Başında ke olan 5 harfli 83 kelime var. Ke ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde ke olan kelimeler listesine ya da sonu ke ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.

Karmaşık harflerden başında ke bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

E K Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler

2 Harfli Kelimeler

EK, KE

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

KESBİ
...
KEHLE

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bit
    • "Günah kirli, kehle yüklü / Çamaşırlarımı yudum." (Ahmet Muhip Dranas)

KEYFİ
...
KESİK

  1. [sıfat] Kesilmiş olan
    • "Biri saçları kesik, gözleri ayrık, dişleri dökük fakat çok dinç ve güzel bir nineydi." (Halide Edip Adıvar)
  2. Kesilerek bozulmuş olan
    • "Kesik süt."
  3. Kısa
  4. [isim] Çiğ sütten yapılan yağsız peynir, çökelek, ekşimik
  5. [isim] Gazete, dergi vb.nden kesilmiş yazı, kupür
    • "İçinde bir gazete kesiği var." (Falih Rıfkı Atay)
  6. [isim] Kesilmiş olan yer
    • "Parmağındaki kesikler."
  7. [isim] Tarla, bağ ve bahçe çevresine açılan hendek
  8. Takım kadrosuna alınmamış (oyuncu)
  9. Parası olmayan

KENDİ

  1. [zamir] İyelik ekleri alarak kişilerin öz varlığını anlatmaya yarayan dönüşlülük zamiri, zat
    • "Kendi ülkemizde kendimizi yok edeceklerdi." (Ruşen Eşref Ünaydın)
    • "Ertesi sabah beni balığa çıkarken uyandırmayacaklardı. Bırakacaklardı kendi hâlime." (Sait Faik Abasıyanık)
    • "Bizim gibi dış âlemle münasebetleri aksamış, kendi içine çekilip kendi yağıyla kavrulmak zorunda kalmıştı." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
    • "Kendi kanatlarınla uçmayı öğreninceye dek yanından ayrılır mıyım senin yavrum?" (Turan Oflazoğlu)
  2. Kişiler üzerinde direnilerek durulduğunu anlatan bir söz
    • "Kendisi gelsin. Kendimiz görmeliyiz."
    • "Sonunda kendine gelen İnce Memed hemen abasını soyundu." (Yahya Kemal)
    • "O hayalleri kuran da o hatıralara kendini bırakan da bugünkü ben değil miyim?" (Nurullah ataç)
    • "Onlar benim dostlarım, kendimi onların yanında dağıtmış olmam çok vahim değil." (Ayşe Kulin)
  3. Bir işte başkalarının etkisi bulunmadığını belirten bir söz
    • "Kendi yapacağı işi bırakır, âleme öğüt vermeye kalkar." (Burhan Felek)
    • "Pencere kenarında, uzun bir mindere kendini bıraktı, gözlerini kapadı, öylece kaldı." (Peyami Safa)
    • "Kendini, çiğ ve yakıcı ışık çerçevesi içinde bulur bulmaz, ter boğmasına uğradı." (Atilla İlhan)
    • "Geçen sene bir buçuk şişe içti, biraz kendini toparladı." (Memduh Şevket Esendal)
  4. "Kendisi, kendileri" biçiminde bazen saygı duygusuyla veya söz konusu olanları amaçlayarak o ve onlar yerine kullanılan bir söz
    • "Kendileri evde yoklar mı?"
    • "Kendimi bildim bileli hep bu bozuk makine seslerini duyarım." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)

KERES

  1. [isim] Büyük ve derin karavana

KERİH

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Tiksindirici, iğrenç

KESEK

  1. [isim] Bel, çapa veya sabanın topraktan kaldırdığı iri parça
  2. Tezek
  3. Çimen yapmak için üzerindeki otuyla birlikte çıkarılmış çayır parçası

KELES
...
KEMER

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Bele dolayarak toka ile tutturulan, kumaş, deri veya metalden yapılan bel bağı
    • "Nihat elinde tuttuğu kemeri denize fırlatıp attı." (Peyami Safa)
    • "Genç, ihtiyar, hepsi tüysüz tüysüz, gözleri fersizdir fakat hepsinin kemeri doludur." (Halide Edip Adıvar)
  2. Etek, pantolon vb. giysilerin bele gelen bölümü
  3. Emniyet kemeri
  4. [sıfat] Tümsekli
    • "Kemer burun."
  5. Kemiklerden oluşmuş tümsekli tavan
    • "Kaş kemeri. Damak kemeri. Ayak kemeri."
  6. Katmanlı kayaçlarda bir kıvrımın kabarık tepe yeri, tekne karşıtı
  7. İki sütun veya ayağı birbirine üstten yarım çember, basık eğri, yonca yaprağı vb. biçimlerde bağlayan ve üzerine gelen duvar ağırlıklarını, iki yanındaki ayaklara bindiren tonoz bağlantı
    • "Bu köprü sekiz kemer üzerinde, dört yüz yirmi dokuz metre uzunluğundadır." (Sait Faik Abasıyanık)
  8. Özellikle yolculukta kullanılan, üzerinde altın, para yerleştirmeye yarar gözleri olan meşin kuşak

KESİM

  1. [isim] Kesme işi
  2. Bölüm, parça, kısım, sektör
    • "Vatan hizmeti her Türk'ün hakkı ve ödevidir. Bu hizmetin silahlı kuvvetlerde veya kamu kesiminde ne şekilde yerine getirileceği ... kanunla düzenlenir." (Anayasa)
  3. Bölge
  4. Kesme zamanı
    • "Ders kesimi."
  5. İşaretlenmiş belli yer
    • "Gemi, su kesiminin üstünden yaralandı."
  6. Terzinin belli bir ölçü ve örneğe göre kumaşa biçim verme işi, fason
  7. Hazineye ait herhangi bir gelirin belli bir bedel karşılığı keseneğe verilmesi, mukataa
  8. Boy bos, endam
  9. Pazarlık, anlaşma

KESRE

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Esre

KEBİR

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Büyük, ulu
  2. Yaşça büyük, yaşlı

KESİT

  1. [isim] Bir şey enlemesine veya boylamasına kesildiğinde ortaya çıkan yüzey
    • "Ağacın kesiti."
  2. Bir toplumun bölümü, kesim
  3. Ayırıcı özellikleriyle belirlenen süreç
  4. Bir cisim düz olarak kesildiğinde ortaya çıkan düzlemin biçimi, makta
    • "Bir kürenin her kesiti daire biçiminde olur."

KEDER

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Acı, üzüntü, dert, sıkıntı, ıstırap, tasa
    • "Ya hasta yahut bir kederi var." (Halide Edip Adıvar)

KEBAP

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Doğrudan doğruya ateşte veya kap içinde susuz olarak pişirilmiş et
    • "Oradan ayrılınca hemen çarşıya koşar, sıcak bir ekmek alır, içini kebapla doldurur, anama götürürdüm." (Halide Edip Adıvar)
  2. Kızartma, çevirme veya kavurma yoluyla hazırlanan her türlü yiyecek
    • "Kestane kebabı. Patlıcan kebabı."
  3. [sıfat] Kavrulmuş, kızarmış
    • "Kebap mısır."
  4. [sıfat] Yanmış, yanık

KEPEZ

  1. [isim] Yüksek tepe, dağ
  2. Dağların oyuk, kuytu yerleri
  3. Gelin başlığı
  4. Tavuk ve kuşların ibiği veya başındaki uzun tüyler

KEFİL

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Borcunu ödemeyenin veya verdiği sözü yerine getirmeyenin bütün sorumluluğunu üzerine alan kimse
    • "Her hâllerine ben kefilim diyordu." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
    • "Kefil olmak istediğiniz adamı evvela benden soracaksınız." (Abdülhak Şinasi Hisar)

KEFEN

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Ölünün gömülmeden önce sarıldığı beyaz bez, yakasız gömlek, yakasız mintan
    • "Gül değil, arkasında kanlı kefen / Sen misin, sen misin garip vatan?" (Namık Kemal)

KERKİ

  1. [isim] Keser

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü