Başında kor olan 7 harfli 22 kelime var. Kor ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde kor olan kelimeler listesine ya da sonu kor ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.

Karmaşık harflerden başında kor bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

K O R Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler

3 Harfli Kelimeler

KOR, ROK

2 Harfli Kelimeler

OK

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

KORUCUK

  1. [isim] Küçük koru
    • "Şimdi orada bir sürü meşe fidanlarından bir korucuk peydah olmaya başlıyor." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)

KORAKOR

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [zarf] Göğüs göğüse, omuz omuza, başa baş
    • "Millî takım dişe diş, korakor mücadele ediyor."

KORTEKS

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Kabuk
    • "Beyin korteksinin harabiyeti sonucu bir olguyla karşı karşıya imişiz." (Tarık Dursun K)
  2. Beyin zarı

KORUNUM

  1. [isim] Korunma işi, muhafaza

KORONER

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [sıfat] Kalbi taç şeklinde kuşatıp besleyen (damarlar)

KORİDOR

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Bir yapıya girmeyi sağlayan veya odaları birleştiren genellikle dar geçit, geçenek
    • "Ninni sesini henüz koridordayken duydu." (Halide Edip Adıvar)
  2. Geçmeye yarayan dar ve uzun aralık, dehliz
  3. İki devlet arasındaki dar toprak parçası
    • "Danzig koridoru."

KORUTMA
...
KORUMAK

  1. [-i] Bir kimseyi veya bir şeyi dış etkilerden, tehlikeden, zor bir durumdan uzak tutmak, esirgemek, muhafaza etmek, vikaye etmek, sıyanet etmek
    • "Orasını tozdan, yağmurdan korumak borcumuzdur." (Orhan Seyfi Orhon)
  2. Güçlü bir kimse veya kuruluş, güçsüz birini veya bir şeyi desteklemek, himaye etmek
    • "Beni kendi kardeşi gibi sever, babasının hışmından korurdu." (Reşat Enis)
  3. [-i] Tehlikeye karşı denetimi altında bulundurmak, savunmak, müdafaa etmek
    • "Yurdu korumak."
  4. [-i] Tehlikeli, zararlı durumları önlemek
    • "İlaçla meyveleri korudu."
  5. [-i] Bir şeyin eskimesini, yıpranmasını önlemek için gereken dikkat ve özeni göstermek
    • "Üstünü başını biraz korusaydın bu kadar kirlenmezdi."
  6. [-i] Süregelen bir durumun değişikliğe uğramasını önlemek
    • "Geleneklerini koruyorlar."
  7. [-i] Karşılamak, denk gelmek
    • "Bu işin geliri masrafını korumaz."

KORUNUŞ
...
KORKMAK

  1. [nsz] Korku duymak, ürkmek, dehşete kapılmak
    • "Karanlık yerde insan korkmaz mıydı?" (Sait Faik Abasıyanık)
    • "Korktuğu başına gelmiş ve o koskoca Nahit Bey ... ipin ucunu kaçırarak dillere destan olmuştu." (Tarık Buğra)
  2. Kaygı duymak, endişe etmek
    • "Korkma! Sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak, / Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak." (Mehmet Akif Ersoy)
  3. Çekinmek, sakınmak, saygı duymak
    • "Sabaha karşı aşağı indi, aralık kapıdan korka korka babasına baktı." (Reşat Nuri Güntekin)
  4. Yapamamak, cesaret edememek

KORULUK

  1. [isim] Koru durumunda olan sık ağaçlı yer

KORDONE

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Sim, gümüş veya ipek ipliklerin bükülmesiyle hazırlanan ve el işlemelerinde kullanılan ince kordon
  2. Üç katlı bükülmüş ipek ipliği

KORUNMA

  1. [isim] Korunmak işi
    • "En iyi korunma çaresi yeşil dal altlarına sinmeye kaldı!" (Haldun Taner)
    • "Hiçbir düşünce ve mülahazanın ... Atatürk milliyetçiliği, ilke ve inkılapları ve medeniyetçiliğinin karşısında korunma göremeyeceği..." (Anayasa)

KORKULU

  1. [sıfat] Korku veren, korkutan
    • "Gördüğü korkulu rüyalara ve bunların tabirlerine inanırdı." (Abdülhak Şinasi Hisar)
    • "O, çok kere, korkulu rüya görmektense uyanık yatmak evladır, diye sabaha kadar uyumamaya çalışır." (Abdülhak Şinasi Hisar)
  2. Kendisinden kötülük gelebilen, tehlikeli
    • "Hâlinden şerir, korkulu bir adam olduğu görünüyordu." (Memduh Şevket Esendal)

KORUGAN

  1. [isim] Ağaç gövdeleriyle yapılmış ve çevresinde kazılı çukuru bulunan, korunmaya elverişli, kare biçimindeki ev
  2. Ateş etmeye imkân verecek biçimde hazırlanmış delik ve mazgalları bulunan yer

KORKUNÇ

  1. Çok korkulu, korku veren, dehşete düşüren, müthiş
    • "Bizi buraya getiren arabacı yolda birtakım korkunç şeyler söyledi." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
  2. Herhangi bir özelliğiyle şaşkınlık veren
  3. Çok aşırı, pek çok, güçlü, şiddetli
    • "Kendini korkunç bir pehlivan sanırmış ki adını Çelikkol koymuş." (Memduh Şevket Esendal)

KORSELİ

  1. [sıfat] Korsesi olan
    • "Abanarak ve korseli göğsünü âdeta kavalyesinin göğsünde ezerek dans ediyordu." (Sait Faik Abasıyanık)

KORUNAK

  1. [isim] Tehlikeden kurtulmak, korunmak için yapılmış yer
  2. Sığınılan, saklanılan yapı, mağara gibi yer
    • "Öyle bir savaştayım ki sığınağı, korunağı yok." (Turan Oflazoğlu)
  3. Koruyan, esirgeyen, saklayan kimse

KORUYUŞ

  1. [isim] Koruma işi veya biçimi

KORSECİ

  1. [isim] Korse yapan veya satan kimse

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü