Başında kay olan 8 harfli 44 kelime var. Kay ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde kay olan kelimeler listesine ya da sonu kay ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında kay bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A K Y Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
KAY, YAK
2 Harfli Kelimeler
AK, AY, YA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- KAYIRTMA
-
-
[isim]
Kayırtmak işi
-
[isim]
Kayırtmak işi
- KAYŞAMAK
-
-
[nsz]
Kaya, toprak vb. yerinden koparak aşağıya kaymak
-
[nsz]
Kaya, toprak vb. yerinden koparak aşağıya kaymak
- KAYINLIK
-
-
[isim]
Kayın ağaçları çok olan yer
-
[isim]
Kayın ağaçları çok olan yer
- KAYIRMAK
-
-
[-i]
Koruyarak başarısını sağlamak, elinden tutmak, himmet etmek
- "Bizi kayıran, arayan yok." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
Birini, başkalarının veya işin zararı pahasına tutmak, birine haksız yere kolaylıklar sağlamak, iltimas etmek
- "Güzelle yüceltirim insanlığı, işim bu / Çirkini, kabayı ve hamı kayıramam ki." (Ahmet Muhip Dranas)
-
[-i]
Koruyarak başarısını sağlamak, elinden tutmak, himmet etmek
- KAYMAKÇI
-
-
[isim]
Kaymak yapan veya satan kimse
-
[isim]
Kaymak yapan veya satan kimse
- KAYNAYIŞ
-
-
[isim]
Kaynama işi veya biçimi
-
[isim]
Kaynama işi veya biçimi
- KAYITSIZ
-
-
[sıfat]
Kaydı yapılmamış, deftere veya yazıya geçirilmemiş olan
- "Halk, nice silik insanların en yüksek mertebelere çıkmasına kayıtsız kalır." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
Aldırmaz, ilgisiz, umursamaz, lakayıt
- "Sert, çabuk unutan kayıtsız bir asker durumu alacaktı." (Halide Edip Adıvar)
- "Ev sahipleri misafirlerini tanıştırmakta pek kayıtsız olduklarından ben kendimi kıza tanıttım." (Memduh Şevket Esendal)
-
Bir şarta bağlı olmayan
-
[sıfat]
Kaydı yapılmamış, deftere veya yazıya geçirilmemiş olan
- KAYAKEVİ
-
-
[isim]
Kayak yapılan yerlerde kurulmuş tesis
-
[isim]
Kayak yapılan yerlerde kurulmuş tesis
- KAYABAŞI
-
-
[isim]
Bir Anadolu ezgisi ve bu ezgiyle söylenen koşma
-
Türk halk edebiyatında çoban türküsü
-
[isim]
Bir Anadolu ezgisi ve bu ezgiyle söylenen koşma
- KAYDIRMA
-
-
[isim]
Kaydırmak işi
-
Alıcının herhangi bir araç üzerinde çeşitli yönlere hareket ettirilmesi
-
Savunmanın belirli bir anında, oyunun güç noktasını birdenbire değiştirme
-
[isim]
Kaydırmak işi
- KAYNAKÇA
-
-
[isim]
Belli bir konu, yer ve dönemle ilgili yayınları kapsayan veya en iyilerini seçen eser, bibliyografya, bibliyografi
-
[isim]
Belli bir konu, yer ve dönemle ilgili yayınları kapsayan veya en iyilerini seçen eser, bibliyografya, bibliyografi
- KAYBETME
-
-
[isim]
Kaybetmek işi, yitirme
-
[isim]
Kaybetmek işi, yitirme
- KAYGISIZ
-
-
[sıfat]
Kaygısı olmayan, kaygı duymayan, aldırmaz
- "Bu güler yüzlü adam ben değilim / Yalandır kaygısız olduğum yalan." (Cahit Sıtkı Tarancı)
-
[sıfat]
Kaygısı olmayan, kaygı duymayan, aldırmaz
- KAYPAKÇA
-
-
[sıfat]
Biraz kaypak
-
[zarf]
Sözünde durmayarak, döneklik ederek
-
[sıfat]
Biraz kaypak
- KAYMAKLI
-
-
[sıfat]
Kaymağı olan
- "Kaymaklı süt."
-
Üzerine veya içine kaymak konulmuş olan
- "Kaymaklı çileği yarına kalmaz bahanesiyle tüketti." (Refik Halit Karay)
-
[sıfat]
Kaymağı olan
- KAYBEDİŞ
- ...
- KAYTANLI
-
-
[sıfat]
Kaytanı olan, kaytanla dikilmiş
- "Sonunda, koynundan kaytanlı bir muska çıkardı." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
[sıfat]
Kaytanı olan, kaytanla dikilmiş
- KAYNAKÇI
-
-
[isim]
Kaynak yapan kimse
-
[isim]
Kaynak yapan kimse
- KAYNAMAK
-
-
[nsz]
Bir sıvı, sıcaklığı belli bir dereceyi bulduğunda buhar durumuna geçerek fokurdamak
- "Su, 100 °C'de kaynar."
-
Yiyecek, içecek pişmek, haşlanmak
- "Doktorun sade kaynamış kahvesini söylemesini bekledi ve garson gider gitmez konuştu." (Tarık Buğra)
-
Yerden çıkmak
- "Paşaoluk yaylasının her bucağından bir pınar kaynar." (Falih Rıfkı Atay)
-
Kırık, çatlak kemik veya metal parçalar eski durumunu almak, birbirine yapışmak
-
Yara kapanmak, iyileşmek
-
Mayalı bir şey kabarıp köpürmek
- "Şıra kaynamış."
-
Mide ekşimek
-
Çalkantı durumunda olmak, dalgalanmak
- "Deniz kaynıyor."
-
Çok miktarda bulunmak
- "Burada karıncalar kaynıyor."
-
Gizli bir iş çevirmek, için için hazırlanmak
- "Burada bir iş kaynıyor."
-
Gerektiği gibi yapılamamak
- "Lafa daldık, ders kaynadı."
-
Artmak, çoğalmak, yoğunlaşmak
- "Gittikçe kaynayıp kabaran bir hiddet, taşmak raddesine gelmiş kelimelerle dudaklarına kadar çıkıp titriyordu." (Halit Ziya Uşaklıgil)
-
Coşmak, heyecanlanmak
-
Bir yerde huzursuzluk, tedirginlik olmak
-
Arada kaybolmak
- "Değerli bir çalışma kaynadı gibi geliyor bana." (Selim İleri)
-
[nsz]
Bir sıvı, sıcaklığı belli bir dereceyi bulduğunda buhar durumuna geçerek fokurdamak
- KAYDEDİŞ
- ...