
- HASILA
- 
    Kelime Kökeni : Arapça - 
                        [isim]
                    
                        Bir işten elde edilen sonuç
                    
                    
 
- 
                        [isim]
                    
                        Bir işten elde edilen sonuç
                    
                    
- ŞAŞULA
- ...
