Başında kö olan 6 harfli 25 kelime var. Kö ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde kö olan kelimeler listesine ya da sonu kö ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında kö bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
K Ö Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
ÖK
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- KÖLECİ
-
-
[isim]
Karıncaların başka türlerin yuvalarını talan etmesi durumu
-
[isim]
Karıncaların başka türlerin yuvalarını talan etmesi durumu
- KÖREŞE
-
-
[isim]
Yerdeki karın yüzünde buz tutmuş olan tabaka
-
[isim]
Yerdeki karın yüzünde buz tutmuş olan tabaka
- KÖREBE
-
-
[isim]
Gözleri bağlı olan ebenin, oyuna katılan öteki çocukları yakalamaya çalıştığı çocuk oyunu
-
[isim]
Gözleri bağlı olan ebenin, oyuna katılan öteki çocukları yakalamaya çalıştığı çocuk oyunu
- KÖKSÜZ
-
-
[sıfat]
Kökü olmayan
-
Temeli, dayanağı veya aslı olmayan
- "Açık seçik bilgilere dayanmayan bir memleket sevgisinin ne kadar köksüz, ne kadar verimsiz olduğunu acı acı düşündüm." (Bedri Rahmi Eyuboğlu)
-
[sıfat]
Kökü olmayan
- KÖKTEŞ
-
-
[sıfat]
Aynı kökten gelen çeşitli yapı ve görevi olan (kelimeler): Sevgi, sevinç, sevme; vergi, verim, veri; başlık, başlangıç, başkan gibi
-
[sıfat]
Aynı kökten gelen çeşitli yapı ve görevi olan (kelimeler): Sevgi, sevinç, sevme; vergi, verim, veri; başlık, başlangıç, başkan gibi
- KÖSTEK
-
-
[isim]
Saat, kılıç, anahtar vb.nin ucuna takılan zincir
- "Koltuklara kurulur, altın kösteklerini parmakları ile çevirir." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Koşulan atların tepmesini önlemek için kuskun kayışına eklenen kayış
-
Balık iğnesini oltaya bağlayan, bir iki karış uzunluğunda kıl veya misina parçası
-
Engel
-
[isim]
Saat, kılıç, anahtar vb.nin ucuna takılan zincir
- KÖKNAR
-
-
[isim]
Çamgillerden, yüksek bölgelerde yetişen, iğne yaprakları kısa, yassı olan, reçineli ve kozalaklı bir orman ağacı (Abies)
-
[isim]
Çamgillerden, yüksek bölgelerde yetişen, iğne yaprakları kısa, yassı olan, reçineli ve kozalaklı bir orman ağacı (Abies)
- KÖFTER
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Üzüm şırasıyla nişasta kaynatılıp dökülerek kesildikten sonra kurutulan bir çeşit pestil
-
[isim]
Üzüm şırasıyla nişasta kaynatılıp dökülerek kesildikten sonra kurutulan bir çeşit pestil
- KÖRFEZ
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Karanın içine sokulmuş deniz parçası
- "Körfezin karşı kıyısında bir kömürcü kayığı demirlemişti." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
[sıfat]
Kuytu, işlek olmayan
- "Orası pek körfez bir yer."
-
[isim]
Karanın içine sokulmuş deniz parçası
- KÖKÇÜK
-
-
[isim]
Ana kökün dallanmasıyla oluşan ikincil kök
-
[isim]
Ana kökün dallanmasıyla oluşan ikincil kök
- KÖYDEŞ
-
-
[isim]
Aynı köyde oturan kimselerin birbirine göre her biri, köylü
-
[isim]
Aynı köyde oturan kimselerin birbirine göre her biri, köylü
- KÖKSEL
-
-
[sıfat]
Kökle ilgili
-
[sıfat]
Kökle ilgili
- KÖSNÜL
-
-
[sıfat]
Kösnüyle ilgili, şehvani, şehevi, erotik
-
Cinsel duyumlar veya onlara bağlı olan duyumların uyandırdığı duygu ve coşkularla ilgili olan, erotik
-
Özellikle cinsel isteği işleyen, şehvet uyandıran (resim, heykel), erotik
-
[sıfat]
Kösnüyle ilgili, şehvani, şehevi, erotik
- KÖSNÜK
-
-
[sıfat]
Eş isteme zamanı gelmiş (hayvan)
-
[sıfat]
Eş isteme zamanı gelmiş (hayvan)
- KÖŞELİ
-
-
[sıfat]
Köşesi veya köşeleri olan
- "Köşeli ayraç."
-
[sıfat]
Köşesi veya köşeleri olan
- KÖYLÜK
-
-
[isim]
Köy bulunan yer
-
[isim]
Köy bulunan yer
- KÖSELE
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Ayakkabı tabanı, bavul, çanta yapımında kullanılan, büyükbaş hayvanların işlenmiş derisi
- "Kösele gibi et."
-
[sıfat]
Bu deriden yapılmış olan
- "Kösele ayakkabı."
-
[isim]
Ayakkabı tabanı, bavul, çanta yapımında kullanılan, büyükbaş hayvanların işlenmiş derisi
- KÖLELİ
-
-
[sıfat]
Kölesi olan
-
[sıfat]
Kölesi olan
- KÖFTÜN
-
-
[isim]
Sığırlara yedirilen susam veya keten küspesi
- "Öküz müyüm ben köftün yiyecek?" (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
[isim]
Sığırlara yedirilen susam veya keten küspesi
- KÖRLÜK
-
-
[isim]
Görme engellilik
-
Kesmez olma durumu
- "Bileği taşındaki bıçak bir ileri gidiyor, bir geriliyor, ağzının körlüğünü yok ediyordu." (Tarık Dursun K)
-
Dikkatsizce ve beceriksizce yapılan iş
-
Gerçeği görememe durumu
-
Bitkilerin tomurcuk vermemesi durumu
-
[isim]
Görme engellilik