Başında la olan 7 harfli 51 kelime var. La ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde la olan kelimeler listesine ya da sonu la ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında la bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A L Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
AL, LA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- LAHAVLE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[ünlem]
Sabrın tükendiğini belirtmek için söylenen bir söz
- "Cömertliği karşısında olduğumu anlayınca lahavle çekip yola devam ettim." (Ahmet Rasim)
-
[ünlem]
Sabrın tükendiğini belirtmek için söylenen bir söz
- LASTEKS
-
Kelime Kökeni : İngilizce
-
[isim]
Kauçuk, ipek, pamuk veya yün karışımı bir tür yapma kumaş
-
[sıfat]
Bu kumaştan yapılmış olan
- "Lasteks mayo."
-
[isim]
Kauçuk, ipek, pamuk veya yün karışımı bir tür yapma kumaş
- LAĞIMCI
-
-
[isim]
Pis su kanallarını açıp temizleyen işçi
-
Düşman kalelerini yıkmak için lağım kazan asker
-
[isim]
Pis su kanallarını açıp temizleyen işçi
- LANGIRT
-
-
[isim]
Dikdörtgen masa üzerinde türlü aletleri yönetmek yoluyla küçük topları belirli deliklere sokmak veya bu deliklere girmesini önlemek amacına dayanan oyun
-
[isim]
Dikdörtgen masa üzerinde türlü aletleri yönetmek yoluyla küçük topları belirli deliklere sokmak veya bu deliklere girmesini önlemek amacına dayanan oyun
- LAFAZAN
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Geveze
- "Çok lafazan ve bilgilisiniz ama jeton sizde biraz geç düşüyor anlaşılan." (Haldun Taner)
-
[sıfat]
Geveze
- LALELİK
-
-
[isim]
Osmanlı seramik ve cam sanatının güzel örneklerinden olan ve içine lale konulan vazo
-
[isim]
Osmanlı seramik ve cam sanatının güzel örneklerinden olan ve içine lale konulan vazo
- LAMBADA
-
-
[isim]
Güney Amerika'da yapılan bir dans
-
Bu dansın müziği
-
[isim]
Güney Amerika'da yapılan bir dans
- LATASIZ
-
-
[sıfat]
Latası olmayan
-
[sıfat]
Latası olmayan
- LAKAYIT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
İlgisiz, aldırmaz, umursamaz, kayıtsız
- "Yüzündeki gülümseyiş geçti, yeniden lakayıt, uzak ve donmuş hâlini takındı." (Sait Faik Abasıyanık)
- "Onun gözyaşlarına lakayıt kalmak mecburiyetinde bulunuyorum." (Memduh Şevket Esendal)
-
[zarf]
İlgisiz, aldırmaz, umursamaz, kayıtsız bir biçimde
-
[sıfat]
İlgisiz, aldırmaz, umursamaz, kayıtsız
- LALEZAR
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Lale yetiştirilen yer, lale bahçesi
-
[isim]
Lale yetiştirilen yer, lale bahçesi
- LAMEKAN
- ...
- LANOLİN
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Yapağıdan elde edilen, eczacılıkta ve parfümeride kullanılan, sarımtırak renkte bir yağ
-
[isim]
Yapağıdan elde edilen, eczacılıkta ve parfümeride kullanılan, sarımtırak renkte bir yağ
- LANGUST
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Kabuklulardan, makasları olmaması, duyargalarının daha uzun ve güçlü olmasıyla ıstakozdan ayrılan, eti için avlanan bir deniz hayvanı (Palinurus vulgaris)
-
[isim]
Kabuklulardan, makasları olmaması, duyargalarının daha uzun ve güçlü olmasıyla ıstakozdan ayrılan, eti için avlanan bir deniz hayvanı (Palinurus vulgaris)
- LACEREM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[zarf]
Elbette
-
[zarf]
Elbette
- LATERNA
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Kolu çevrilerek çalınan, sandık biçiminde bir tür org
- "İlkin laterna eşliğinde sirtakiler yapıldı, sonra hızlı danslara geçildi." (Haldun Taner)
-
[isim]
Kolu çevrilerek çalınan, sandık biçiminde bir tür org
- LAKLAKA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Gereksiz, anlamsız, boş söz
-
[isim]
Gereksiz, anlamsız, boş söz
- LANSMAN
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Tanıtım
-
[isim]
Tanıtım
- LAYEMUT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Ölümsüz, ölmez
-
[sıfat]
Ölümsüz, ölmez
- LALANGA
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Yağda kızartılarak üzerine şeker veya şerbet dökülen bir hamur tatlısı
- "Rana bir lalanga yapar, alimallah parmaklarını yalarsın." (Ercüment Ekrem Talu)
-
[isim]
Yağda kızartılarak üzerine şeker veya şerbet dökülen bir hamur tatlısı
- LAKIRTI
-
-
[isim]
Söz, laf
- "Biz burada lakırtıya başlayalı iki dakika ya oldu ya olmadı." (Peyami Safa)
- "Sonra tahsisat yoktur, gelecek sene bütçesine para konulacak diye lakırtı çıkardılar." (Memduh Şevket Esendal)
- "Bir gün sinirli olur da ters bir lakırtı ederse ben susarım." (Memduh Şevket Esendal)
- "Birbirine lakırtı yetiştirmeye, cevap bulmaya çalışıyorlar ." (Memduh Şevket Esendal)
-
Boş söz, dedikodu, laf
- "Lakırtıdır o, aldırma!"
-
[isim]
Söz, laf