Sonunda la olan 5 harfli 44 kelime var. LA ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde la olan kelimeler listesine ya da başında la olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A L Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
AL, LA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- TONLA
-
-
[zarf]
Pek çok
- "Bizde ondan tonla var."
-
[zarf]
Pek çok
- SIĞLA
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Günlük ağacı
-
[isim]
Günlük ağacı
- TAALA
- ...
- HIZLA
-
-
[zarf]
Çabucak
-
[zarf]
Çabucak
- GAZLA
-
-
"defol, git!" anlamında kullanılan bir söz
- "Tahtakurularını öldürmek için somyayı gazladı."
-
"defol, git!" anlamında kullanılan bir söz
- KUKLA
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Hareketli yerleri iplikle sanatçının parmaklarına bağlanarak veya eldiven gibi bir kesiti kullanarak bir perdenin üzerinden oynatılan, bez, karton vb. hafif nesnelerden yapılmış insan ve hayvan figürleri
- "Salıncağın üzerindeki kızlar, iki zarif kukla gibi fıldır fıldır dönüyorlardı." (Osman Cemal Kaygılı)
-
Ayakları olmayan, alttan içine el sokularak oynatılan çeşitli nesnelerden yapılmış bebek
-
Bu bebeklerle oynatılan oyun
-
Başkasının etkisinde olan, onun isteklerine göre davranan (kimse)
-
[isim]
Hareketli yerleri iplikle sanatçının parmaklarına bağlanarak veya eldiven gibi bir kesiti kullanarak bir perdenin üzerinden oynatılan, bez, karton vb. hafif nesnelerden yapılmış insan ve hayvan figürleri
- GIRLA
-
-
[zarf]
Alabildiğine, çokça
- "Elbette ya... O köşkte uşaklar, bahçıvanlar gırla." (Haldun Taner)
- "Park enikonu bir olay, tebrik ve övgüler gırla gidiyor." (Tarık Buğra)
-
[zarf]
Alabildiğine, çokça
- UKALA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Kendini akıllı ve bilgili sanan, bilgiçlik taslayan (kimse)
- "Bu miskin ve ukala herifi sepetledi." (Haldun Taner)
-
[sıfat]
Kendini akıllı ve bilgili sanan, bilgiçlik taslayan (kimse)
- VİGLA
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Savaş ve ticaret gemilerinin direklerine ve dalyanlarda dikine gömülmüş gönderler üzerine gözcülerin nöbet tutmaları için yapılmış yer
-
[isim]
Savaş ve ticaret gemilerinin direklerine ve dalyanlarda dikine gömülmüş gönderler üzerine gözcülerin nöbet tutmaları için yapılmış yer
- BUZLA
-
-
[isim]
Deniz suyunun donmasıyla kutup bölgelerinde oluşan buz alanı, bankiz, aysfilt
-
[isim]
Deniz suyunun donmasıyla kutup bölgelerinde oluşan buz alanı, bankiz, aysfilt
- KİKLA
-
-
[isim]
Lapinagillerden, güzel renkli, 50 cm uzunluğunda bir balık (Labrus berggylta)
-
[isim]
Lapinagillerden, güzel renkli, 50 cm uzunluğunda bir balık (Labrus berggylta)
- BAKLA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Baklagillerden, yurdumuzun her yerinde yetiştirilen, yeşil kabuklu ve taneli bir bitki (Vicia faba)
- "Ablam baklaları birer birer ağzından çıkarınca durumun vahimliği gözlerimin önüne serilmişti." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Bu bitkinin yeşil ürünü veya kuru tanesi
- "Bırak muamma konuşmayı / Çıkar ağzından baklayı / Bahtımız aydınlanıversin." (Cahit Sıtkı Tarancı)
-
Bir zinciri oluşturan halka veya parçalardan her biri
-
[isim]
Baklagillerden, yurdumuzun her yerinde yetiştirilen, yeşil kabuklu ve taneli bir bitki (Vicia faba)
- PUFLA
-
-
[isim]
Perde ayaklılardan, Kuzey Kutbu'na yakın yerlerde, İskandinavya kıyılarında yaşayan, ince ve yumuşak tüyleri için avlanan bir kuş (Somateria)
- "Pufla gibi yastık."
