Başında kav olan 8 harfli 35 kelime var. Kav ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde kav olan kelimeler listesine ya da sonu kav ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.

Karmaşık harflerden başında kav bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

A K V Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler

3 Harfli Kelimeler

KAV

2 Harfli Kelimeler

AK, AV

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

KAVİSSİZ

  1. [sıfat] Kavisi olmayan

KAVRULUŞ

  1. [isim] Kavrulma işi veya biçimi

KAVURMAK

  1. [-i] Bir şeyi bir kabın içinde su katmadan kızartarak pişirmek
    • "Madenden bir kap içine bunları koyup kavuracağız." (Salâh Birsel)
  2. Rüzgâr, soğuk, sıcak vb. kurutmak, yakmak
    • "Rüzgâr ekinleri kavurdu."
  3. Çok üzmek, yakmak, mahvetmek
    • "Memleketi kavuran kıtlık buranın semtine uğramamıştır." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)

KAVLAĞAN

  1. [isim] Çınar ağacı

KAVMİYET

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bir kavmin kendine özgü özellikleri
  2. Bir kimsenin bağlı olduğu kavme göre durumu
  3. Kavme bağlılık
    • "Ne anane ne mazi ne vatan ne kavmiyet tanırdı." (Refik Halit Karay)

KAVAFLIK

  1. [isim] Kavaf olma durumu
  2. Kavafın işi

KAVUNİÇİ

  1. [isim] Pembeye çalan sarı renk
  2. [sıfat] Bu renkte olan
    • "Kavuniçi gecelik."

KAVURTMA

  1. [isim] Kavurtmak işi

KAVRAYIŞ

  1. [isim] Kavrama, anlama, algılama yetisi
  2. Motorlu araçlarda lastiğin tam olarak yolu kavraması
  3. Bir algının doğrudan doğruya kavranması

KAVKISIZ

  1. [sıfat] Kavkısı olmayan

KAVUŞMAK

  1. [-e] Ayrı kalınan, sevilen bir kimseyle bir araya gelmek, onu yeniden görmek
    • "Biz 1923'te bir Mustafa Kemal'e kavuşmasaydık, gelecek zamanlara doğru yollarımızı tıkayan aşılmaz setleri yıkamazdık." (Falih Rıfkı Atay)
  2. Yokluğu çekilen veya çok istenen bir şeye erişmek, onu elde etmek
    • "Vakitsiz kötürümleşen ruh, onun mucizesiyle ısındı, kımıldandı, doğruldu; bir sağlığa kavuşuyordu." (Ruşen Eşref Ünaydın)
  3. Katılmak
    • "Fırat ve Dicle gibi yan yana akıyorlar, sonra birbirine kavuşuyorlar." (Yahya Kemal Beyatlı)
  4. [nsz] Bir araya gelmek, birleşmek
    • "Ceketin önü kavuşmuyor."
  5. [nsz] Güneş batmak
  6. Varmak, ulaşmak

KAVUKSUZ
...
KAVRANIŞ
...
KAVZAMAK

  1. [-i] Sıkı tutmak, kavramak
  2. Korumak, muhafaza etmek

KAVRANMA

  1. [isim] Kavranmak işi

KAVATLIK

  1. [isim] Pezevenklik

KAVRAMAK

  1. [-i] Elle sıkıca tutmak
    • "Çocuğu koltuk altlarından kavrayıp kaldırdı." (Necati Cumalı)
  2. Bir nesne veya düşünceyi her yönünü anlamak, iyice anlamak
    • "İnsanoğlu gerçeğin bir parçasını kavradı mı bütününü kavradığı düşüne kapılır." (Salâh Birsel)
  3. Motorlu araçlarda debriyaj pedalı görev yapmak
  4. Motorlu araçlarda lastik yolu kavramak

KAVUŞTAK

  1. [isim] Nakarat

KAVLİNCE

  1. [zarf] Kavline göre, sözüne bakarak
    • "Ayşe Hanım'ın kavlince paşa pek cömertmiş." (Sermet Muhtar Alus)

KAVRAMCI
...
Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü