Sonunda l olan 5 harfli 327 kelime var. L harfi ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde l harfi olan kelimeler listesine ya da başında l harfi olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- İŞKAL
- ...
- ÇEPEL
-
-
[isim]
Kir, bulaşık, çamur, pislik
-
Ürüne karışmış yabancı madde
- "Üzümün çepelini ayıkladı."
-
Çalı çırpı
-
Bozuk, kapalı, yağmurlu hava
- "Şu saatte kar yağıyordur, daha fenası hava çepeldir, sokaklar çamurludur." (Refik Halit Karay)
-
[isim]
Kir, bulaşık, çamur, pislik
- MELAL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Can sıkıntısı, usanç
- "Melalimizi avutmak için bin türlü eğlence, bin türlü zevk icat ettik." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Üzüntü, hüzün, dert
- "Her zaman, doğduğu, çocukluğunu geçirdiği memleketin rüzgârlarıyla bir melal duyardı." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[isim]
Can sıkıntısı, usanç
- CIBIL
-
-
[sıfat]
Çıplak
-
Yoksul, parasız, geçim darlığı çeken
-
[sıfat]
Çıplak
- İNCİL
- ...
- ÜSTEL
-
-
[sıfat]
Üstü olan
-
[sıfat]
Üstü olan
- REZİL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Alçak, aşağılık
- "Sadece rezil etmekle kalmayacağım, hapse de tıktıracağım." (Peyami Safa)
- "Parmaklarının bileğime yapışacağından ve daha fazla rezil olacağımdan şüphe etmiyordum." (Reşat Nuri Güntekin)
- "Hasan, bu dediğini yapsaydı, dört başı mamur bir dayak yiyip âleme rezil rüsva olacaktı." (Osman Cemal Kaygılı)
- "Şu gömleğe bak, rezili çıkmış!" (Çetin Altan)
-
[sıfat]
Alçak, aşağılık
- ZÜLAL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Saf, tatlı su
-
[isim]
Saf, tatlı su
- TÖZEL
-
-
[sıfat]
Tözle ilgili
-
[sıfat]
Tözle ilgili
- MİSEL
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Koloit iyonlarında molekül yığılmasından oluşan ve yalnız başına koloidin bütün niteliğini taşıdığı kabul edilen bölüm
-
[isim]
Koloit iyonlarında molekül yığılmasından oluşan ve yalnız başına koloidin bütün niteliğini taşıdığı kabul edilen bölüm
- REMİL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kumda birtakım çizgiler çizerek fala bakma
- "Ondan sonra bakıcı hoca remil atsa nerede olduğumu bulamaz." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
Bu biçimde bakılan fal
-
[isim]
Kumda birtakım çizgiler çizerek fala bakma
- İKMAL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Eksik bir şeyi tamamlama, daha iyi duruma getirme, bütünleme
- "... kolordu ikmaliyle ilgili bir iş için görevli olarak gelmiş." (Atilla İlhan)
- "İkmale kalmış zengin çocuklarına hususi ders veriyorum." (Haldun Taner)
-
Bitirme
- "Her neyse otur bakalım karşıma da hatıratımı ikmal edeyim!" (Refik Halit Karay)
-
Cümlenin, dizenin anlamını sonra gelen cümle veya dize ile tamamlama
-
[isim]
Eksik bir şeyi tamamlama, daha iyi duruma getirme, bütünleme
- MASAL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Genellikle halkın yarattığı, hayale dayanan, sözlü gelenekte yaşayan, çoğunlukla insanlar, hayvanlar ile cadı, cin, dev, peri vb. varlıkların başından geçen olağanüstü olayları anlatan edebî tür
- "Masal olsun roman olsun, ikisi de anlatı sanatıdır." (Necati Cumalı)
-
Boş, boşuna söylenmiş söz
- "Müttefikler karşı hücuma geçtikten sonra, milleti aynı masalla uyutmak olanaksızlaştı." (Haldun Taner)
-
Değersiz, önemsiz şey
- "Yaratıcı gücü kalmayan bir yazıcı bir masaldan başka nedir?" (Halide Edip Adıvar)
-
[isim]
Genellikle halkın yarattığı, hayale dayanan, sözlü gelenekte yaşayan, çoğunlukla insanlar, hayvanlar ile cadı, cin, dev, peri vb. varlıkların başından geçen olağanüstü olayları anlatan edebî tür
- NİPEL
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
İki bağlantı parçasını birbirine yakın olarak eklemekte kullanılan özel parça
-
[isim]
İki bağlantı parçasını birbirine yakın olarak eklemekte kullanılan özel parça
- TEVİL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir sözü veya davranışı görünür anlamından başka bir anlamda kabul etme, çevri
- "Bu münasebetsizliği tevil edecek kimsede kudret kalmamıştı." (Sermet Muhtar Alus)
- "Ne kadar inkâr etse hırsızlığı tevil götürmüyordu." (Ömer Seyfettin)
-
[isim]
Bir sözü veya davranışı görünür anlamından başka bir anlamda kabul etme, çevri
- KURAL
-
-
[isim]
Bir sanata, bir bilime, bir düşünce ve davranış sistemine temel olan, yön veren ilke, nizam
- "Dil bilgisi kuralları."
-
Davranışlarımıza yön veren, uyulması gereken ilke
- "O yirmi beş yaşına kadar umumi kurallara, yargılara sığmayan bir hayat yaşamıştır." (Halide Edip Adıvar)
-
[isim]
Bir sanata, bir bilime, bir düşünce ve davranış sistemine temel olan, yön veren ilke, nizam
- LÜGOL
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Yüz birim suya bir birim iyodo-iyodür katılarak oluşturulan güçlü bir çözelti
-
[isim]
Yüz birim suya bir birim iyodo-iyodür katılarak oluşturulan güçlü bir çözelti
- NİCEL
-
-
[sıfat]
Nicelik bakımından, nicelikle ilgili, kantitatif
-
[sıfat]
Nicelik bakımından, nicelikle ilgili, kantitatif
- KITAL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Vuruşma, birbirini öldürme
-
Savaş
-
[isim]
Vuruşma, birbirini öldürme
- ALKOL
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Bira, şarap vb. sıvıların veya pancar, patates nişastasının şekere dönüştürülmesi sonucu ortaya çıkan glikoz çözeltilerin mayalaşmış özlerinin damıtılmasıyla elde edilen, kokulu, uçucu, yanıcı, renksiz sıvı, ispirto, etanol, etil alkol
-
Her türlü alkollü içki
- "Nefesleri alkol kokan bu kimseler pis paçavralar giyinmişlerdi." (Peyami Safa)
-
[isim]
Bira, şarap vb. sıvıların veya pancar, patates nişastasının şekere dönüştürülmesi sonucu ortaya çıkan glikoz çözeltilerin mayalaşmış özlerinin damıtılmasıyla elde edilen, kokulu, uçucu, yanıcı, renksiz sıvı, ispirto, etanol, etil alkol