Başında ke olan 7 harfli 84 kelime var. Ke ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde ke olan kelimeler listesine ya da sonu ke ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında ke bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
E K Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
EK, KE
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- KELLECİ
-
-
[isim]
Kelleyi pişiren veya satan kimse
-
[isim]
Kelleyi pişiren veya satan kimse
- KELEPİR
-
-
Değerinden çok aşağı bir fiyatla alınan veya alınabilecek olan şey, okazyon
- "Ben akıllı olmasaydım, bu kelepiri elden kaçırırdım." (Aka Gündüz)
-
Değerinden çok aşağı bir fiyatla alınan veya alınabilecek olan şey, okazyon
- KEMANÇE
- ...
- KESİKLİ
-
-
[sıfat]
Kesikleri olan
-
Aralıklarla süren, duraklamalar yapan (elektrik akımı)
- "Kesikli akım."
-
[sıfat]
Kesikleri olan
- KELEPÇE
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Tutukluların kaçmasını önlemek için bileklerine takılan, bir zincirle tutturulmuş demir halka
- "Kafile, kelepçe, zincir ve pranga sesleri ile meydanı geçti." (Falih Rıfkı Atay)
-
Kablo, boru vb. şeyleri bir yere bağlı tutmak için kullanılan halka veya kelebek
-
[isim]
Tutukluların kaçmasını önlemek için bileklerine takılan, bir zincirle tutturulmuş demir halka
- KEBAPÇI
-
-
[isim]
Kebap yapıp satan kimse
-
Kebap yenilen veya satılan yer
-
[isim]
Kebap yapıp satan kimse
- KERAHET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
İğrenme, tiksinme
-
[isim]
İğrenme, tiksinme
- KERRAKE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
İnce softan hafif ve dar bir üstlük
-
[isim]
İnce softan hafif ve dar bir üstlük
- KEBAPLI
-
-
[sıfat]
Kebabı olan, içine kebap konulmuş olan
-
[sıfat]
Kebabı olan, içine kebap konulmuş olan
- KESEDAR
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Zengin kimselerin parasını yöneten ve gerekli harcamaları yapan kimse, vekilharç
-
Esnafın gelirlerini toplayıp kimse
-
[isim]
Zengin kimselerin parasını yöneten ve gerekli harcamaları yapan kimse, vekilharç
- KEFARET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir günahı Tanrı'ya bağışlatmak umuduyla verilen sadaka veya tutulan oruç
- "Bunu yapan günün birinde er geç bu günahın kefaretini ödeyecektir." (Haldun Taner)
-
Diyet
- "Onu sevmek bile hayatımın kefareti oluyor." (Aka Gündüz)
-
[isim]
Bir günahı Tanrı'ya bağışlatmak umuduyla verilen sadaka veya tutulan oruç
- KENTSEL
-
-
[sıfat]
Kentle ilgili, şehirle ilgili
-
[sıfat]
Kentle ilgili, şehirle ilgili
- KESİŞME
-
-
[isim]
Kesişmek işi
-
[isim]
Kesişmek işi
- KESAFET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Çokluk, sıklık
-
Yoğunluk
- "Dağ, bütün kesafeti ve bütün heybetiyle benim üstüme yürüyor gibiydi." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Saydam olmama durumu, bulanıklık
-
[isim]
Çokluk, sıklık
- KESESİZ
-
-
[sıfat]
Kesesi olmayan
-
[sıfat]
Kesesi olmayan
- KERATİN
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Tırnak, boynuz, kıl gibi üst deri ürünü olan yapıları oluşturan proteinli madde
-
[isim]
Tırnak, boynuz, kıl gibi üst deri ürünü olan yapıları oluşturan proteinli madde
- KENETLİ
-
-
[sıfat]
Kenedi olan
-
Kenetle birbirine bağlanmış bulunan, kenetlenmiş olan
-
Birbirinin içine geçerek sıkıca kapanmış
-
[sıfat]
Kenedi olan
- KEMERCİ
- ...
- KESİNME
-
-
[isim]
Kesinmek işi veya durumu
-
[isim]
Kesinmek işi veya durumu
- KERAMET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Ermiş kimselerin gösterdiklerine inanılan, doğaüstü, şaşkınlık uyandırıcı durum
- "Babamın, mucize ve keramet kıssaları olarak bize anlattığı şeyler bu çeşit gülünç ve çocukça masallardı." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
- "Kerameti kendinden menkul şeyhler gibi bu armağanlar onların eksik olan kabiliyetlerinin bir çeşit icazeti oluyor." (Haldun Taner)
-
Olağanüstü durum
-
[isim]
Ermiş kimselerin gösterdiklerine inanılan, doğaüstü, şaşkınlık uyandırıcı durum