Başında kib olan 19 kelime var. Kib ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde kib olan kelimeler listesine ya da sonu kib ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında kib bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
KİBARLAŞMAK, KİBİRLENMEK, KİBİRSİZLİK
KİBARLAŞMA, KİBERNETİK, KİBİRLENİŞ, KİBİRLENME, KİBİRLİLİK
KİBARZADE, KİBRİTLİK
KİBARLIK, KİBİRSİZ, KİBRİTÇİ
KİBARCA, KİBİRLİ
KİBRİT, KİBUTZ
KİBAR, KİBİR
B K İ Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
Kİ
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- KİBARLAŞMAK
-
-
[nsz]
Kibar duruma gelmek, kibarlık kazanmak
-
[nsz]
Kibar duruma gelmek, kibarlık kazanmak
- KİBİRSİZLİK
-
-
[isim]
Kibirsiz olma durumu
-
[isim]
Kibirsiz olma durumu
- KİBİRLENMEK
-
-
[nsz]
Kendini üstün görmek, büyüklenmek
-
[nsz]
Kendini üstün görmek, büyüklenmek
- KİBİRLENME
-
-
[isim]
Kibirlenmek işi
-
[isim]
Kibirlenmek işi
- KİBARLAŞMA
-
-
[isim]
Kibarlaşmak işi
-
[isim]
Kibarlaşmak işi
- KİBİRLİLİK
-
-
[isim]
Kibirli olma durumu
-
[isim]
Kibirli olma durumu
- KİBİRLENİŞ
-
-
[isim]
Kibirlenme işi veya biçimi
-
[isim]
Kibirlenme işi veya biçimi
- KİBERNETİK
-
Kelime Kökeni : Yunanca
-
[isim]
Güdüm bilimi
-
[isim]
Güdüm bilimi
- KİBRİTLİK
-
-
[isim]
Kibrit koymaya yarayan yer veya kap
-
[isim]
Kibrit koymaya yarayan yer veya kap
- KİBARZADE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Soylu bir aileden gelme, kibar çocuğu
-
[isim]
Soylu bir aileden gelme, kibar çocuğu
- KİBARLIK
-
-
[isim]
Kibar olma durumu, incelik
- "Nerede kibarlık ararsak orada bayağılığa rastlarız." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
Kibar bir insana yakışacak biçimdeki söz veya davranış
- "Ne imiş derdi diye sormamak kibarlığını içi içini yemesine rağmen gösterdi." (Tarık Buğra)
-
[isim]
Kibar olma durumu, incelik
- KİBİRSİZ
-
-
[sıfat]
Kendini büyük görmeyen, büyüklenmeyen
- "Öyle kibirsiz, öyle şen adam ki..." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
[sıfat]
Kendini büyük görmeyen, büyüklenmeyen
- KİBRİTÇİ
-
-
[isim]
Kibrit satan kimse
-
[sıfat]
Cimri
- "Yahudi mahallesi, halkı fazla kibritçidir ama ötede beride ışık var." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Kibrit satan kimse
- KİBİRLİ
-
-
[sıfat]
Kendini büyük gören, büyüklenen, gururlu
- "Kara, kuru, kibirli, kazık gibi bir kadın!" (Halide Edip Adıvar)
-
[sıfat]
Kendini büyük gören, büyüklenen, gururlu
- KİBARCA
-
-
[zarf]
Kibar bir insana yakışacak biçimde
- "Otobüse binmeden önce şoförün ehliyeti var mı, yok mu, kibarca sorun." (Bedri Rahmi Eyuboğlu)
-
[zarf]
Kibar bir insana yakışacak biçimde
- KİBRİT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir ucu sürtünme sonucu yanabilecek birleşimde olan küçük tahta veya karton parçası
- "Arada bir parlayıp sönen kibrit ışıklarında bağıra bağıra sövüp sayan erkekler..." (Reşat Nuri Güntekin)
-
İçinde bu parçaları bulunduran küçük kutu
-
Kükürt
-
[isim]
Bir ucu sürtünme sonucu yanabilecek birleşimde olan küçük tahta veya karton parçası
- KİBUTZ
-
Kelime Kökeni : İbranice
-
[isim]
İsrail'de ortak çalışma esaslarına göre oluşturulmuş tarımsal topluluk
-
[isim]
İsrail'de ortak çalışma esaslarına göre oluşturulmuş tarımsal topluluk
- KİBAR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Davranış, düşünce, duygu bakımından ince, nazik olan (kimse)
- "İşte senin bu kibar, bu efendi hâllerine bayılıyorum." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
Seçkin, değerli
- "Fazla bolluk da görmemiş bir ailenin kibar eşyaları sessiz bir şekilde âdeta hitap ediyordu." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Zengin, soylu, köklü (kimse, aile)
- "Telefona giderek kibar ve varlıklı insanlara has bir şive ile köşkten otomobili istetti." (Haldun Taner)
-
[isim]
Büyükler, ulular
-
[sıfat]
Davranış, düşünce, duygu bakımından ince, nazik olan (kimse)
- KİBİR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kendini beğenme, başkalarından üstün tutma, büyüklenme, benlik
- "Kibirden vazgeçersek sevimli oluruz." (Cemil Meriç)
- "Ayan azası olduğu için, bekleme salonunda birkaç dakika kalmak bile kibrine dokunmuştu." (Falih Rıfkı Atay)
- "Sütninenin üstüne düşmeyi kibrine yediremediği için merak etmiyormuş." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Gurur
- "Süheyl o gün orada, saçma kibrine kapılmayıp tek bir kelime, Serap'ın beklediği iki heceli tek bir kelime söylemiş olsaydı, her şey değişebilirdi." (Haldun Taner)
-
[isim]
Kendini beğenme, başkalarından üstün tutma, büyüklenme, benlik