-
[sıfat]
Bu kuşun tüyleriyle doldurulmuş
- "Tek atlı arabasının pufla ipek şiltesine uzanmış, kuş tüyünden, iri, pembe yastıklara dayanmış, gözleri açık, uyur gibi duran Masume Hanım, yoldan yaya geçenleri hiç görmüyordu." (Ömer Seyfettin)
-
[isim]
Perde ayaklılardan, Kuzey Kutbu'na yakın yerlerde, İskandinavya kıyılarında yaşayan, ince ve yumuşak tüyleri için avlanan bir kuş (Somateria)
- MUFLA
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Cisimleri, aleve değdirmeden ateşin etkisine uğratmak için kullanılan büyük toprak kap
-
Porselen fırını
-
[isim]
Cisimleri, aleve değdirmeden ateşin etkisine uğratmak için kullanılan büyük toprak kap
- ÇAĞLA
-
-
[isim]
Badem, kayısı, erik vb. tek çekirdekli yemişlerin körpeyken yenilebilen ham şekli
-
[isim]
Badem, kayısı, erik vb. tek çekirdekli yemişlerin körpeyken yenilebilen ham şekli
- KUMLA
-
-
[isim]
Kumluk yer, geniş kumsal, plaj
-
Güneş banyosu yapmak için düzenlenmiş kumsal
-
[isim]
Kumluk yer, geniş kumsal, plaj
- TAKLA
-
-
[isim]
Elleri yere koyduktan sonra ayakları kaldırıp vücudu üstten aşırtarak öne veya arkaya yapılan dönme hareketi
- "Sizin için Türkçenin cambazıdır, kafiyelere taklalar attırır, dedi." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
Otomobil, kamyon vb. devrilip yuvarlanma
- "Biz senin yaşındayken iki altına takla atardık." (Falih Rıfkı Atay)
-
Uçak, güvercin vb.nin uzunlamasına veya yanlamasına dönme hareketi
-
[isim]
Elleri yere koyduktan sonra ayakları kaldırıp vücudu üstten aşırtarak öne veya arkaya yapılan dönme hareketi
- YAYLA
-
-
[isim]
Akarsularla derin bir biçimde yarılmış, parçalanmış, üzerinde düzlüklerin belirgin olarak bulunduğu, deniz yüzeyinden yüksek yeryüzü parçası, plato
- "Geceleri yaylalar ayaz olur, adamı üşütür." (Memduh Şevket Esendal)
-
Dağlık, yüksek bölgelerde, kışın hayat şartları güç olduğu için boş bırakılan, yazın havası iyi ve serin olan, hayvan otlatma veya dinlenme yeri
-
[isim]
Akarsularla derin bir biçimde yarılmış, parçalanmış, üzerinde düzlüklerin belirgin olarak bulunduğu, deniz yüzeyinden yüksek yeryüzü parçası, plato
- FAZLA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
Gereğinden, alışılmıştan çok, aşırı olan, ziyade
- "Yaşamak için çok zorluk çekiyordu. Fazla olarak hastaydı." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Daha çok, aşkın
- "Biz ancak Cumhuriyet devrinde elli yıldan fazla bir barış devri geçirmişiz." (Burhan Felek)
-
Artmış olan
- "Fazla ekmeğiniz var mı?"
-
[zarf]
Gereksiz, yersiz bir biçimde
- "Fazla konuşma yeter."
-
[zarf]
Gereğinden, alışılmıştan çok olarak
-
Gereğinden, alışılmıştan çok, aşırı olan, ziyade
- ZORLA
-
-
[zarf]
Zor kullanarak, cebren, zecren, metazori
- "Ona da bu hakikati zorla kabul ettirecekti." (Ömer Seyfettin)
-
İstemeyerek, isteksiz olarak, zoraki
- "Adama beş lira verdik, zorla başımızdan savdık." (Burhan Felek)
-
[zarf]
Zor kullanarak, cebren, zecren, metazori