Başında ke olan 4 harfli 19 kelime var. Ke ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde ke olan kelimeler listesine ya da sonu ke ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında ke bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
E K Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
EK, KE
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- KEKE
-
-
[sıfat]
Kekeme
-
[sıfat]
Kekeme
- KEME
-
-
[isim]
Büyük sıçan
-
Domalan
-
[isim]
Büyük sıçan
- KENT
-
Kelime Kökeni : Soğdca
-
[isim]
Şehir
- "Paris gibi bir kentte, bu hatırlamalar, karamsarlığa sürükler insanı." (Necati Cumalı)
-
Site
-
[isim]
Şehir
- KESİ
- ...
- KEKA
-
-
[ünlem]
Keyifli bir durum anlatılırken "ne güzel, ne iyi" anlamlarında söylenen bir söz
-
[ünlem]
Keyifli bir durum anlatılırken "ne güzel, ne iyi" anlamlarında söylenen bir söz
- KEFE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Terazi gözlerinden her biri
-
[isim]
Terazi gözlerinden her biri
- KEÇE
-
-
[isim]
Yapağı veya keçi kılının dokunmadan yalnızca dövülmesiyle elde edilen kaba kumaş
- "Belki on aile keçelerden, kilimlerden çergelerini meyve ağaçlarının altlarına kurdular." (Ömer Seyfettin)
- "Askerde, vüzera, rical dairelerinde 'keçe külah olmak' kıyafeti soyulup tardedilmek demek idi." (Ahmet Rasim)
-
[sıfat]
Bu kumaştan yapılmış olan
- "Keçe çadırların içi biraz ısınsın diye, yerlere kilimlerin üstüne ayrı postları serilmişti." (Nezihe Araz)
-
Yere serilen halı, kilim vb. yünlü döşemelik
- "Yaz geldi, keçeleri kaldırmalı."
-
[isim]
Yapağı veya keçi kılının dokunmadan yalnızca dövülmesiyle elde edilen kaba kumaş
- KEDİ
-
-
[isim]
Kedigillerden, köpek dişleri iyi gelişmiş, kasları çevik ve kuvvetli evcil veya yabani, küçük memeli hayvan, pisik (Felis domesticus)
- "Evcil kedi. Ankara kedisi. Van kedisi."
- "Derin bir hayranlıkla gözlerini kıza kaptırmış, kedi ciğere bakar gibi süzüp duruyordu." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
[isim]
Kedigillerden, köpek dişleri iyi gelişmiş, kasları çevik ve kuvvetli evcil veya yabani, küçük memeli hayvan, pisik (Felis domesticus)
- KERH
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Tiksinme, iğrenme
-
Bir işi istemeyerek zorla yapma
-
[isim]
Tiksinme, iğrenme
- KEBE
-
-
[isim]
Kısa kepenek
- "Eşek gitti. Üstünde yeni kebe de vardı." (Memduh Şevket Esendal)
-
[isim]
Kısa kepenek
- KEÇİ
-
-
[isim]
Geviş getirenlerden, eti, sütü, derisi ve kılı için yetiştirilen, memeli dişi hayvan (Capra hircus)
-
[sıfat]
İnatçı
-
[isim]
Geviş getirenlerden, eti, sütü, derisi ve kılı için yetiştirilen, memeli dişi hayvan (Capra hircus)
- KERE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kez, yol, defa, sefer
- "Bir kere düştün mü ne arayan olur ne soran!" (Burhan Felek)
-
[isim]
Kez, yol, defa, sefer
- KEZA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[zarf]
Aynı biçimde
- "Süt beyaz, kar keza, pamuk keza."
-
[zarf]
Aynı biçimde
- KELE
-
-
[isim]
Boğa, tosun
-
[isim]
Boğa, tosun
- KELT
- ...
- KESP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kazanma
-
[isim]
Kazanma
- KETE
-
-
[isim]
Yağlı, mayalı veya mayasız hamurdan yapılan çörek
-
[isim]
Yağlı, mayalı veya mayasız hamurdan yapılan çörek
- KENE
-
-
[isim]
Koyun, köpek, at vb. hayvanların veya insanların derisinde asalak olarak yaşayan, bulaşıcı hastalıklara neden olan böceklerin genel adı, sakırga
-
[isim]
Koyun, köpek, at vb. hayvanların veya insanların derisinde asalak olarak yaşayan, bulaşıcı hastalıklara neden olan böceklerin genel adı, sakırga
- KESE
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Cepte taşınan, içine para, tütün vb. konulan, kumaştan veya örgüden küçük torba
- "Boynundan bir kese çıkardı fakat içine bakmadan ani bir fikirle yüzü kızardı." (Halide Edip Adıvar)
- "Balo ve kokteyl partisine bir davetiye alabilmek için keselerinin ağzını açmak kifayet etmezse avuçlarını açarlar." (Halide Edip Adıvar)
- "Bunda benim keseme bir girecek yok ki sana yalan söyleyeyim." (Memduh Şevket Esendal)
- "Böylece Tecirlilerin yanına varan bir hoca, kesesini pek çok doldururmuş." (Salâh Birsel)
-
[sıfat]
Bu küçük torba miktarında olan
- "Üç kese tütün."
-
Bazı şeylerin üzerine geçirilen, kumaştan çanta biçiminde kap
- "Kur'an kesesi."
-
Yıkanırken kir çıkartmak için ele geçirilen, vücudu ovmaya yarayan, bürümcükten, cep biçiminde bez
-
Bir kimsenin mal varlığı
- "Bu sadeleşme vücut ve keseye daha elverişli idi." (Falih Rıfkı Atay)
-
Organizmanın bazı boşlukları
-
Su bitkilerinde içi hava ile dolu olan ve bitkinin suda yüzer durumda kalmasını sağlayan şişkinlik
-
Beş yüz kuruşluk para birimi
-
[isim]
Cepte taşınan, içine para, tütün vb. konulan, kumaştan veya örgüden küçük torba