Başında ki olan 5 harfli 37 kelime var. Ki ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde ki olan kelimeler listesine ya da sonu ki ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında ki bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- KİTLE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
İnsan topluluğu
- "Kendimi bu acı ve acıklı kitlenin bir parçası gibi hissediyordum." (Halide Edip Adıvar)
-
Kütle
-
[isim]
İnsan topluluğu
- KİRDE
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Genellikle mısır unuyla yapılan bir tür pide
-
[isim]
Genellikle mısır unuyla yapılan bir tür pide
- KİTRE
-
-
[isim]
Gevenden çıkarılan bir tür zamk, kestere
-
[isim]
Gevenden çıkarılan bir tür zamk, kestere
- KİMÜS
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Yemeklerin mide öz suyuyla karıştıktan sonra aldığı durum
-
[isim]
Yemeklerin mide öz suyuyla karıştıktan sonra aldığı durum
- KİZİR
-
-
[isim]
Köy muhtarı yardımcısı
-
Köy kâhyası
-
Köy bekçisi
-
[isim]
Köy muhtarı yardımcısı
- KİMSE
-
-
[zamir]
Herhangi bir kişi, kim olduğu bilinmeyen kişi, şahıs, nefer
- "Kimsenin girdisi çıktısı, alacağı borcu ile uğraşmak istemiyordum." (Necati Cumalı)
-
[zamir]
Herhangi bir kişi, kim olduğu bilinmeyen kişi, şahıs, nefer
- KİNOA
- ...
- KİLER
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Evlerde yiyecek, içecek ve erzakın saklandığı oda, ambar veya dolap
- "Kileri kilitlemezdi, paraları meydanda dururdu." (Ömer Seyfettin)
-
[isim]
Evlerde yiyecek, içecek ve erzakın saklandığı oda, ambar veya dolap
- KİLİZ
-
-
[isim]
Hasır otu
-
[isim]
Hasır otu
- KİLLİ
-
-
[sıfat]
İçinde kil bulunan
- "Killi kütle. Killi şist."
-
[sıfat]
İçinde kil bulunan
- KİNCİ
-
-
[sıfat]
Öç almak isteyen, kin tutan, kindar
-
[sıfat]
Öç almak isteyen, kin tutan, kindar
- KİRVE
-
-
[isim]
Sünnet olan çocuğun bütün masraflarını üstlendikten sonra sünnet sırasında çocuğu kucağına alarak elini, kolunu tutan ve bütün hayatı boyunca çocuk üzerinde babasına yakın hak taşıyan kimse
-
[isim]
Sünnet olan çocuğun bütün masraflarını üstlendikten sonra sünnet sırasında çocuğu kucağına alarak elini, kolunu tutan ve bütün hayatı boyunca çocuk üzerinde babasına yakın hak taşıyan kimse
- KİRPİ
-
-
[isim]
Kirpigillerden, uzunluğu 25-30 cm olan, sırtı dikenlerle kaplı memeli hayvan (Erinaceus europaeus)
-
[isim]
Kirpigillerden, uzunluğu 25-30 cm olan, sırtı dikenlerle kaplı memeli hayvan (Erinaceus europaeus)
- KİNLİ
-
-
[sıfat]
Öç almak isteyen, kin tutan
-
[sıfat]
Öç almak isteyen, kin tutan
- KİKLA
-
-
[isim]
Lapinagillerden, güzel renkli, 50 cm uzunluğunda bir balık (Labrus berggylta)
-
[isim]
Lapinagillerden, güzel renkli, 50 cm uzunluğunda bir balık (Labrus berggylta)
- KİRLİ
-
-
[sıfat]
Leke, toz vb. ile kaplı, pis, murdar, mülevves
- "Perdeci, çapaklı gözlerini kirli yumruklarıyla ovuşturarak cevap verdi." (Peyami Safa)
-
Aybaşı durumunda bulunan (kadın)
-
Toplumun değer yargılarına aykırı olan
- "Bu isim bana bir zamanlar İstanbul'un en kirli âlemlerinde yuvalanmış bir simayı hatırlattı." (Halit Ziya Uşaklıgil)
-
[sıfat]
Leke, toz vb. ile kaplı, pis, murdar, mülevves
- KİLİT
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Anahtar, düğme gibi takılıp çıkarılabilen bir parça yardımıyla çalışan kapatma aleti
- "Sonunda kapının kilidi göz yaşlarıma dayanamadı." (Yusuf Ziya Ortaç)
- "O gün her tarafı kilit kürek altına aldı." (Ömer Seyfettin)
- "... evime kilit kürek ol diye onun sırtını okşar." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Bir yanı değirmi, öbür yanına demir çubuk geçirilmiş olan yarım halka
-
Atların alnından alt çenesine uzanan beyazlık
-
[isim]
Anahtar, düğme gibi takılıp çıkarılabilen bir parça yardımıyla çalışan kapatma aleti
- KİLİM
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Döşeme, divan gibi yerlere serilen, genellikle desenli, havsız, kalın, kıl veya yün dokuma
- "Dikmen Yıldızı'nın gözleri yerdeki kırmızı sarı çubuklu kilime takıldı." (Aka Gündüz)
-
[isim]
Döşeme, divan gibi yerlere serilen, genellikle desenli, havsız, kalın, kıl veya yün dokuma
- KİFAF
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yaşayacak kadar rızık
-
[isim]
Yaşayacak kadar rızık
- KİBAR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Davranış, düşünce, duygu bakımından ince, nazik olan (kimse)
- "İşte senin bu kibar, bu efendi hâllerine bayılıyorum." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
Seçkin, değerli
- "Fazla bolluk da görmemiş bir ailenin kibar eşyaları sessiz bir şekilde âdeta hitap ediyordu." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Zengin, soylu, köklü (kimse, aile)
- "Telefona giderek kibar ve varlıklı insanlara has bir şive ile köşkten otomobili istetti." (Haldun Taner)
-
[isim]
Büyükler, ulular
-
[sıfat]
Davranış, düşünce, duygu bakımından ince, nazik olan (kimse)