Başında kıra olan 18 kelime var. Kıra ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde kıra olan kelimeler listesine ya da sonu kıra ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında kıra bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
KIRAATHANECİLİK
KIRAATHANECİ
KIRAÇLAŞMAK
KIRAATHANE, KIRABİLMEK, KIRAÇLAŞMA
KIRABİLME
KIRAÇLIK, KIRAĞILI, KIRATLIK
KIRACAK, KIRANTA
KIRAAT, KIRAĞI
KIRAÇ, KIRAN, KIRAT, KIRAY
A I K R Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
4 Harfli Kelimeler
ARIK, IRAK, KARI, RAKI
3 Harfli Kelimeler
AKI, ARI, ARK, IRA, IRK, KAR, KIR
2 Harfli Kelimeler
AK, AR, IR, RA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- KIRAATHANECİLİK
-
-
[isim]
Kıraathaneci olma durumu
-
[isim]
Kıraathaneci olma durumu
- KIRAATHANECİ
-
-
[isim]
Kıraathane işleten kimse
-
[isim]
Kıraathane işleten kimse
- KIRAÇLAŞMAK
-
-
[nsz]
Kıraç duruma gelmek, verimsizleşmek
-
[nsz]
Kıraç duruma gelmek, verimsizleşmek
- KIRABİLMEK
- ...
- KIRAÇLAŞMA
-
-
[isim]
Kıraçlaşmak işi
-
[isim]
Kıraçlaşmak işi
- KIRAATHANE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kahve, kahvehane
- "Burasını otel mi zannettin, kıraathane mi?" (Sait Faik Abasıyanık)
-
Müşterilerinin okumaları için gazete ve dergi bulunduran geniş, temiz ve iyi döşenmiş kahvehane
-
[isim]
Kahve, kahvehane
- KIRABİLME
- ...
- KIRAĞILI
-
-
[sıfat]
Kırağısı olan
- "İşte niyetim o vergili, kırağılı, o tohumu çürüklü topraktan çok, denizle uğraşmak." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[sıfat]
Kırağısı olan
- KIRAÇLIK
-
-
[isim]
Kıraç olma durumu veya kıraç yer
- "O bölge kıraçlıktır."
-
[isim]
Kıraç olma durumu veya kıraç yer
- KIRATLIK
-
-
Herhangi bir kırat değerinde olan (taş)
- "On kıratlık pırlanta."
-
Herhangi bir nitelikte, değerde olan
-
Herhangi bir kırat değerinde olan (taş)
- KIRACAK
-
-
[isim]
Nalbantların atın tırnağını kesmek için kullandıkları keskin demir alet
-
[isim]
Nalbantların atın tırnağını kesmek için kullandıkları keskin demir alet
- KIRANTA
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[sıfat]
Saçları ağarmaya başlamış (erkek)
- "Yeni şube reisi, kırk beşlik, ellilik, kıranta, ağzı kalabalık bir adam." (Memduh Şevket Esendal)
-
İlerlemiş yaşına rağmen bakımlı, özenli (erkek)
-
Kırlaşmış (saç, sakal)
- "Erkek, tıraşı uzamış kıranta saçlı, kırk yaşlarında bir köylüydü." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[sıfat]
Saçları ağarmaya başlamış (erkek)
- KIRAAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Okuma
- "Orada da bu gece kıraatleri devam ediyordu." (Hüseyin Cahit Yalçın)
-
Kur'an'ı belli kural ve işaretlere göre okuma
- "Olsa olsa mevzun cümlelerden mürekkep bir parçayı iyi kıraat etmiş olur." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
[isim]
Okuma
- KIRAĞI
-
-
[isim]
Su buğusunun soğuk havalarda, yerde, bitkiler, ağaçlar ve öteki nesneler üzerinde donmasıyla oluşan ince su damlacıkları
- "Sedef parçasını hemen aşağıya düşecek bir kırağı damlası gibi parlatıyordu." (Refik Halit Karay)
-
[isim]
Su buğusunun soğuk havalarda, yerde, bitkiler, ağaçlar ve öteki nesneler üzerinde donmasıyla oluşan ince su damlacıkları
- KIRAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Elmas, zümrüt vb. değerli taşların tartısında kullanılan, 0,20043 g olan ağırlık ölçü birimi
- "Yüzlerini görür görmez, aşağıdaki misafirlerinin kıratlarını ölçmüştüm." (Ercüment Ekrem Talu)
-
Nitelik, değer, düzey, seviye
- "Karşısındaki oyuncu belki de orta kıratı hiçbir zaman geçmeyen birisi idi." (Tarık Buğra)
-
[isim]
Elmas, zümrüt vb. değerli taşların tartısında kullanılan, 0,20043 g olan ağırlık ölçü birimi
- KIRAY
-
-
[isim]
Yol kesen, asi
-
Genç, delikanlı
-
[isim]
Yol kesen, asi
- KIRAN
-
-
[sıfat]
Kırma işini yapan (kimse)
- "Taş kıran işçiler."
- "Bu yıl sığırlara kıran girdi."
-
[isim]
Bir topluluğun ve özellikle hayvanların büyük bir bölümünü yok eden hastalık veya başka neden, ölet, afet
- "Kıranları ve zelzeleleri, feyezanları ve harpleri görmüşlerdir." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[sıfat]
Kırma işini yapan (kimse)
- KIRAÇ
-
-
Verimsiz veya susuz, bitek olmayan (toprak)
-
Verimsiz veya susuz, bitek olmayan (toprak)