Başında kö olan 5 harfli 24 kelime var. Kö ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde kö olan kelimeler listesine ya da sonu kö ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında kö bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
K Ö Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
ÖK
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- KÖPRÜ
-
-
[isim]
Herhangi bir engelle ayrılmış iki yakayı birbirine bağlayan veya trafik akımının, başka bir trafik akımını kesmeden üstten geçmesini sağlayan ahşap, kâgir, beton veya demir yapı
- "Bu camiler, bu çeşmeler, bu köprüler rastgele yapılmadı." (Orhan Seyfi Orhon)
- "Ama siz öteki kıyıya köprü kurmadan geçtiniz." (Salâh Birsel)
-
İki şey arasında bağ veya ilişkiyi sağlayan şey
- "Annesinin yalnız onunla değil, hiç kimseyle bir köprüsü yoktu." (Murathan Mungan)
-
Geminin önünü iyice görecek bir yükseklikte, sancaktan iskeleye kadar kurulan kumanda yeri
-
Güreşte omuzları yere değdirmemek için ayakları ve alnı yere dayayıp beli yukarı kaldırarak alınan durum
-
Vücudun, sırt yere dönük olarak el, baş veya diz yere dayanarak yay biçimi aldığı durum
-
Olmayan dişlerin yerini tutmak veya takma dişleri ağızdaki dişlere sağlam tutturmak amacıyla yapılan diş protezi
-
[isim]
Herhangi bir engelle ayrılmış iki yakayı birbirine bağlayan veya trafik akımının, başka bir trafik akımını kesmeden üstten geçmesini sağlayan ahşap, kâgir, beton veya demir yapı
- KÖYLÜ
-
-
[sıfat]
Köyde yaşayan veya köyde doğmuş olan
- "Biz duyarız en büyük zevkini ruhumuzun / Görünce bir köylünün kıvrılmayan belini." (Ömer Bedrettin Uşaklı)
-
[isim]
Köydeş
- "Hasan benim köylümdür."
-
[isim]
Köy halkı
- "Köylüleri, özellikle onları çok iyi tanıyordu." (Tarık Buğra)
-
Kaba, anlayışsız
- "Otomobilin içinden köylü kılıklı, tıknaz bir adam çıktı." (Haldun Taner)
-
[sıfat]
Köyde yaşayan veya köyde doğmuş olan
- KÖFTE
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Genellikle çekilmiş etten, bazen de tavuk, balık veya patatesten yapılan, türlü biçimlerde pişirilen yemek
- "Rüzgârın bazı içkili masalardan kokusunu getirdiği sıcak köftelerden bir ikisini ikram etseler..." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Genellikle çekilmiş etten, bazen de tavuk, balık veya patatesten yapılan, türlü biçimlerde pişirilen yemek
- KÖSÇÜ
-
-
[isim]
Mehter takımında kös çalan kimse
-
[isim]
Mehter takımında kös çalan kimse
- KÖTEK
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Baston, sopa
-
Sopayla atılan dayak, patak
-
[isim]
Baston, sopa
- KÖPEK
-
-
[isim]
Köpekgillerden, boy ve biçim bakımından pek çok cinsi olan, çok iyi koku alan, sadık, bekçilik ve avcılık gibi işler için beslenen memeli hayvan (Canis familiaris)
- "Onun vaktiyle pek sevdiği küçük, sırtı siyah ve göğsü beyaz, oynak bir köpeği varmış." (Abdülhak Şinasi Hisar)
- "Kız ona derdini yanarken, paşanın Tevfik'i buldurması için köpek gibi yalvarırken, o gözlerini tavana dikiyor, cevap vermiyordu." (Halide Edip Adıvar)
-
Aşağılık niyetlerle yaltaklanan veya davranışları kötü olan kimse için kullanılan bir sövgü sözü
- "Ben bu ite çattığıma bin pişman oldum. Bu köpekten de aşağı köpeğe uyma." (Yahya Kemal)
-
[isim]
Köpekgillerden, boy ve biçim bakımından pek çok cinsi olan, çok iyi koku alan, sadık, bekçilik ve avcılık gibi işler için beslenen memeli hayvan (Canis familiaris)
- KÖKSÜ
-
-
[isim]
Ciğer otlarında ve yosunlarda kökü andıran, bitkinin tutunmasına yarayan bölüm
-
[isim]
Ciğer otlarında ve yosunlarda kökü andıran, bitkinin tutunmasına yarayan bölüm
- KÖMEÇ
-
-
[isim]
Papatya ve ayçiçeğinde olduğu gibi, sapın yassılaşmış ve genişlemiş ucu üzerinde çiçeklerin yan yana toplanması biçimindeki çiçek durumu
-
[isim]
Papatya ve ayçiçeğinde olduğu gibi, sapın yassılaşmış ve genişlemiş ucu üzerinde çiçeklerin yan yana toplanması biçimindeki çiçek durumu
- KÖHNE
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Eskiyip yıpranmış, bakımsız kalmış
- "Annemin, çocukluğundan beri yanından ayırmadığı, köhne ciltli, küçük bir Mushaf'ı vardı." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
İçinde yaşanılan zamana göre geride kalmış, eskimiş, çağ dışı
- "Köhne bir düşünce."
-
[sıfat]
Eskiyip yıpranmış, bakımsız kalmış
- KÖRÜK
-
-
[isim]
Ateşi canlandırmak için kullanılan ve açılıp kapandıkça içindeki havayı üfleyen araç
- "Bir taraftan ha bire körüğün ipini çekiyordu." (Reşat Enis)
-
Bazı araçların açılıp kapanabilir üst üste katlanmış bölümü
- "Biz faytonun körüğü altında fotoğraf çekmeye uğraşıyorduk." (Nazlı Eray)
-
Bazı müzik araçlarında hava vermeye yarayan, el veya ayakla işletilen meşin veya kâğıt bölüm
- "Akordiyon körüğü."
-
[isim]
Ateşi canlandırmak için kullanılan ve açılıp kapandıkça içindeki havayı üfleyen araç
- KÖYCÜ
-
-
[isim]
Köy sorunlarını kendine iş edinen, köylerin ve köylülerin kalkınması yolunda çalışan kimse
-
[isim]
Köy sorunlarını kendine iş edinen, köylerin ve köylülerin kalkınması yolunda çalışan kimse
- KÖSEM
-
-
[isim]
Kösemen
- "Kösem koyun."
-
[isim]
Kösemen
- KÖÇEK
-
-
[isim]
Kadın kılığına girip oynayan erkek
- "Şehrin bütün köçekleri, çengileri çağrılsın!" (Turan Oflazoğlu)
-
Ağırbaşlı davranışları olmayan kimse
-
[isim]
Kadın kılığına girip oynayan erkek
- KÖLÜK
-
-
[isim]
İş ve yük hayvanı
-
[isim]
İş ve yük hayvanı
- KÖŞEK
-
-
[isim]
Bir yaşına kadar olan deve yavrusu
-
[isim]
Bir yaşına kadar olan deve yavrusu
- KÖKÇÜ
-
-
[isim]
İlaç yapımında kullanılan kök, kabuk, çiçek, yaprak vb.ni satan kimse
-
[isim]
İlaç yapımında kullanılan kök, kabuk, çiçek, yaprak vb.ni satan kimse
- KÖPÜK
-
-
[isim]
Sabun, deterjan vb.nin suda erimesinden oluşan beyaz kabarcık
-
Çalkanan, kaynatılan, mayalanan, yukarıdan dökülen sıvıların üzerinde oluşan hava kabarcıkları yığını
- "Kahve köpüğü."
-
Yapay olarak elde edilen, yumuşak ve esnek dolgu gereci
-
Gaz ve buharların sıvı katmanları ile kuşatılmasından oluşan yığın
-
Hayvanların, bazı kez de insanların ağzında görülen salyamsı kabarcıklar
- "Hayvanın ağzından taşan beyaz köpüklere biraz da kan karıştı." (Haldun Taner)
-
[isim]
Sabun, deterjan vb.nin suda erimesinden oluşan beyaz kabarcık
- KÖKLÜ
-
-
[sıfat]
Kökü olan
-
Kökleşmiş, iyi yerleşmiş, kalıcı olan, esaslı
-
Soylu, soyu sopu belli, iyi tanınan
-
[sıfat]
Kökü olan
- KÖMBE
-
-
[isim]
Un, tuz ve yağ ile yoğrulan kızgın sacda veya fırında pişirilen ekmek
-
[isim]
Un, tuz ve yağ ile yoğrulan kızgın sacda veya fırında pişirilen ekmek
- KÖRPE
-
-
[sıfat]
Dalından yeni koparılmış, tazeliği üstünde, daha büyümemiş (bitki), kart karşıtı
- "Körpe fidan."
-
Çok genç (kimse)
- "Köşedeki masada körpe, ötekinde olgun birer hoş kadın..." (Refik Halit Karay)
-
Yavruluktan henüz çıkmış (hayvan)
- "Kaplan ve yılan, körpe ceylan hayaliyle gözlerini kapadılar." (Halide Edip Adıvar)
-
Genç, hoş, güzel
- "Bir vakitler, Mahinur'un körpe rayihasıyla doldurduğu odalar şimdi boş ve sahipsiz." (Haldun Taner)
-
Henüz bozulmamış, yıpranmamış
-
[sıfat]
Dalından yeni koparılmış, tazeliği üstünde, daha büyümemiş (bitki), kart karşıtı