Başında ke olan 6 harfli 60 kelime var. Ke ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde ke olan kelimeler listesine ya da sonu ke ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında ke bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
E K Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
EK, KE
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- KEVSER
- ...
- KEKEME
-
-
[sıfat]
Damak sesleriyle başlayan kelimeleri ve heceleri tekrarlayarak birdenbire söyleyen ve keserek konuşan, keke, kekeç
- "Arabacı yirmi beş yaşlarında delişmen, dili biraz kekeme bir oğlan." (Memduh Şevket Esendal)
-
[sıfat]
Damak sesleriyle başlayan kelimeleri ve heceleri tekrarlayarak birdenbire söyleyen ve keserek konuşan, keke, kekeç
- KESELİ
-
-
[sıfat]
Kesesi olan
-
[sıfat]
Kesesi olan
- KEŞKEM
- ...
- KEPMEK
-
-
[nsz]
Çökmek, yıkılmak
-
[nsz]
Çökmek, yıkılmak
- KEMERE
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Gemi güvertesinin enine konmuş kirişlerinden her biri
-
[isim]
Gemi güvertesinin enine konmuş kirişlerinden her biri
- KEVGİR
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Uzun saplı, yayvan, derin kaplardan yiyecekleri süzerek almaya yarayan delikli kepçe
-
Haşlanmış yiyeceklerin sıvılarını veya bazı sıvıları süzmek için kullanılan, delikli, genellikle yuvarlak biçimli mutfak kabı, süzgeç
-
[isim]
Uzun saplı, yayvan, derin kaplardan yiyecekleri süzerek almaya yarayan delikli kepçe
- KEFERE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Müslüman olmayanlar, kâfirler
- "Kefereye aldırmayın, hâlden anlar heriflerdir." (Peyami Safa)
-
[isim]
Müslüman olmayanlar, kâfirler
- KEMANİ
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Alaturka müzikte keman çalan kimse
-
[isim]
Alaturka müzikte keman çalan kimse
- KENGEL
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Kenger
-
[isim]
Kenger
- KELKİT
- ...
- KERTME
-
-
[isim]
Kertmek işi
-
Çentik
-
[isim]
Kertmek işi
- KEŞŞAF
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bilinmeyen çok önemli bir şeyi keşfeden
-
Keşif kolu
-
İzci
-
[isim]
Bilinmeyen çok önemli bir şeyi keşfeden
- KEFELİ
-
-
[sıfat]
Kefesi olan
-
[sıfat]
Kefesi olan
- KERPİÇ
-
-
[isim]
Duvar örmekte kullanılmak için kalıplara dökülüp güneşte kurutulmuş saman ve balçık karışımı ilkel tuğla
-
[sıfat]
Bu tuğladan yapılmış
- "Kerpiç evler, ipe serili çamaşırlar gibi ay ışığında sallanıyorlar." (Peyami Safa)
-
[isim]
Duvar örmekte kullanılmak için kalıplara dökülüp güneşte kurutulmuş saman ve balçık karışımı ilkel tuğla
- KEŞKEK
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
İyice dövülmüş buğdayın etle birlikte uzun süre kaynatılmasıyla yapılan bir yemek
-
[isim]
İyice dövülmüş buğdayın etle birlikte uzun süre kaynatılmasıyla yapılan bir yemek
- KESMEK
-
-
[-i]
Bıçak, makas vb. bir araçla bir şeyi ikiye ayırmak, parçalamak, doğramak
- "İpi kesmek."
- "Zaman zaman iddiacılığını da bırakamazdı, bu böyledir diye kesip atardı." (Haldun Taner)
-
Dibinden ayırmak
- "Ağaçları kesmek. Dalları kesmek."
- "Mantıki söylenmiş, müdellel söylenmiş, her cihetten işi kesip atmıştı." (Memduh Şevket Esendal)
-
Düzgün parçalara ayırmak
- "Eti kesmek. Patatesi kesmek."
- "Nasıl sol elimle sağ elimi kesip biçeceğim?" (Reşat Nuri Güntekin)
-
Kesici bir araçla yaralamak
- "Nasıl sol elimle sağ elimi kesip biçeceğim?" (Reşat Nuri Güntekin)
-
[nsz]
Ucunu almak
- "Saç kesmek. Tırnak kesmek."
-
[nsz]
Hayvanın başını gövdesinden ayırmak, boğazlamak
- "Koyun kesmek. Tavuk kesmek."
-
Son vermek, gidermek
- "Bu ilaç baş ağrısını keser."
-
Ara vermek
- "Bu üç zavallı bizden rahatsız oldular ve derslerini keserek çekildiler." (Memduh Şevket Esendal)
-
Bir şeyden yoksun bırakmak, vermemek
- "Yardımı kestiler. Ücreti ödemeyince telefonu kestiler."
-
Akımı durdurmak
- "Şimdi belediye ile anlaşamayan müteşebbis cereyanı kesmiş." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Belirtmek, kararlaştırmak
- "Gününü daha kesmedik."
-
[-den]
Verilecek şeyin bir bölümünü alıkoyup vermemek
- "Ücretinden beş lira kesmişler."
-
Para basmak
-
Azaltmak, güçleştirmek
- "Rüzgâr geminin yolunu kesiyor."
-
İskambil kâğıtlarında destenin üzerinden bir bölümünü kaldırıp öte yana koymak
-
Geçişi önlemek
- "Yolu kesmek."
-
[nsz]
Susmak
- "Kes artık yeter!"
-
Hasta organı ameliyatla almak
-
Bölmek, ayırmak
- "Bulvarı kesen küçük sokaklardan biri."
-
Yazıyı, filmi kısaltmak
-
[nsz]
Uydurmak, yalan söylemek
-
Rüzgâr, soğuk vb. çok etkili olmak
- "Rüzgâr yüzümü kesiyor."
-
Birini yermek, kötülemek
-
Karşı cinsten birisini sürekli olarak süzmek, dikkatli bir biçimde bakmak
-
Oyuncuyu takım kadrosuna almamak
-
[-i]
Bıçak, makas vb. bir araçla bir şeyi ikiye ayırmak, parçalamak, doğramak
- KESMİK
-
-
[isim]
Kesilmiş sütün koyu bölümü
-
Başakla karışık iri saman
-
Taş gibi olmuş toprak parçası
-
[isim]
Kesilmiş sütün koyu bölümü
- KETÇAP
-
Kelime Kökeni : İngilizce
-
[isim]
Temel maddesi baharat katılmış domates olan İngiliz sosu
-
[isim]
Temel maddesi baharat katılmış domates olan İngiliz sosu
- KERRAT
- ...