Başında kö olan 5 harfli 24 kelime var. Kö ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde kö olan kelimeler listesine ya da sonu kö ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında kö bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
K Ö Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
ÖK
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- KÖSÇÜ
-
-
[isim]
Mehter takımında kös çalan kimse
-
[isim]
Mehter takımında kös çalan kimse
- KÖRPE
-
-
[sıfat]
Dalından yeni koparılmış, tazeliği üstünde, daha büyümemiş (bitki), kart karşıtı
- "Körpe fidan."
-
Çok genç (kimse)
- "Köşedeki masada körpe, ötekinde olgun birer hoş kadın..." (Refik Halit Karay)
-
Yavruluktan henüz çıkmış (hayvan)
- "Kaplan ve yılan, körpe ceylan hayaliyle gözlerini kapadılar." (Halide Edip Adıvar)
-
Genç, hoş, güzel
- "Bir vakitler, Mahinur'un körpe rayihasıyla doldurduğu odalar şimdi boş ve sahipsiz." (Haldun Taner)
-
Henüz bozulmamış, yıpranmamış
-
[sıfat]
Dalından yeni koparılmış, tazeliği üstünde, daha büyümemiş (bitki), kart karşıtı
- KÖMÜR
-
-
[isim]
Karbonlu maddelerin kapalı ve havasız yerlerde için için yanmasından veya çok uzun süre derin toprak katmanları altında kalıp birtakım kimyasal değişmelere uğramasından oluşan, siyah renkli, bitkisel kaynaklı, içinde yüksek oranda karbon bulunan katı yakıt
- "Odun kömürü. Maden kömürü."
-
[sıfat]
Siyah renkli
- "Kömür gözlü."
-
[isim]
Karbonlu maddelerin kapalı ve havasız yerlerde için için yanmasından veya çok uzun süre derin toprak katmanları altında kalıp birtakım kimyasal değişmelere uğramasından oluşan, siyah renkli, bitkisel kaynaklı, içinde yüksek oranda karbon bulunan katı yakıt
- KÖTEK
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Baston, sopa
-
Sopayla atılan dayak, patak
-
[isim]
Baston, sopa
- KÖKEN
-
-
[isim]
Bir şeyin çıktığı, dayandığı temel, biçim, neden veya yer, menşe
- "Yazının kökeni resimdir."
-
Soy, asıl
-
Bir malın üretildiği veya yapıldığı, alındığı, getirildiği yer, menşe, orijin
-
Kavun, karpuz, kabak vb. bitkilerin toprak üstünde yayılan dalları
-
Tulumbacı hortumlarının uç kısmındaki sarı maden sap
-
[isim]
Bir şeyin çıktığı, dayandığı temel, biçim, neden veya yer, menşe
- KÖŞEK
-
-
[isim]
Bir yaşına kadar olan deve yavrusu
-
[isim]
Bir yaşına kadar olan deve yavrusu
- KÖSEM
-
-
[isim]
Kösemen
- "Kösem koyun."
-
[isim]
Kösemen
- KÖÇEK
-
-
[isim]
Kadın kılığına girip oynayan erkek
- "Şehrin bütün köçekleri, çengileri çağrılsın!" (Turan Oflazoğlu)
-
Ağırbaşlı davranışları olmayan kimse
-
[isim]
Kadın kılığına girip oynayan erkek
- KÖHNE
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Eskiyip yıpranmış, bakımsız kalmış
- "Annemin, çocukluğundan beri yanından ayırmadığı, köhne ciltli, küçük bir Mushaf'ı vardı." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
İçinde yaşanılan zamana göre geride kalmış, eskimiş, çağ dışı
- "Köhne bir düşünce."
-
[sıfat]
Eskiyip yıpranmış, bakımsız kalmış
- KÖMÜŞ
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Manda
-
[isim]
Manda
- KÖKLÜ
-
-
[sıfat]
Kökü olan
-
Kökleşmiş, iyi yerleşmiş, kalıcı olan, esaslı
-
Soylu, soyu sopu belli, iyi tanınan
-
[sıfat]
Kökü olan
- KÖMEÇ
-
-
[isim]
Papatya ve ayçiçeğinde olduğu gibi, sapın yassılaşmış ve genişlemiş ucu üzerinde çiçeklerin yan yana toplanması biçimindeki çiçek durumu
-
[isim]
Papatya ve ayçiçeğinde olduğu gibi, sapın yassılaşmış ve genişlemiş ucu üzerinde çiçeklerin yan yana toplanması biçimindeki çiçek durumu
- KÖYCÜ
-
-
[isim]
Köy sorunlarını kendine iş edinen, köylerin ve köylülerin kalkınması yolunda çalışan kimse
-
[isim]
Köy sorunlarını kendine iş edinen, köylerin ve köylülerin kalkınması yolunda çalışan kimse
- KÖMBE
-
-
[isim]
Un, tuz ve yağ ile yoğrulan kızgın sacda veya fırında pişirilen ekmek
-
[isim]
Un, tuz ve yağ ile yoğrulan kızgın sacda veya fırında pişirilen ekmek
- KÖYLÜ
-
-
[sıfat]
Köyde yaşayan veya köyde doğmuş olan
- "Biz duyarız en büyük zevkini ruhumuzun / Görünce bir köylünün kıvrılmayan belini." (Ömer Bedrettin Uşaklı)
-
[isim]
Köydeş
- "Hasan benim köylümdür."
-
[isim]
Köy halkı
- "Köylüleri, özellikle onları çok iyi tanıyordu." (Tarık Buğra)
-
Kaba, anlayışsız
- "Otomobilin içinden köylü kılıklı, tıknaz bir adam çıktı." (Haldun Taner)
-
[sıfat]
Köyde yaşayan veya köyde doğmuş olan
- KÖKSÜ
-
-
[isim]
Ciğer otlarında ve yosunlarda kökü andıran, bitkinin tutunmasına yarayan bölüm
-
[isim]
Ciğer otlarında ve yosunlarda kökü andıran, bitkinin tutunmasına yarayan bölüm
- KÖSNÜ
-
-
[isim]
Erkek ve dişinin birbirine karşı duydukları cinsel istek, şehvet
-
[isim]
Erkek ve dişinin birbirine karşı duydukları cinsel istek, şehvet
- KÖKÇÜ
-
-
[isim]
İlaç yapımında kullanılan kök, kabuk, çiçek, yaprak vb.ni satan kimse
-
[isim]
İlaç yapımında kullanılan kök, kabuk, çiçek, yaprak vb.ni satan kimse
- KÖFTE
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Genellikle çekilmiş etten, bazen de tavuk, balık veya patatesten yapılan, türlü biçimlerde pişirilen yemek
- "Rüzgârın bazı içkili masalardan kokusunu getirdiği sıcak köftelerden bir ikisini ikram etseler..." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Genellikle çekilmiş etten, bazen de tavuk, balık veya patatesten yapılan, türlü biçimlerde pişirilen yemek
- KÖLÜK
-
-
[isim]
İş ve yük hayvanı
-
[isim]
İş ve yük hayvanı