Başında ko olan 6 harfli 108 kelime var. Ko ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde ko olan kelimeler listesine ya da sonu ko ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında ko bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
K O Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
OK
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- KOKUCU
-
-
[isim]
Koku yapan veya satan kimse
-
[isim]
Koku yapan veya satan kimse
- KOMİTE
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Alt kurul
- "Ders saatleri dışında kalan bütün zamanlarım komite işlerine verilmişti." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Alt kurul
- KORKAK
-
-
[sıfat]
Çok çabuk ve olmayacak şeylerden korkan (kimse, hayvan)
-
[sıfat]
Çok çabuk ve olmayacak şeylerden korkan (kimse, hayvan)
- KORİDA
-
Kelime Kökeni : İngilizce
-
[isim]
Boğa güreşi
-
[isim]
Boğa güreşi
- KOSOVA
- ...
- KOKMAK
-
-
[nsz]
Koku çıkarmak
- "Her gelişinde üzeri yabancı lavantalar kokuyor." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
Çürüyüp bozularak kötü bir koku çıkarmak, kokuşmak
- "Bu et kokmuş."
-
Olacağıyla ilgili belirtiler göstermek, olacağı hissedilmek
- "Ortalık savaş kokuyordu."
-
[-i]
Koklamak
-
[nsz]
Koku çıkarmak
- KORECE
- ...
- KOBALT
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Atom numarası 27, atom ağırlığı 59 olan, boyacılıkta kullanılan, nikel ve demire benzeyen, gümüş renginde bir element (simgesi Co)
-
[isim]
Atom numarası 27, atom ağırlığı 59 olan, boyacılıkta kullanılan, nikel ve demire benzeyen, gümüş renginde bir element (simgesi Co)
- KOYMAK
-
-
[-i]
Bir şeyi bir yere bırakmak, belli bir yere yerleştirmek
- "Öteki elini doktorun omzuna koydu." (Sait Faik Abasıyanık)
- "Gündüz olsun gece olsun, iki dakikalık bir fırsat buldu mu Allaha ısmarladık, sütnineyi koydunsa bul!" (Reşat Nuri Güntekin)
-
Bir kimseyi işe yerleştirmek, birine iş sağlamak
- "Bu işe kimi koyacağız?"
-
Bırakmak
- "İçeri kimseyi koymuyorlar."
-
Katmak, eklemek
- "Mal üstüne mal koymak için içi giden bir kişidir." (Salâh Birsel)
-
İmza, tarih, adres yazmak
-
Uyulması gereken kuralları belirlemek, ortaya çıkarmak
- "Orduda yaşayan manevi kuvveti de meydana koyuyor." (Ruşen Eşref Ünaydın)
-
[nsz]
Etkilemek, dokunmak
- "Bu söz ona çok koymuş."
-
Bir şey veya kimse için kullanmayı belirlemek, ayırmak
- "Giderlerini iki ay içinde yerine koydu." (Necati Cumalı)
-
Bırakmak, terk etmek
-
[-i]
Bir şeyi bir yere bırakmak, belli bir yere yerleştirmek
- KORNİŞ
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Perde asmaya yarayan, metal veya plastikten yapılmış araç
-
Çerçeve biçiminde oymalı çıkıntı
-
Sarp, kayalık çıkıntı
- "... Küçük Çamlıca'nın kornişinde sıra sıra park etmiş son model arabalar duruyor." (Haldun Taner)
-
[isim]
Perde asmaya yarayan, metal veya plastikten yapılmış araç
- KODEİN
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Afyondan çıkarılan ve öksürüğü kesmeye yarayan bir alkaloit
-
[isim]
Afyondan çıkarılan ve öksürüğü kesmeye yarayan bir alkaloit
- KOSTÜM
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Ceket, pantolon ve bazen de yelekten oluşan erkek takım giysisi
-
Çoğunlukla sokakta giyilmek için dikilmiş kadın giysisi
- "Arkasındaki kostümleri, manken üstünde gibi durur." (Sermet Muhtar Alus)
-
Sinema ve tiyatroda rol gereği giyilen kıyafetlerin genel adı
-
[isim]
Ceket, pantolon ve bazen de yelekten oluşan erkek takım giysisi
- KONSOL
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Duvar kenarına yerleştirilen, üstüne ayna ve başka süs eşyası konulan, çekmeceli mobilya
- "Mektupları götürmüş konsolun üzerine koyuyordu." (Tarık Buğra)
-
Yalnız bir yanındaki dayanak tarafından taşınan, diğer bölümleri boşlukta olan yatay yapı ögesi
- "Konsol kiriş."
-
[isim]
Duvar kenarına yerleştirilen, üstüne ayna ve başka süs eşyası konulan, çekmeceli mobilya
- KOLÇAK
-
-
[isim]
Yalnız başparmağı ayrı, diğer dört parmağı bir örülmüş yün eldiven
-
Koltuk veya iskemlenin kol konacak parçası
- "Pencerenin karşısında, kolçaklarından biri kopuk, sallanan iskemleye oturmuş, iki eliyle sağlam kolçağa sıkı sıkı sarılmıştı." (Ayla Kutlu)
-
Ceket veya gömlek kollarının kirlenmesine engel olmak için bilekten dirseğe kadar geçirilen eğreti kolluk
-
Kola geçirilen işaretli bağ, pazubent
- "Kızılay kolçağı."
-
Zırhın kola geçirilen parçası
-
[isim]
Yalnız başparmağı ayrı, diğer dört parmağı bir örülmüş yün eldiven
- KORSAN
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Düşman veya kendi ulusunun gemilerine saldıran deniz haydudu, deniz hırsızı
- "Bu adayı ilk defa Portekizli korsanlar bulmuşlar." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Başkalarının hakkını zor kullanarak alan kimse
-
[sıfat]
İzinsiz olarak çoğaltılan (kitap, kaset vb.)
-
[sıfat]
Bir hakkı izinsiz olarak kullanan
- "Korsan kasetçilik. Korsan yayın."
-
[isim]
Düşman veya kendi ulusunun gemilerine saldıran deniz haydudu, deniz hırsızı
- KOLOİT
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Jelatin niteliğinde olan ve suda dağılmışı zarlardan geçmemekle billursulardan ayırt edilen maddelerin genel adı, billursu karşıtı
-
[isim]
Jelatin niteliğinde olan ve suda dağılmışı zarlardan geçmemekle billursulardan ayırt edilen maddelerin genel adı, billursu karşıtı
- KOMPLO
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Düzen
- "Komplo keşfedilerek isyanın önü alınmıştır." (Falih Rıfkı Atay)
-
[isim]
Düzen
- KORNEA
-
Kelime Kökeni : Latince
-
[isim]
Saydam tabaka
-
[isim]
Saydam tabaka
- KOKONA
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Hristiyan kadını
-
Süsüne düşkün kadın
-
[isim]
Hristiyan kadını
- KONTES
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Kontun karısı
-
[isim]
Kontun karısı