Başında ke olan 8 harfli 95 kelime var. Ke ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde ke olan kelimeler listesine ya da sonu ke ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.

Karmaşık harflerden başında ke bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

E K Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler

2 Harfli Kelimeler

EK, KE

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

KEMİRDEK

  1. [isim] Kuyruğun iskeleti

KEDERSİZ

  1. [sıfat] Acısız, üzüntüsüz

KENARLIK

  1. [isim] Kenar bölümünü oluşturan şey
    • "Balkon kenarlığı. Tablo kenarlığı."

KELALAKA

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [ünlem] "İlgisi yok, ne ilgisi var" anlamlarında kullanılan bir söz

KESİMEVİ

  1. [isim] Kasaplık hayvanların kesilip yüzüldüğü yer, kesimhane, kanara, mezbaha

KEPBASTI

  1. [isim] Çift katlı büyük dalyan ağı

KEHRİBAR

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Süs eşyası yapımında kullanılan, açık sarıdan kızıla kadar türlü renklerde, yarı saydam, kolay kırılır ve bir yere hızlıca sürtüldüğünde hafif cisimleri kendine çeken, fosilleşmiş reçine, samankapan, kılkoparan
    • "Önümdeki kutuda elmas, akik, zümrüt, necef, sedef, kehribar vesaire gibi yüz kadar küçük küçük taşlar vardı." (Ömer Seyfettin)
    • "Üstelik tütünler kehribar gibiydi bu yıl." (Necati Cumalı)
  2. [sıfat] Bu reçineden yapılmış
    • "İki aydır kayıp sarı kehribar tespihini görünce sevindi." (Necati Cumalı)

KEMİRMEK

  1. [-i] Sert bir şeyi dişleriyle azar azar koparmak
    • "Küçük bir fare bir şeyler kemiriyor." (Sait Faik Abasıyanık)
  2. Aşındırmak, yemek
    • "Demiri pas kemiriyor."
  3. Bir şeyin içine işleyerek onu harap etmek
    • "İşte birkaç zamandır beynimi kemiren şüphe: Ben deli miyim?" (Hüseyin Rahmi Gürpınar)

KESİLMEK

  1. [nsz] Kesme işi yapılmak
  2. Bitkin duruma gelmek, gücü, takati kalmamak, çok yorulmak
    • "Sonunda elleri, ayakları yorgunluktan kesilerek uzanıyorlardı yattıkları hasırlara." (Necati Cumalı)
  3. Gibi olmak, benzemek, dönmek
    • "Senelerden beri hizmetçinin, sütninenin türlü çeşidi ile uğraşa uğraşa insan sarrafı kesilmiş." (Reşat Nuri Güntekin)
  4. Süt, ayran vb. bozulmak, ekşimek
  5. Dinmek
    • "Rüzgâr kesilmiş, toprak üstüne yalın ayak basılmayacak kadar ısınmıştı." (Necati Cumalı)
  6. Sona ermek
    • "Tam umudumuz kesilecek gibi olup da epey üzüldükten sonra kapı tokmağı tak ederdi." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
  7. Akmamak
    • "Su kesilmek."
  8. Akım gelmez olmak
    • "Dışarıdan biri mi geldi de onları söndürdü yoksa şehir cereyanı mı kesilmiş?" (Reşat Nuri Güntekin)
  9. Kendinden önceki kelimeyi "olmak" anlamıyla pekiştiren bir fiil
    • "Acele yürümeden nefesi tıkanmış ve heyecandan yüzü kıpkırmızı kesilmiş bir hâlde ihtiyarın yanına girdi." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  10. Son veya aralık verilmek
    • "Dersler kesildi."
  11. Kendini herhangi bir şey gibi göstermek
    • "Üçüncü gün sabahı, o bir kuzu oldu, ben bir iradeli aslan kesildim." (Aka Gündüz)
  12. Tutulmak, kapatılmak
  13. Makaslanmak
  14. Durmak
    • "Muazzez cevap vermedi ve münakaşa kesildi." (Peyami Safa)
  15. [-den] Yoksun kalmak
    • "Çocuk yiyip içmeden kesildi." (Reşat Nuri Güntekin)
  16. Sünnet olmak
    • "Galip Baba, çeker gider, diye çocuk kesilinceye dek böyle yapmayı uygun görmüştü." (Muammer İzgü)
  17. Çok beğenmek, çok hoşlanmak

KEKELEME

  1. [isim] Kekelemek işi

KESİKLİK

  1. [isim] Kesik olma durumu
    • "Dumanlar gözlerimi yakıyor, görüş gücüme kesiklik veriyor." (Salâh Birsel)
  2. Ansızın duyulan hâlsizlik, kırıklık, yorgunluk

KENDİLİK

  1. [isim] Bir nesnenin varlığını veya tözünü oluşturan şey

KEYFETME

  1. [isim] Keyfetmek işi

KERTELES

  1. [isim] Bir tür deve olan teke ile iki hörgüçlü erkek devenin geriye melezlenmesiyle elde edilen bir deve türü

KESİNLİK

  1. [isim] Kesin olma durumu veya kesin davranış, katiyet
    • "Bu sözde kesinlik yok."
  2. Bir bilginin, bir kanaatin şüpheye düşmeden onaylanması durumu

KERPİÇÇİ

  1. [isim] Kerpiç yapan veya satan kimse

KEFENLİK

  1. Kefen olarak kullanılmaya elverişli (bez)
    • "Kefenlik kumaş."

KEFALLER

  1. [isim] Kefalgiller, kum balığıgiller, cennet balığıgiller, uskumrugiller familyalarını içine alan kemikli balıklar takımı

KEFİLLİK

  1. [isim] Kefalet

KESATLIK

  1. [isim] Kesat olma durumu
  2. Kıtlık zamanı

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü